15. Bölüm"Lanet Olası Bir Güzelliğin Var."

24 1 4
                                    

Olayın üstünden 1 gün geçmiş, annemler eve dönmüş ve Taylan hiç ortalarda gözükmemişti. Ondan nefret ediyordum fakat hala eski halime dönememiştim. Her şey tekrar rutine oturmuştu. Okuldan sonra babamın şirketine gidiyor ve bir şeyler aşırıyordum. Her zamanki gibi eve motorla döndüm. Sırt çantamı elime alarak anahtarı çıkardım. Kapıyı açtığımda annemde tam çıkıyor olacak ki karşı karşıya geldik. "Hoşgeldin kızım." Dedi gülümseyerek. Yine çok şık giyinmişti. Kesin toplantıya falan gidecekti. Yanağına bir öpücük kondurup "Hoşbulduk. Nereye böyle kraliçe gibi?" Dedim sırıtmaya çalışarak. Gülümseyerek etrafında döndü. "Toplantıya. Oradan babanla yemek yiyeceğiz. Geç gelebiliriz tatlım. Kendine dikkat et." Deyip evden çıktı. İç çekerek elimdeki çantayı kotuğa fırlattım. Bütün bir gece yanlız ne yapacaktım ki?
Merdivenlerden çıkıp üstüme siyah pijamalarımı geçirdim. Saçımı topuz yapıp yüzüme bir su çarptım. Kitap okuyabilir, resim çizebilirdim. Ama ne yazık ki resim eşyalarım atölyede kalmıştı. Kitaplığıma ilerleyip ensemi ovdum. Bir kaç dakika düşündükten sonra raftan Kızıl Yükseliş kitabını aldım. Odamdaki lambayı yakıp tam oturacağım yere doğrulttum ve ışıkları kapattım. Koltuğa oturup ayaklarımı topladım. İlk sayfada beni sarmıştı.

Kitabı elimden bıraktığımda her yerimin ağrıdığını ve ağzımın kuruduğunu hissettim. Koltuktan kalkarken ensemi ovuşturuyor, ağrıyı gidermeye çalışıyordum.
Işığı yakıp mutfağa girdim. Buzdolabını açarken bir yandan balkondan dışarı bakmaya çalışıyordum. Başaramayınca dolaptan bir bardak çıkardım ve suyu doldurup içtim. Kahve yapabilirdim. Dolaptan bir poşet Mocha çıkardım ve makineye koydum. Kahve işaretine basıp bardağı yerleştirdim. Makina sesler çıkartmaya başlayınca ben de balkona çıktım. Tam karşıya bakacakken gözlerim kocaman açıldı. Çınar orda ne halt yiyordu? Kaldırımın kenarına oturmuş, titreyen ellerini kavuşturmuş, başını ellerine dayamış umutsuz bir halde oturuyordu.
"Çınar!" Dedim dişlerimin arasından sessiz olmaya çalışarak. Etrafıma bir kaç kez bakınıp tekrar seslendim. Bu kez bana dönerken gözleri kocaman açılmıştı. "Merhaba Jerry," dedi toparlamaya çalışarak. "Senin burada ne işin var?" Diye tısladım. Başını kaşıyarak gözlerini kaçırdı. "Şey... Sadece seni kontrol ediyordum."dedi. Sinirli bir şekilde nefesimi bıraktım. "Ne zamandır buradasın?" Diye soludum. Kaşlarını kaldırarak "Eve geldiğinden beri?" Gözlerimi sertçe ovuşturdum. Kollarını ovuşturdu. Çocuk titriyordu resmen!! "İçeri gel. Orası soğuk." Dedim. Gözlerini kırpıştırdı. Şaşırdığı yüzünden okunuyordu. Bıkkınca "Bu tek şansın. Geldin geldin, gelmedin o zaman hoşçakal. Kapı açık." Dedim. İçeri girerek yaptığın kahveyi aldım ve kapıyı hafifçe araladım. Bunu neden yaptığımı bilmiyordum fakat kendimi ona karşı borçlu hissediyordum. Kitabımı elime alıp salona geçtim. Gerçektende bu kitaba bayılmıştım. Kahvemden bir yudum aldım, sayfayı çevirdim. O sırada kapı yavaşça açıldı ve sert botların tok sesi betona değdi. Kapıyı ardından kapatırken ona dönüp bakmadım. Kendini yandaki tekli koltuğa bıraktı. "Ee oturup kitap mı okuyacaksın yani?" Dedi alaycıl bi ses tonuyla. Kitabı indirmeden "Evet," diye mırıldandım. Şu an kitabın etkisindeydim. "Ne biliyim siz kızlar ayrılıklarınız da depresyona falan girmez misiniz?" Sehpada duran kahvemi tuttuğu gibi aldı ve içti. Yani resmen dikti kafaya hayvan! "Yaa o benim kahvemdi!!"

"Kitap okumak yerine bana da yapabilirdin."

Homurdanarak elindeki kupayı sertçe alırken birden elimi tuttuğu. Eli resmen yanıyordu. "Çınar sen yanıyorsun." Dedim dehşetle. Tuttuğu elimi çekip anlına bastırdım. Resmen yanıyordu be çocuk!!!
Gözlerimi kocaman açıp ona baktım.
"Lanet olası bir güzelliğin var." Dedi sırıtarak. Gözleri yarı yarıya açıktı. E tabii 6 saattir o soğuk yerde oturursa böyle olur!!
Bildiğin mal işte!
"Artık saçmalıyor-" derken zilin çalmasıyla vücuduma bir panik dalgası yayıldı. Annemle babam gelmişti!!!

JERRYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin