Vancouver, Kanada. İşte buradayım. Uçaktan yeni inmiştik. Babam araba kiralamak için birileriyle konuşurken annemde büyükannemle konuşuyordu. Bense elimde bavulum ve tuvalim sırtımda ise gitarla mükemmel manzaranın tadını çıkarıyordum. Yeşilliklerle doluydu her yer. Gelir gelmez aşık olmuştum buraya. Güneş daha yeni doğuyordu, uçakta hepimiz uyumuştuk. Derin bir nefes alıp tam o an yeni bir sayfa açtım hayatımda. Söz verdim kendime. O sayfayı renklendirecektim.
Düşüncelere dalmışken annem "Hadi Raven arabaya hayatım" diye bağırdı. Bavulumu bagaja koyduktan sonra arka koltukta yerimi aldım. Bütün yol boyunca camdan dışarıyı izledim. Ağaçlar, dükkanlar, renkli sokaklar. İnsanlar hayat doluydu. Bazen sokak sanatçılarını görüyordum. Kafelerde muhabbet eden insanların sevinci içime işlemişti. Beni çok güzel bir hayat bekliyordu. New York'u ne kadar özleyecek olsam da buraya çoktan ısınmıştım.
Müstakil evlerin sırayla dizilmiş olduğu bir yere geldik. Babam gireceği sokağı kaçırmamak için dikkatle tabelaları okuyordu ve çok yavaş gidiyordu. Çok tatlı bir yerdi. Yaşlı bir çift ilgimi çekti. Ön bahçelerinde dans ediyorlardı. Camı açtım. Klasik müzik duyuluyordu. Yüzlerinden mutluluk akıyordu. İstemsizce gülümsedim. Onlara baktığımı gördüklerinde bana el salladılar. bende onlara. Tamamen taşındığımızda kesinlikle onları ziyarete gelecektim. Babam "İşte burası" dedi ve bir sokağa döndü. Biraz gittikten sonra bir evin garajına girdi ve arabayı durdurdu. Bu evde diğer evler gibi müstakildi. İki katlı gibi gözüküyordu. Hayatımda ilk kez böyle bir evde oturacaktım. New York'ta en az 25 katlı binalarda yaşanırdı. Üçümüzde arabadan indik ve bavullarımızı alıp eve girdik. Annem kapıyı açıp gülümsedi ve tepkimi görmek için yüzüme baktı.
"Vay canına"
Elimdekileri bırakıp heyecanla evi gezmeye başladım. "Senin odan yukarıda tatlım"
Hızla merdivenleri çıkıp odama girdim. Bütün mobilyalar değişmişti. Babam omzumu tutup "Bir değişiklik hoşuna gider dedik."
Çok güzel olmuştu. Bütün ev baştan aşağı yeni mobilyalarla doluydu. Tamamen yeni bir başlangıç olmuştu. Aldıkları işin iyi paralı olduğu buradan da anlaşılıyordu. Çok önemli bir şeyi merak etmiştim. "Konsolum nerede!"
Babam gülümseyip "Babana bir öpücük ver bakalım" dedi. "Nasıl?"
Banyoya açılacağını zannettiğim kapı başka bir odaya açılmıştı. Konsolum ve çok rahata benzeyen kocaman bir koltuk vardı. Annem odaya girip elindeki tuvalleri duvara yasladı. Bir kısmını buraya asarız diye düşündüm. Şaşkınlıkla bakıyordum. Babama sıkı sıkı sarılıp "İnanamıyorum!" diye bağırdım. Mükemmeldi!
"Her şey senin mutluluğun için prensesim."
Şuan 32 dişimin gözüktüğünü hissedebiliyordum. Annem "Mutfağı biraz düzenlemem gerekiyor, babanda televizyonlarla uğraşacak. Sende bavulunu yerleştir istersen hayatım" dedi ve babamla ayrıldılar. Bende çift kişilik yatağıma gömülüp Evan'ı aradım. "Burası mükemmel!"
Evan gülüp "Yüzünden belli oluyor küçük hanım. Biraz gülümsemeyi bırakta kasların dinlensin." dedi. "Yapamayacağımı sende biliyorsun. Sen ne yapıyorsun bakalım."
"Derslerimin resmi olarak başlamasına tam bir hafta kaldı. Okul açılmadı ama çoğu kişiyle çoktan kaynaştım. Çok iyi insanlar hepsi. Seninle de tanıştırmak istiyorum."
Uzun uzun konuşmalarımızdan sonra odamı düzenlemek için kapattım. Bavulumdakileri de yerleştirdikten sonra Piper'ın gitarını camın önüne koydum. Audrey'nin resmini duvarda önceden yerleştirilmiş çivilerden birine astım ve çantamdan şelalenin önündeki resmimi çıkarıp çalışma masamdaki not tutucu küçük bibloya sıkıştırdıktan sonra aşağı indim. Babam kabloların içinde kaybolmuş küfürler ederek iş yaparken annemde mutlulukla koliden aldığı fincanları dolaba yerleştiriyordu. Tam anneme yardım etmek için yanına gidecektim ki kapı çaldı. Kapıyı açtığımda önündeki paketten zar zor görünen bir kurye gördüm. Bana imza attırdıktan sonra iyi günler dedi ve gitti. Nasıl taşıyacağım diye düşünürken elime aldığımda çok hafif geldi. Evin içine soktuktan sonra kapıyı kapadım. Annem yanıma gelip "O da ne öyle?" dedi. "Bilmiyorum"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnız Başına
Ficção AdolescenteHiç kimseyle anlaşamayan. Kendinden başka kimsesi olmayan Raven hayata küsmüştü. Kimse ona adıyla seslenmezdi, sadece asosyal derlerdi. Hep alay konusu olur, hakaret edilirdi. Tek kaçışı oyunlarıydı, interneyti. Orda çokta tanımadığı birsürü arkadaş...