12.Bölüm-Staj

37 7 2
                                    


Medya:Meriç Sarar
Şarkı:Zara Larsson-lush life

İyi okumalar...

Kendime bir söz vermiştim. Ji Seo'nun iç dünyasında oluşan depremin enkazını yavaş ve titiz hamlelerle temizleyip, çatlağın nerede olduğunu bulacaktım. Aynı zamanda da yapacağım işe de karar vermiştim, uluslararası ilişkiler okuduğum için babamın da eskiden ortağı olduğu bir turizm acentasında çalışacaktım.
***
Her zamanki gibi yüzüme vuran güneş ile bütün uykum kaçtı, kalkıp saate baktığımda aklıma bugünki stajım geldi. Biraz heyecanlı olsam da içim biraz buruktu, çünkü babamın eskiden ortağı olduğu bir işdi.

Biraz halıyla bakışıp, yataktan kalktım, dolabımdan stajda giyeceğim kıyafetleri seçmeye başladım.Koyu yeşil kot pantolonumu ve beyaz yarım kazağımı alıp banyoda sıcak suyun altında gevşerken kulağımda yankılanan sözler de beynimi kemiriyordu.

"Sevdiğin birini kaybetmek çok üzücü bir şey değil mi, sana değerli gelen insanlar çok fazla acı getirir. "

Duşumu bitirip giyindikten sonra kendimi yatağımın konforuna bıraktım, başımdaki havluyla tavanı izlerken zilin sesiyle silkelenip kapıya ilerledim.

"Günaydın" dedi Meriç sırıtarak.

"Günaydın da kargalar daha bo-" derken sözümü yarıda kesip konuşmaya devam etti,

"Kahvaltı hazırladım şansa bak ki yumurtayı iki tane haşlamışım, boşa gidecek diye üzülüyorum."dedi dudağını büzüp.

"Şansa bak ki ben de kahvaltı yapmadım ve kurt gibi açım." dediğimde beyaz dişlerini göstererek güldü.

"Sen çayları doldur, geliyorum. " deyip kapımı kapattım.
Banyodan aldığım tarağım ile saçlarımı tarayıp bolca ördüm.

Kısa bir sürede Meriç'i çok sevmiştim. Ona dertlerimi anlatıp birlikte üzülecek kadar iyi arkadaş olmuştuk.

Meriç'in üst kattaki evine çıkıp kapıyı çaldım, ikinci çalışta kapı açıldı. Eliyle içeriyi işaret edince ufak bir tebessüm edip eve girdim. Giriş siyah ve kırmızı tonlarındaydı, evlerimizin planı aynı olduğu için direk mutfağa ilerleyip müthiş gözüken sofraya oturdum.

"Erkek olmana rağmen böyle bir sofra... Ellerine sağlık komşum. " dedim sırıtarak.

"İnsan evde tek kalınca marifetleri de artıyor haliyle." dedi. Sofrada gördüğüm ilk şey bardakta duran çilekli süt oldu. "Kuş sütü olmasa da..." diye mırıldandım ve bardaktan üç dört yudum çilekli süt içtim. Meriç bana gözlerini büyüterek bir bakış atıp"Çilekli sütü senin sevdiğini düşünerek aldım, doğru tahmin sanırım. " dedi.

"Hayatında yaptığın en doğru tahmin." dedim, Meriç'in kahkahasıyla neşem biraz daha artmıştı.

Meriç önümden aldığı yumurtayı kendi, soyduğu yumurtasıyla değiştirdi, bu bana annem ve babamla yaptığım kahvaltıları hatırlattı, babam da hep böyle yapardı, bazen sütümü bile açıp hazır halde verirdi. Yüzümün düşmesine engel olamadım. Meriç de birden suratını asıp, "Ne oldu? Bir sorun mu var?" dedi. Gözümü yumurtadan çekip Meriç'in yanlış anlamamasını istediğim için cevap verdim,

"Sadece bazı anılar aklıma geldi, sorun yok. " dedim ve yemeğime devam ettim. Meriç'in de neşesi kaçmıştı.

"Meriç!" dediğimde suratıma parlayan mavi gözleriyle, efendim dercesine baktı. Derin bir nefes alıp konuşmaya başladım,

"Bilmiyorum doğru mu yapıyorum ama merak ettiğim için soruyorum."

"Sor bakalım." dedi.

"Neden tek yaşıyorsun, yani ailen nerede? " dediğimde büyük dediğimde gülümseyerek bana baktı,

Erasmus #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin