Bölüm Müziği: Adele-Hello
∞∞∞
Duyduklarım sadece şaşkınlığa yol açmıştı. Buradan kaçacaktım. Tek isteğim buydu. Önüme döndüm ve adamın yaşlı suratına baktım. Yukarıda ki iri yarı adamları atlattıysam bu yaşlıyı atlatmam da baya kolay olacaktı. Sinsice sırıttım ve elimde gizlediğim çakıyı rahat kullanacağım bir şekilde düzelttim. Kendime her zaman ki gibi güveniyordum. Yapacaktım çünkü başka çarem yoktu. Hızlı adımlarla yanına yaklaştım. Yüzüne ilk yumruğumu attığımda yere düşmesini bekledim fakat beklediğimden daha güçlü çıkmıştı. Boşta olan kolumu tuttu ve hızla döndürdü. Benim bu hareketle şaşkınlığım iyice büyürken o bu durumdan zevk alıyor gibiydi. Kendimi toparladım ve zorda olsa kolumu ondan kurtarabildim. Tam karnının ortasına tekme attığım da o da azda olsa afallamıştı. Bu durumdan yararlanarak elimdeki çakıyı iyice çıkarttım ve bacağına sapladım. O da küçük bir çığlık atarken yere düşmüştü. Küçük bir yaralanmadan ölmezdi fakat bu benim işime çok fazla yarayabilirdi. Zaman kaybetmemek için beyaz kapıya doğru koştum ve seri hareketlerle kapıda ki ayakkabılardan birini giyip koşmaya başladım. Hava soğuktu fakat soğuk bana iyi gelmişti. Koşarken rüzgar yüzüme tüm soğukluğuyla vuruyordu ve bu benim hoşuma gitmişti. Günlerdir kendimi ilk kez bu kadar özgür hissediyordum. Özgür olmak benim yaratılışımda vardı ve kimse beni bir yerlerde tutsak edemezdi.
Evden yeterince uzaklaştığımda durdum ve tam karşımda ki ormana girdim. Hava kararmaya başlamıştı fakat yapacak başka birşeyim yoktu.
∞∞∞
(Bir saat sonra)
Ormanda yaklaşık bir saatten beri bir çıkış arıyordum. Bulamıyordum ve iyice delirmek üzereydim. Yorulmuştum ve uykum gelmeye başlamıştı. En iyisi bu geceyi burada geçirmekti diye düşündüm ve en azından iyi uyuyabileceğim bir yer aramaya başladım. Yaklaşık on dakika bir arama sonucunda uygun bir yer bulmuştum. Yere yattım ve huzursuzca kıpırdandım. İçimde kötü bir his vardı. Şuan düşünmemem gerekiyordu fakat düşünmedende edemiyordum. Gözlerimi zorla kapattım ve soğuğa aldırmadan uyumaya çalıştım.
∞∞∞
Yüzüme vuran güneş ışıkları uyanmama sebep olurken yerimde zorda olsa kıpırdandım. Ayağa kalkmaya çalışırken elimi yere koydum ve koyduğum gibi çekmem bir oldu. Avucumun içine baktım ve büyükçe bir cam parçasının girdiğini gördüm. Lanet ederek ve elimi bir yere koymamaya dikkat ederek ayağa kalktım. Hava iyice aydınlanmıştı ve azda olsa asfalt yolu görebiliyordum. Canımın acımasını umursamayarak koşmaya çalıştım. Koştukça daha çok canım yanıyordu fakat burada tutsak kalmamdan daha iyiydi. Yola iyice yaklaşmaya başladığımda bir arabanın geçmesi için dua ettim.
Yaklaşık yarım saat olduğunda umudumu iyice kaybetmeye başlamıştım. Ne bir araba ne de bir motor geçiyordu. Ağrılarım ise artmaya başlamıştı. İçimden yine binlerce kez lanet ettim. Tam gözlerimi kapatmış ve umudumu kaybetmişken, bir ışığın yüzüme çarpmasıyla gözlerimi açtım. Tam da tahmin ettiğim gibi kamyon tarzı bir arabaydı.
Yolda iyice görünmek için bir adım daha attım. Beni fark ettiğinden olmalıydı ki tam önümde durdu. İçinde ki şoföre baktığımda yaşlı birine benziyordu. Adam şaşkın bir ifadeyle arabadan inince bende hemen yanına koştum.
"Amca merhaba. Kayboldum ve buraları da inan ki bilmem. Eğer senin içinde bir sorun olmazsa beni tarif ettiğimin yere götürebilir misin?"
"Tamam oğlum, atla arabaya."
Belki de bu cümle 19 yıllık hayatımın en güzel cümlesiydi. Özgürlüğe kavuşacaktım. Özgür olmaya o kadar alışmıştım ki...
Arabaya bindim ve amcaya yolu anlatarak hemen eve gitmeyi diledim.
∞∞∞
Kafamın hızla cama çarpmasıyla uyuduğum yerden kalktım ve etrafa bakmaya başladım. O kadar yorgundum ki gözlerim yanlışlıkla kapanmıştı. Yanımda araba süren amcaya baktığımda benim uyandığımı farketmemiş olduğunu anladım. Yalandan öksürdüm uyandığımı anlasım diye ve anında kafasını bana çevirdi.
"Ne kadar daha yolumuz var amca?"
"Çok az kaldı oğlum. Yaklaşık on dakika sonra orada olmuş oluruz." Gözlerim sevinçle parlarken mutluluk bedenimi sarmıştı sanki. Günler sonra evime gidecektim. Ve birkaç gün dinlendikten sonra yapacağım ilk işlerden biri beni kaçıranları bulup onlardan intikam almak olacaktı. O kadar kim ve nefretle dolmuştum ki... Bu sinirle ya onları öldürecektim ya da işkence çektirecektim. Her iki tarafta bana uygun olduğu için bu işten biraz da olsa zevk almaya başlamıştım.
Araba yavaş bir şekilde dururken düşüncelerimden ayrıldım. Önüme baktığımda tamda evimin önündeydim. İçim kıpır kıpır olurken, amcaya minnettar gözlerle bakmaya başladım. O da yüzümdeki sevinci gördüğünde bana hafifçe gülümsedi.
"Teşekkür ederim amca. İnan o kadar yardımcı oldun ki bana senin hakkını nasıl öderim bilmiyorum. Tekrardan teşekkür ederim." dedim. Adamda sorun değil dermiş gibi omzumu sıkınca arabadan seri adımlarla indim ve hızla siyah kapıya doğru yürüdüm. Anahtarı bulduğumda kapıyı açtım ve özgürlüğün her yerimi sarmasına izin verdim.
Büyük merdivenleri olabildiğince hızlı çıkmaya çalıştım ve hiçbir yere sapmadan odama girdim. Dolabı açıp içinden rahat birşeyler buldum ve banyoya doğru yürüdüm. Uzun ve rahatlatıcı bir duştan sonra mutfağa girdim ve ortalığın dağınıklığını umursamayarak atıştıracak birşeyler aramaya başladım. Yemekte yedikten sonra yine odama girdim ve birşey düşünmeden gözlerimi kapattım. Tek düşündüğüm şey onlara tam olarak ne yapacağımdı. Halledeceğimden o kadar emindim ki... Bunu düşünmeyi de erteledim ve günler sonra derin fakat fazlasıyla dinlendirici uykuma daldım.
Bölümün fazlasıyla geç geldiğinin farkındayım. Bu yüzden sizlerden özür dilerim. Şuan da hastayım ve yataktan kalkamıyorum ama sizi daha fazla bekletmek istemedim. Tek dileğim bölümü beğenmiş olmanız. Hoşçakalın, kendinize iyi bakın^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİSSİYET
Novela Juvenilİnsanlar tarafından sessiz ve sakin kişiliği ile tanınırken aslında güçlü ve bir o kadar da intikam peşinde koşan bir adamdı. Karanlık ruhuna gelen tek iyi şeydi. Karanlıkla beslenen bir ruh, ne kadar güvenilir olabilirdi ki? Tek huzuru karanlık, gü...