(Bölümler geç geliyor çünkü gerçek hayattan esinlenip yazılıyor. Yeni bölüm yazmam için bazı şeyler yaşamam gerek. Bunun için üzgün olduğumu söylemek isterim ama hikaye için bu gerekli)
''Lütfen bırak beni! Yeter, bırak'' Avcı Kurban' a tecavüz ederken tüm ve bu yalvarışla yankılanıyodu. Beline taktığı takma penis ile oldukça sert ve acılı girişler yapıyordu. Daha önce olmadığı kadar öfkeliydi. ''Bırak nolursun!'' Yalvarışlara aldırış etmeden devam ediyordu. Kurbanı tıpkı bi kadın gibi giydirmiş hatta makyaj bile yapmıştı. Siyah kırmızı dantelli takım iç çamaşırları giymiş dudağına kırmızı ama dağılmış bi ruj sürmüş hatta allık bile kullanmıştı. Duvara yüzünü yaslamış olan kurbanın arkasında Avcı vardı. Koparacak gibi dişlerini kurbanın omzuna saplıyor, kulak memelerini koparacak kadar emiyor, olmayan memelerini elleyip zevk alıyordu. Sert sexin olmazsa olmazı kanlar yere artık damlamıyor oluk oluk akıyordu. Avcı naparsa yapsın yetersiz hissediyordu. Daha fazla acı daha fazla yalvarış... Tecavüz ve işkenceden başka şeyler istiyordu.
Artık ayakta durmaya gücü kalmayan kurban aniden kendini yere atıverdi. Yarı kapalı gözleriyle avcıyı izliyordu. Siyah dalgalı orta boylu saçları omuzlarından düşüyordu. Pembemsi dudakları tatlı duruyor gözlerinden ateş çıkıyordu. Kurban istemeden '' O küçük tatlı kız çocuğu böyle birine nasıl dönüşebilir?'' diye düşündü.
Avcı kurbana yaklaştı saçlarına avuç içini değdirdi. Uzun uzun izlediği yara bera dolu bedeni yavaşça doğrultup oturttu. Sanki yardım etmek ister gibi yaklaşıyordu yine. Saçlarını kavrayıp aniden kafasını kasıklarına götürdü. Takma penisi boğazına kadar almasını istiyordu. Ödeşiyordu sözde. Küçücük bi kız çocuğuyken o da bunları yaşamıştı. O küçücükken bunları yapabildiyse koca adam da yapabilirdi. Penisi almasıyla öğürme sesi duydu. ''Sakın çıkarmaya kalkma!'' Sert bi sesle söyledi. Saçlarından kavradı, bir saniye durmuyor sürekli ileri geri götürüyordu. En sonunda kafasını kendine yasladı sonuna kadar aldırdı ve bekledi. Kurbanın nefesi kasıklarına değerken kendinden tiksindi avcı. O nefesin kasıklarına değmesini istemiyordu. Sigara tutar gibi Kuırbanın burnunu sıktı. Korkuyla aniden sıçradı kurban. Nefes alamıyor ama debelenip nefessiz kaldığını göstericek gücüde yoktu. Elleriyle Avcının bacaklarını hünersizce tekmeliyor garip sesler çıkarıyordu. Çırpınışlar yavaşlayıp biraz durulduğunda avcı önünde eğilen bedeni savurup attı. Ağzından Penisin çıkmasıyla derin bi nefes alan kurban yaşadığı için sevinse mi yoksa bunun bi son olmadığını bildiği için üzülse mi bilemedi.
Kuban leş gibi kokuyordu. Saçlarını avuç içine alıp okşadı. Gülümsedi ve şirin bi sesle söyledi ''Çok zevk aldım, teşekkür ederim hayatım'' Gerçekten bu kadın çok tehlikeli!
Sekreter Min günler geçmesine rağmen hala Uzundan bi iz bulamamıştı. Sanki yer yarılmış içine girmişti. Aklına tek bi çözüm yolu geldi, tekrar Avcıyı ziyaret edicekti. Bu Uzunu bulmak için bi yol muydu yoksa Avcıyı görmek için bahane miydi orası aşikar tabi.
Avesam artık Uzundan haber alamıyordu. Onu en son yardım istediği gecenin ertesi sabahı görmüştü. Yanında ne bi telefon ne de para olmadığını biliyordu. Nerelerde ne yapıyor olabileceğine dair tek bi düşüncesi yoktu. Tek başına yaşayan biriydi ne ailesi nede başka ailesi vardı. Düşünmekten ve korkmaktan kafayı yer gibi oluyordu. Nereye gider ne yer ne içer! Ona en son giderken küçğk bi kapıda kaçmak için gittiğini onu beklememesi gerektiğini söyleyen bi not bırakıp gitmişti. Beklememeli miydi? Gerçekten ölmüş olabilir miydi? Gözyaşlarına hakim olamıyordu sessizce düşünüp ağlamaya başladı.
Sekreter Min sabahın erken saatlerinde Avcının evine gitmiş ama kapıyı açan yoktu. Umutsuzca gitmek üzereyken arkasını döndü başı önde ilerliyordu biraz önünde dikilen bir çift ayak gördü. Siyah deri botlar çamur içindeydi. Elinde siyah ipten askılı bi çantayı avuç içinde sımsıkı tutumuştuğu askısıyla biraz öne doğru eğilmişti. Yavaşça başını kaldırıp ayakkabıların sahibine baktı. Kırmızı gözleriyle götü günler geçirdiği belli olan avcı umursamaz ve baygın bakışlarıyla kırmızı dudaklarını kımıldattı.
''Ne işin var burda yine?''
''Bi kaç şey sormaya geldim''
''Sor''
''İçerde konuşsak...''
Bi hışımla kapğıya gidip kapıyı açtı ve içeri girdi. Sekreter Min de ardından girdi Ne çantasını yere bıraktı ne de suratında bi değişiklik vardı. Kapının arkasında ikiside sadece dikilmiş birbirlerine bakıyorlardı.
Ne diyceksin? Fazla vaktim yok
Sana uzun hakkında bi kaç sorum olucaktı
O kim bilmiyorum ismini bile sizden öğrendim. Sadece ona bir gece kalması için evimi açtım, rahat bırakın artık beni.
Şşş sakin ol lütfen neden böyle celallendi?
Bıktım çünkü
Kapıyı hızlıca açıp çıkması için kapıyı işaret etti. Fakat Sekreter Min gitmeye istekliymiş gibi durmuyordu. Yavaşça kapı kolunu tutan acının elini kavradı ve kapıyı beraber kapattılar. Kapı kapanınca hala Avcının elini tutuyor ve ona doğru bi kaç adım atıyordu. Hiç korkar yada şaşırır gibi hali yoktu. Sadece aynı kızgınlıkla bakıyordu Avcı.
Avcının suratına suratını yakınlaştırıp gözlerinin tam içine baktı. ''Doğruyu söylemiyorsun '' dedi. Sekreter Min' in bu hareketine karşılık Avcı Serkretere daha daha yakınlaşıp ''Git. Pişman ederim''
Etsesene...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avcı
De TodoBir kadın ancak ne kadar sadist olabilir? Peki ya bi kadın ancak ne kadar masum olabilir? Duru masumluğun içinde iliklerine kadar sadist bi kadının neler yapabileceğini tahmin edebilir misin? Kadınlığında gizlediği soğuk küçük kızı saklayan bir k...