(Multimedia : Kerem Aydan)
(Hikaye içindeki gif multimedia : Görkem Köksal)
(Playlist : Jaymes Young - What Is Love)Multimedia'ya koyduğum gif bir türlü açılmadığı için böyle değişik bişey yapıp Görkem'in gifini hikayenin içine ekledim. Normal multide de Kerem'i görebilirsiniz. İkisinin de karakterlere en uygun bulduğum kareleri bu bölümde paylaşmak istedim.
Bütün gün wattpad'i bilgisayardan açıp eski multimedia ve playlistleri düzenledim. Daha önceleri açılmadığı için karakterleri merak edenler eski bölümlere göz atabilir.
Bu arada şu oyuncu ekleme kısmını güncellemek istiyordum ama bir türlü ekleme çıkarma bölümünü bulamadım ne bilgisayardan ne de mobilden o yüzden sabahtan beri çıldırıyorum. Bu konuda bilgisi olanlar yorumlardan ya da mesaj kısmından bana ulaşırsa sevinirim.
İyi okumalar...
Kocaman bir sarayın içinde, altın kafes içerisine koyulmuş bir kuş gibi hissediyordum. Güzel bir yerdeydim. Yaşayabiliyordum. Ama özgür değildim. Bundan birkaç ay önce biri bana Paris'e gideceğimi söylese sevinçten havalara uçardım. Ama şu an umrumda değildi. Görkem ve Deniz'in hala buralarda bir yerlerde olduğunu tahmin ediyordum. Ama artık onların ne bana ne kendilerine bir faydaları olmayacağını düşünerek başka fikirler üretmeye çalıştım. Beynim donmuş gibiydi.
Dalgın bakışlarımı karşıya çevirdiğimde güneş gözlüklerini takmış keyifle bana doğru ilerleyen bir Kerem gördüğümde şaşırdım.
"Naber güzelim, umarım Paris huysuzluğuna iyi gelmiştir."
Gözlerimi devirdiğimde yanaklarımı sıktı.
"Daha alışveriş yapamadın diye mi mutsuzsun yoksa, yaa tamam tamam söz gezdircem seni ama önce bikaç işim var onları halletmem lazım."
Kaşlarımı çattım ve Kerem'in yanaklarımı sıkan hayvani ellerini yüzümden çektim.
"Kerem şaka mısın sen? Şu yanımdaki meymenetsiz havaalanının ortasında belime silah dayadı. Arkadaşlarımı öldürmekle tehdit etti. Sen gelmiş bana alışverişten mi bahsediyosun?"
Hoflayarak bütün eğlencesini bozduğumu belirten bakışlar atarken güneş gözlüğünü çıkarıp yakasına taktı.
"Ama hak etmişsin sen de Öykü'cüm. Ne yani gerçekten Deniz ve Görkem gibi iki dingilin seni Fırat'ın elinden kurtarabileceğine inanmış mıydın? O kadar kolay olsaydı seni Fırat'la yollamazdım zaten."
Sıkılmış bakışlar atarak nasıl bu kadar rahat olduğunu düşünüyordum ki Kerem bi anda kolunu omzuma atıp beni çekelemeye başladı.
"Neden amcamın evine gittiğimizdeki gibi anın tadını çıkarmıyoruz güzellik? Hem orda seni kaçırdığımın farkındasın değil mi dediğimde bana tam olarak şöyle bir cümle kurmuştun "Kaçırıldığım için mutlu değilim. Bulunduğum yerden dolayı mutluyum. Sana rağmen burası gerçekten eşsiz bir yer." Paris'in amcamların evinden daha eşsiz bir yer olduğunu sana gösterebilirim. Ama bence sen de farkındasındır." Diyerek biraz uzağımızda kalsa da burdan rahatlıkla görebildiğim Eyfel Kulesi'ni gösterdi. Gerçekten de bir şehir için simgeleşebilecek güzellikteydi. Ayrıca amcasının evinde söylediğim şeyleri de sesini incelterek bana aktarmayı unutmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kraliyet Ailesi
Teen FictionYeni okulundaki tuhaf sistemle kendini taht kavgalarının arasında bulan Öykü'nün başı bir de onunla hiç alakası olmayan bir aile meselesiyle belaya girmiştir. Tüm bu problemlerden kurtulmaya çalışırken bir yandan da kendiyle olan savaşında galip olm...