Hava soğuk mu soğuktu. Pencerenin camına vuran güçlü rüzgar sanki camı kırıp içeri girmek istercesine esiyordu. Rüzgarın uğultusu bu koca şehrin en uzaktaki kız yurdu olan Will cıty kız yurdunun boş koridorlarında ıslık çalarak ilerliyordu. Yatağımdan ağır adımlarla kalktım vize çalışma kitaplarımı ve kahvemi bir kenara bırakarak cama yöneldim. Bu arada ben Emma annem ve babam ben küçükken beni terk etmişler o yüzden bakım yurdu ve sonrası yatılı okullar benim kaderim oldu. Üniversiteye girdiğimde bir grup adam gelip Will cıty kız yurduna kabul edildiğimi söylediler. Bu yurt yılda sadece 25 kız öğrenci alırdı. Böyle bir yurdun neden sadece 25 öğrenci aldığını hiç anlamadım.
Gel gelelim bu yurda yerleştim üç yıldır aynı yemekler aynı kişiler hiç değişmiyor bu sene son yıl, psikiyatri bölümünde okumanın bir yararı da kolay iş bulmak o yüzden okul bitip bu yurttan gitmeyi dört gözle bekliyorum. Oda da iki kişi kalıyoruz ben ve linda, o benim üç yıldır en iyi arkadaşım diyebilirim burada ve okulda zaman geçirdiğim tek insan. Ben biraz asosyalim diyebilirim aslında ama ne fark eder ki burada derdi sadece kıyafet ve erkek olan kızlarla takılmaktansa böle daha iyi. Yurdun bir kız grubu var zaten 25 kişilik yurtta 10 kişilik bir grup süs ve ukalalık bunlar için vazgeçilmez. Zaman zaman surtusmelerim olsa da genelde geri planda durup izlemeyi severim. Aşk... Evet aşk benim bilinmeyenim hiç aşık olmadım da diyebiliriz. Peki aşık olmak ister miyim evet fena bir kız sayılmam zayıfım 1.69 boyunda hafif esmer ve kıvırcık saçlarım var . Tabi ki bende aşk istiyorum ama ben uğruna her şey yapabilecek bir aşk istiyorum henüz öle biri çıkmadı karşıma. Bu düşünceler içinde uyuduğumu hissettim ve hırkamı alıp camin onun tekrar geldim. Rüzgar neredeyse kesilmiş ve yoğun bir kar yağışı başlamıştı. Eee Aralık ayının en güzel tarafıdır kar.
Yurdumuz şehrin uzak köşesinde olduğu için yurdun önünde bir park var küçük güzel bir park ortasında küçük bir havuzu ve etrafında oturmaya yerler var. Burada pek insanları göremezsiniz sadece yurttan sevgilisi ile oturan kızlar ara sıra piknik için gelen aileler gelir. Fakat şuan bu kış günü kimse yok küçük göl buz tutmaya başlamış muhtemelen sabah buz tutmuş olacak, çam ağaçlarının üzeri ise kar ile beyazlamaya başlamış. Ben böyle parkı seyrederken birden Linda içeri girdi elinde kahvesi,kedi başlı mavi kahvesi ve bol gelen pijamasi ile tam bir üniversiteli. Yanıma gelip "kar yağıyor çok güzel değil mi? keşke çok yağsa da yarın okula gitmesek kar topu oynasak dedi". Hafifçe gülümsedim hep deli dolu bir kiz di okula gitmezsek nasıl mezun olacağız diyerek yatağıma geçtim. Hava iyiden iyiye kararması odamızda televizyon açıktı. Linda müzik kanalı açmış dinliyorduk bir taraftan da sınıftan ona göre okulun en yakışıklısı Calvin den bahsediyordu. Yarın okulda yıl sonu balosuna kiminle gideceğini soracagım belki beni davet eder diyordu bana . Ben de ona bir bakış atıp sen hayal dünyanda yasa bence dedim. Yattigim da saat on iki yi gösteriyordu kar ve fırtına yeniden hızını artırmış olacak ki uğultu sesleri her yanı sarmıştı. Yorganı kaldırıp baktığımda Linda yanımdaydı beraber yatsak dedi usulca hemen açtım yorganı ve hayattaki belkide tek arkadaşımla uykuya daldım.
Uyandığımda bir yatağa bağlıyım kurtulmak istedim ama hayır olmuyordu. Kasvetli bir yerdeyim bir laboratuvara benziyordu. Bir an kafamın tepesinde birileri belirdi ve bana dokunup bir şeyler yapmaya başladılar beni inceliyorlardı. Bir tanesi maskesini çıkardığında yüzünün yara içinde olduğunu ve ağzının yarısının olmadığını gördüm ve bağırmaya başladım. Uyandığımda hala Hayır bırakın beni diye bağırıyorum. Kendime geldiğimde bunun bir rüya olduğunu anlamıştım. Linda da uyanmıştı. Bana gene o rüyayı mi gördün diye sordu. Evet diyebildim.Evet son sınıfa geçtikten sonra bu rüyayı görür olmuştum. Bu beni korkutuyor o yüzden yarın okulda Doktor Raft' a bu rüyalarımı anlatacaktim. Belki o buna bir yorum getirirdi. Sabah kendimi çok yorgun ve gözlerim şiş içinde uyandım. Linda yi çok zor uyandırdım. Pencereye koştu uyanır uyanmaz. Her yer kar dedi. bembeyaz olmuş her yer.
Beraber kahvaltıya indik.Topu topu 25 kız olduğumuz için küçük bir yemek salonumuz vardı. Kahvaltımız ve yemekler fena değildi. Fakat bu yurdun bir kuralı vardı.Her kız kahvaltıda yurdun kokteyl meyve suyunu içmek zorundaydı ne kadar saçma bir adetti bu eğer birisi içmedi mi yurdun müdiresi bayan Beln başına dikilir ve bayan lütfen içeceğinizi için der ve bardağın bittiğini görmeden de yanımızdan ayrılmaz di. Bu yüzden gözlerimi kapatıp hepsini içtim ve hazırlanmak için odamın yolunu tuttum. Odaya geldiğimde Linda çoktan süslenmeye başlamıştı. Hayır dedim ona bakarak böyle bir erkeği tavlayamassın. Bana dönüp evet sen o siyah kotunu ve mavi bluzunu giymeye devam et bana da karışma bugün o çocuk elimde dedi ve gülümsedi.
Yurttan çıktığımızda buz gibi hava yüzümüze tokat gibi çarpıyordu. Linda hemen koluma girdi. İkimizde kalın hırkalarimizi ve botlarimizi gitmiştik. Otobüs gelince hemen bindik zaten tek otobüs vardı ve onu kaçırmanın bir telafisi yoktu. Okula geldiğimizde eşyalarımı dolaşıma bırakıp sınıfa geçtim. Linda tabiki hoşlandığı çocuğun gözünün önünden ayrılmıyor. Sınıfta bir uğultu vardı herkez bir şeyler ile uğraşıyorlar Di. Bende sessizce gidip yerime oturdum. Pencereye dönüp yağan karı izlemeye başladım. Dr.Raft tabiki bir dakika bile dersi aksatmazdi sınıfa girdi gözlükleri, çizgili takım elbisesi, yaşlanmış yüzü ile tam bir bilim adamı. Ağır ağır yürüyüp masasına oturdu. Gençler günaydın nasılsınız dedi tabiki sınıfta çoğu cevap bile vermedi serseri çocuklar. Dr. Raft' ın geçen yıl googleden araştırmasını yaptığımda çok şaşırmıştım çünkü kariyeri boyunca nasa da üst düzey bilim adamı olarak çalışmış ve her ne olduysa şimdi bu şehrin kenarındaki küçük üniversitede hocalık yapıyordu. Ayni zamanda okula bitisik bir arastirma merkezi vardi. Buraya ogrencilerin girisi kesinlikle yasakti ve bize sadece kanser icin calismalar yapildigini soylemislerdi iste burada da ayni zamanda cakisiyordu doktor. Her neyse konunun kendi uzuvlarini üreten kertenkele olduğunu söyleyip deney masasına geçti. O anda kapı çaldı gel dedi bir taraftan deney masasını hazırlarken.
İçeriye elinde epey kalın dosyalarla bir adam girdi. 25 yaslarinda esmer bir adamdı. Saçları yeni kesilmişti, gözleri derin ve siyahtı içeri girerken bir an göz göze geldik ve hiç yaşamadığım bir şekilde kalbimin çarpıntısı duydum. Ellerim ter içinde kalmıştı muhtemelen de yanaklarım kırmızı olmuştu. Bu ilginç çekim kuvvetinden kurtulmak için linda ya yüzümü döndüm oda ne oluyor anlamında bana baktı. O esna da doktor söze girdi. Çocuklar bu benim asistanim Edie bir kaç gün bana derslerde yardım edecek dedi. Nedenini bilmiyorum ama bunu duyduğuma sevinmiştim. O günün nasıl geçtiğini bilmiyorum ne kadar göz göze gelmemeye çalışsam da kendime engel olamıyorum. Fakat Edie sınıfa bakarken gözlerindeki korkuyu görebiliyorum. Akşam servisi ile yurda giderken tabiki aklımda Edie vardı sadece yağan kar a bakıyor ve onu düşünüyordum. Otobüsten inip linda ile yurda yürürken doktora rüyalarımdan bahsetmeyi unuttuğumu hatırladımGece olduğunda linda ile kahvelerimizi alıp camin önüne geçtik tabiki kar yağışını izliyorduk. Linda tabiki bendeki değişikliği anlamış ve hemen sormuştu. Bu gün ne oldu sende bir gariplik vardı sınıfta kızarmış tin. Aslında bilmiyorum linda dedim. Yani o asistan çocuk beni etkiledi yüzüne sürekli bakma isteği oldu içimde o çok hoş biri dedim. Linda gülumseyerek balo ya onla gelirsin o zaman yıl sonu dedi. İçimden daha konuşmadım bile dedim. Kahvelerimiz bitince biraz ders çalıştık sonrada yatağımiza geçip yattık. Rüzgar iyiden iyiye tipiye dönüyordu. Sabah olduğunda erkenden uyandım. Kahvaltımı yapıp üzerimi giydim. İçimde bir sevinç vardı okula gidip Edie yı görmek mi istiyordum acaba biraz da makyaj yapıp çıktım. Derste yine gelmişti asistan Edie, o gün dersi Edie anlattı ve rahat rahat onu izleyebildim. Akşam olduğunda rüyamı anlatmak için doktor Raft' ı kapıda bekledim. Beni görünce Emma bişey mi oldu dedi arkasında da Edie vardı. Ona uzun zamandır bir rüya gördüğümü ve rüyamı anlattım. Doktor yüzündeki hayreti gizleyemedi ne zaman dır gördüğümü sordu yaklaşık altı ay dedim. Beni takip et dedi ve o önde ben arkasında Edie de benim arkamda yürümeye başladık. İçimde bir korku oluşmuştu yoksa hasta mı olmuştum. Doktor araştırma merkezine ilerlerken ilk defa oraya girecek olmanın hayatını sarmıştı beni ilk kapıdan kartını okutup geçtik. İkinci kapıda göz bebeği kontrollü kapı vardı. Bu kadar güvenliğin neden olduğunu anlamamıştım. Üçüncü kapıda silahlı askerleri görünce şaşkınlığım bir kat daha arttı çünkü silahlı askerlerin burda işi neydi ve üç yıldır hiç bir asker görmemiştim. Doktorun odasına girdiğimizde bir açıklama bekler gibi doktora baktım. İşaret ederek bana oturmamı söyledi. Oturdum Edie de yanıma oturdu bu bana güç vermişti.
~YORUM VE ÖNERİLERİNİZİ BEKLIYORUM :) ~