"Bak," dedi Fuat. "Birgün bu binayı satın alıp, şirket kuracağız. Ve ailecek orada çalışacağız. Tabii bebeklerimizi de getirir gezdiririz.."
"İyi ama ne şirketi olacak?"
"Bizimkiler gezmeyi çok sever. Ağzı iyi laf yapar çoğunun. Mira da farklı dilleri öğrensin, Turizm şirketimiz hazırdır!!"Onun en çok bu huyunu seviyordum. Neşeli ve cıvıl cıvıldı.
"Fuat,"
"Efendim Selma'm?"
"Sen bana evlenme teklifi etmedin?!"
Yüzündeki donukluğu görünce gülmemi bastıramadım.
"Benimle evlenir misin?"
"Haha, ben hatırlatınca mı aklına geldi, olmaz öyle şey!"
----------Düğüne son bir saat kalmıştı. Sadece biz vardık. Bizim kızlar ve kardeşler çetesi. Bunu her dediğimde yüzüme yayılan gülümsemeyi durduramıyordum. Kocaman bir aile olmuştuk. Fuat sıkıntıyla içeri girdi. "Mira'yı bulmuşlar. Sağlam bir şekilde, sadece şokta şuan." Diğerlerini soramadım. İçim el vermedi. "Mustafa ve Lara.." Elimle onu susturdum. "Bugün yapmayalım düğünü," dediğimde korkulu gözlerle bakmıştı bana. "Ondan değil, yani elbette seninle evlenmeyi istiyorum, sadece kardeşin ölmüşken, ne kadar doğru bir düğün vermek?"
Beni alnımdan öptü.
"Sakın, sakın seni böyle bir sebepten dolayı bırakacağımı düşünme."
Böyle bir sebep dediği de kardeşinin ölmüş olmasıydı. Ne kadar küçük(!) bir sebep!
-----------Düğüne son yarım saat!
İçeri giren Mira'ya bir abla edasıyla sarıldım.
"Bir şeyin var mı kuzucum?"
"Mustafa... Lara..."
"Ah bebeğim gel buraya."
Gözyaşları gelinliğime akarken onu kıpkırmızı dudaklarımla öptüm. Yanağında kalan izi silmedi.
"Çok yakışmış." dedi özenle bakarken.
"Mira, senden bir şey istesem?"
"Efendim, gelin?"
"Ahaha, görümcecim, benim mezarlığa gitmeme izin verir misin söz bak 10 dakikadan fazla durmayacağım. Fuat'ın ruhu bile duymayacak."
"Bilmiyorum ki."
"Burak'a veda etmeliyim. Geçen gece rüyalarıma geldi. Saat 21:00da orda ol, dedi. Bir dua ederim sonra geri gelirim. Zaten çok yakın.."
Başını salladı. Hemen koşarak dışarı çıktım.
Mezarlığa geldiğimde içimde bir ses içeri girmememi söylüyordu. Ama Burak'a veda etmeliydim. Burak'a kesinlikle veda etmeliydim. Mezarını sanki elimle koymuşum gibi buldum.
Hemen gözümden yaşlar ip gibi dökülmeye başladı. "Sakın," dedim kendi kendime, "Sakın o seni böyle görmesin."
Arkamda bir el hissettim. Döndüğüm anda, o çocuğu andırdı bir an adam. O çocuğu, o mahalleye yeni taşınan çocuğu, kardeşlerine ağabeylik yapan çocuğu, ilk aşkım olan çocuğu.. Burak'ı hatırlattı bana. "Burada olacağından emindim." Bu.. Nasıl yani? "Burak?" dedim fısıldayarak. "Yapma, Selma'm.. Makyajın akacak, damat seni beğenmezse almaz valla.." Onun olduğuna inanmıyordum. O, ölmüştü sonuçta.
"Say something." dedim titreyen sesimle. Cevap bekliyordum.
"I am giving upon you." dedi o pürüzsüz sesiyle.Ona sımsıkı sarıldım. Ağlamaktan kusmak üzereydim. "Burak." "Ben ölmedim, tatlım." "Nerdeydin? Neden gelmedin?" "Babam o gün Funda'yla anlaşma yapmış. Funda sadece kardeşine yani sana ceza vermek için beni öldürmüş gibi davranmış. Mira'nın orada olduğunu hep biliyormuş." "SEN NEDEN GELMEDİN!!" "Çünkü belli bir zaman kuralı vardı. Sen evleneceğin gün ortaya çıkabilirdim. Eğer gerçekten beni seçecek olursan o zaman seninle evlenmeme izin varmış. Hadi aşkım. Hadi Selma'm. Gel benimle." Burak'tan istemeyerek uzaklaştım. Koşarak mezarlıktan çıktım. Bu beynimin bana oynadığı bir oyundu. Tanrı yukarıda bana gülüyordur şuan..
İçeri girdiğimde Fuat'ı ağlarken gördüm. Eyvah! Çok mu geç kalmıştım? Saate göz attım. Saat 22:00 olmuştu. Bir saat geç kalmıştım!
"Fuat?"
Beni görünce ayaklandı ve sarıldı. Üstümdeki toprakları silkti.
"Mezarlığa mı gittin sen?"
"Özür dilerim."
"Dileme. Hadi gidelim ve evlenelim!"Nikah memurunu gördüğümde mutlulukla gülümsedim. Herkes alkışlıyordu.
"Siz, Fuat Çelik, Selma Kaplan'ı karınız olarak kabul ediyor musunuz?"
"EVET!"
"Siz, Selma Kaplan, Fuat Çelik'i kocanız olarak kabul ediyor musunuz?"
Herkes benden cevap beklerken ben kapıya bakıyordum ve o anda beklediğim kişi içeri girdi. Burak. Herkes şaşkınlıkla Burak'a bakıyordu. Mira, "Abi?" dediği anda halüsinasyon görmediğimi anladım.
"Hayır."
Koşarak Burak'ın kollarına atladım. Burak beni kaldırarak kollarına aldı. Masaya yaklaştı. "Ne yapıyorsun?" diye fısıldadım. Fuat'ın elini sıktı. Sarıldılar. "Özür dilerim kardeşim."
Fuat cevap vermedi. Salonu terketti.
Burak, herkese hayat hikayesini anlattıktan sonra gözyaşlarına boğulmuştuk.
"Benimle evlenir misin Selma?"
"Evlenirim Burak."
Beni kucaklayıp arabaya bindirdi. Herkes alkışlıyordu. Ben ise Fuat'ı düşünüyordum. Acaba kendine zarar verir mi?---------
Fuat'ın ağzından:
Yıllar önce bir sevdiğim vardı. Adı Merve'ydi. Onu o kadar çok seviyordum ki, ağabeyi tarafından öldürülene kadar onun için ölürdüm. Yine onun için öldüm, fakat o ölüydü. Görmedi çürüdüğümü ruhumun. Ben de her zaman Mira'ya karşı iyi davrandım. Sonra Burak'ın görüştüğü kıza aşık oldum. Ama Burak beni sertçe uyardığında hiçbir şey diyemedim. Funda'ya yalvarmıştım küçükken. "Eğer birini öldürmek istiyorsan, ne olur o kişi Burak olsun. Ben onun sevdiği kıza aşığım." Ve bir hafta sonra Burak'ın öldüğünü duydum.
O yüzden şimdi ona kızamazdım. O yüzden şimdi asla Burak'a vuramazdım. O yüzden 'Bu kız benim!' diye bağıramazdım. Çünkü o kız onundu. O kız hep onundu. Ben onu ondan hileyle almaya çalışmıştım.
Bir kağıt aldım evden. Yazdım. Hep sevmiştim yazmayı.
"Selma'm. Özür dilerim. Sana evlenme teklifi bile etmedim. Özür dilerim, ağabeyime haksızlık ettim. Özür dilerim, seni çok kırdım. Burak'ı kaybettim. Ama şimdi o geri döndü. Onunla mutlu ol. Bir daha asla beni görmeyeceğinden emin olabilirsin. Seni rahatsız etmeyeceğim. Eğer bir gün beni görmek istersen elini kalbine koy. Belki hala oradayımdır..
Benimle evlenir misin?"Bu notu evin kapısına yapıştırdım. Kafama sertçe inen silah kabzası ile yere düştüm. Aklımdaki tek şey, "Umarım beni affedersiniz," oldu. Arkamdaki kadının attığı kahkaha, tıpki Funda'nın attığı gibiydi..

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kardeşler Birbirlerini Korurlar! (KİTAP OLDU!)
Chick-LitHiç bir kardeşi olmadan bu hikayeyi yazan ben, en derinden hissettim bu bağları, keşke bir kardeşim olsaydı! "Tek şansları deneyip görmekti.. O günden sonra emin olun kör olmayı isteyeceklerdi." 6 kardeş.. Kardeşler birbirinin en yakın dostla...