Küçük çocuk kulaklarını kapatıp anne ve babasının tartışma seslerini duymamak için çabalıyordu. Her gün olan bir şeydi. Ama bu siyah saçlı çocuğu çok üzüyordu. Bu yaşananlar sekiz yaşında küçük bir erkek çocuğu için çok fazlaydı.
Çocuk yaşına rağmen güçlü olmaya çalışıyordu. Gözyaşlarını silip tartışma seslerini duymamazlıktan geldi.
" Onlardan nefret ediyorum " diye mırıldandı.
Nefret etmesinin sebebi sürekli tartışmaları değildi. Belki de doğduğundan beri sevgi ve ilgi görmüyordu. Heleki bu yaşlarda sevgiye çok açken..
Onlar mutfakta tartışırken çocuk gizlice dışarı çıktı. Dışarıda kar yağıyordu. Ailesi ona mont bile almamıştı. İpince tişört ile dışarı çıkmıştı. Ailesi ona bu soğukta dışarı çıkmamasını da öğretmemişti. Ona ilgi göstermedikleri ne kadar da belliydi..
Ellerinin üşüdüğünü hissettiğinde cebine soktu küçük ellerini. Burnu kıpkırmızı olmuştu.
Bu soğukta yürümeye devam ederken bir çeşmenin yanında durdu ve bir kenara oturdu.
Başını yere doğru eğdi. Onlardan ne kadar uzak kalsa o kadar iyiydi.
" Hey ? Sen iyi misin ? " duyduğu bu ince ses ile başını kaldırdı çocuk.Mavi saçlı mavi gözlü bembeyaz tenli kendi yaşıtlarında bir kız ile karşılaşmıştı küçük oğlan. Küçük kız onun bu halini görünce endişeyle ona baktı ve hemen boynundaki atkıyı çıkartıp ona verdi.
" Al şunu üşüteceksin ! Bu halde dışarı çıkmamalısın ! " dedi ve yanına oturdu.
Küçük oğlan bu ilgi karşısında şaşırmıştı. Hiç görmediği bir şeydi. Şaşkınlıkla ona baktı. Kalın elbiseler giymişti. Küçük oğlan elindeki atkıyı onun boynunda durduğu gibi kendi boynuna sardı.
" Ben Juvia ! " dedi ve elini ona uzattı. İçten gülümsemeyle küçük oğlana bakıyordu. Küçük oğlan da çekinerek elini sıktı. " Gray.. " diye mırıldandı.
Juvia gülümsedi.
" Bir daha bu halde dışarı çıkmamalısın ! Yoksa üşütürsün ! Kar yağıyor baka ! " gray onaylarcasına başını salladı.
" Şey.. teşekkür ederim.. atkı için.. " dedi gray kısık sesle.
Juvia yeniden gülümsedi. " Önemli değil. Annen ve baban çok endişelenmiş olmalı.. "
Gray başını iki yana salladı.
" Hayır onlar beni umursamıyor " diye cevap verdi.
Juvia bu cevap karşısında şaşkınlıkla Graye bakakaldı.
" Öyle dememelisin ! Onlar senin annen ve baban ! Elbette umursayacaklar ! "
Gray başını tekrar yere doğru çevirdi.
" Onlar bu zamana kadar bana hiç ilgi göstermedi. " bu söz üzerine ikisi de bir süre sessiz kaldı.
Sessizliği bozan juvia oldu. " Hey ! yıldızları sever misin ? " diye sordu ortamı yumuşatmak istercesine.
Gray juviaya baktı. " Yıldızlar mı ? " diye sordu. Sanki ilk defa duyuyormuşcasına. Varlıklarını biliyordu. Fakat ne demek olduklarını tam bilmiyordu.
" Şu gece gökyüzünde çıkan parıltılar.. Annem anlatmıştı. " dedi juvia gökyüzüne bakarak. Ayaklarını oturduğu yerde sallamaya başladı. Kar durmuştu. Yavaş yavaş hava kararıyordu.
" İstersen bir zaman birlikte izleriz ha ?? " dedi ve sevinçle güldü juvia.
Gray onaylarcasına bir mırıltı çıkardı ağzından.
Bunun üzerine juvia yeniden sevinçle güldü. " Söz mü ? " diye sordu. Ellerini birleştirerek.
" S..söz " dedi gray. Hala şaşkınlıkla o kıza bakıyordu.
" Hatta dur ! Yılda bir kez buraya gelip birlikte yıldızları izleyelim ! Olur mu ? " diye sordu juvia. Sesi heycanlı çıkmıştı.
" O..olur... " diye karşılık verdi gray.
" Tamam o zaman ! Sana arkadaşım diyebilir miyim Gray-san ? "
" Arkadaş.. " diye mırıldandı gray.
Okulda çok sessiz ve içine kapanık olduğundan hiç arkadaşı yoktu. İlk kez onunla arkadaş olmak isteyen birisi vardı.
Grayin gözleri doldu. Ardından o da sevinçle gülümsedi. " Tabii ! Juvia-chan ! "
İkisi de birbirine bir süre baktıktan sonra gülmeye başladılar.
Hava iyice kararmaya başlayınca da evlerine dağıldılar.
Gray eve girdiğinde tartışma seslerinin kesildiğini farketti. Onların odasına gidip içeri baktı. Çoktan uyumuşlardı. Grayin çıktığını bile farketmemişlerdi. Artık hayalet gibi hissediyordu kendini gray.
Odasına geçip yatağında uzandı. Boynundaki atkıyı çıkarıp bir süre ona baktı.
İlk defa sevildiğini hissediyordu.
\_______________________________/
10 yıl sonra
Bugün yine onunla buluşacaktı. Çok heyecanlıydı. Tüm yıl bu anı bekliyordu. Aynada kendine bakıp saçıyla biraz oynadıktan sonra mutfağa inip hemen bir şeyler atıştırdı. Ardından parfüm sıkıp boyununa onun verdiği atkıyı sardıktan sonra hazırdı.
Ona yıllardır aşıktı. Ama söylemeye korkuyordu.
Bugün o gün diye düşündü. Bugün ona açılacaktı. Aşkını itiraf edecekti. Bunu yapacaktı !
Ve yıllardır ona daha sık görüşemez miyiz diye sormasına rağmen kız cevap vermiyordu. Konuyu hemen değiştiriyordu. Bugün onu da soracaktı. Onu daha sık görmek istiyordu. Yılda bir kez onu görmek graye yetmiyordu.
Son hazırlıklarını tamamladıktan sonra tam kapıdan çıkacakken arkasını döndü. Ailesinin kavgalarını anımsadı her yıl olduğu gibi.
O gün iyiki kavga etmişlerdi ki gray dışarı çıkmış ve juviayla karşılaşmıştı.
Ailesi ise 5 yıl önce ölmüşlerdi. Aralarında o kadar kuvvetli bir bağ olmasa da bu grayi fazla sarsmıştı.
Gray bu düşüncelerden sıyrılmak istercesine başını bir sağa bir sola hızlıca salladı. Hızla kapıdan çıkıp o çeşmeye doğru ilerledi.
Gözleri rüzgarda savrulan mavi saçlar ile buluşunca kalbi çok hızlı atmaya başladı grayin. Hemen oraya doğru ilerledi. Omzuna dokunup juvianın dikkatini kendisine çekmesini sağladı.
Juvia onu görünce gülümsedi. O gülümseme grayi yine büyülemişti her yıl olduğu gibi.
" Merhaba Gray-san ! " dedi gözleri atkısına kaydı.
" Her zamanki gibi yine takmışsın ! " dedi sevinçle gülümsedi yine.
Gray kızardı. " E... Evet.. Ju..juvia-chan. " kekeleyerek konuştuğu için eliyle alnına sertçe vurdu. O an da elinde bir sıcaklık hissettiğinde gözlerini juviaya çevirdi.
" Kendinize vurmak iyi bir şey değil gray-san ! " dedi hala elini tutuyordu.
Gray yutkundu. Lacivert gözlerini juvianınkilerle buluşturdu.
" Ju...juvia.. Sa... Sana söylemem gereken bir şey var.. "
" Nedir o ? "
Gray gözlerini kaçırdı. " B..ben... Ben seni.. " tekrar yutkundu. " Ben seni seviyorum juvia-chan ! " diye bağırdı en sonunda. Gözlerini sımsıkı kapattı. Juvianın tepki vermesini bekledi.
O anda yanağında hissettiği sıcaklıkla gözlerini fal taşı gibi açtı.
Juvia onu yanağından öpmüştü. Gülümseyerek ona baktı. Grayin elinden tutup çeşmenin kenarına oturmasıyla gray de yanına oturmuştu.
" Yıldızlar.. " diye mırıldandı juvia. Başını gökyüzüne çevirdi.
Gray hala bir cevap istercesine juviaya bakıyordu. Eli ise az önceki olayın etkisi ile yanağındaydı.
" Juvia.. " diye mırıldandı gray.
Juvia ona döndü. Buruk bir şekilde gülümsedi. " Gerçekten.. Beni seviyor musunuz gray-san ? " diye sordu.
" E... Elbette ! " diye bağırdı. " Hatta bundan sonra seninle daha çok görüşmek istiyorum.. " juvianın buruk gülümsemesinden de eser kalmamıştı. Üzgün görünüyordu.
" Ben de sizi seviyorum gray-san.. " dedi. Bunun üzerine grayin kalbi daha da hızlı atmaya başladı. Çok sevinmişti. Ama juvia düşünceli görünüyordu.
" Ama.. " diye mırıldandı juvia.
" Ama ? "
" Ama bundan sonra daha sık görüşeceğimizden emin değilim gray-san.. " dedi ona bakarak. Yeniden buruk bir şekilde gülümsedi.
Grayin sevinçle gülümsemesinden eser kalmamıştı. " Anlıyorum.. "
İkisi de başını tekrar gökyüzüne çevirdi. O gece ikiside sadece yıldızları izlediler. Tek bir kelime etmediler.
Hava fazlasıyla kararmaya vakit geç olmaya başlayınca juvia yerinden kalktı. O her zamanki gülümsemesiyle graya baktı. " Gitmem gerek gray-san.. " gray de ayağa kalktı. Juviaya sımsıkı sarıldı. " Seneye kadar görüşemeyecğiz yine sanırım.. " dedi gray.
Juvia cevap vermedi. Grayden ayrılıp yürümeye başladı. Gray ise arkasından onu izliyordu.
" Özür dilerim gray-san.. " diye mırıldandı juvia. Gray bunu duymamıştı. Hala onu yürürken izliyordu.
Bilmiyordu ki bugün onu son görüşü olduğunu..
Bilmiyordu ki bugün ona son sarılışı olduğunu..
Bilmiyordu ki bugün onunla son yıldızları izleyişi olduğunu...
1 sene sonra yeniden o çeşmeye gitti. Gelmemişti.
Diğer sene yine gitmişti. Ama o yine orada yoktu.
Öbür sene yine gitti. Ama yine yoktu. Bu sefer etraftakilere sordu juviayı. Kimse bilmiyordu onu.
Bilen birini bulduğunda ise ondan ölüm haberini almıştı.
Juvia kanser hastasıydı.
Bunu öğrendiğinde Gray yıkılmıştı. Hayatındaki tek değer verdiği insan bu dünyadan göçüp gitmişti. Onu terk etmişti.
Elindeki yüzük kutusuyla yere yığıldı.
Yılda bir kez gerçekleşen bir mucize gibiydi onunla olan anıları. Birlikte yıldızları izleyişleri geçirdiği en güzel saatleriydi. Atkısını kış boyunca boynundan çıkarmıyordu. Onunlayken çok mutluydu. Tek güldüğü zaman onunla olan zamanlarıydı.
Ama şimdi o yoktu.
Gray da artık asla gülemeyecekti...
-
-
(Yazar okuyucular tarafından bıçaklanır)
Umarım acıklı bir sahne yaratabilmişimdir gsyagwuwegwg
Hiç beceremem bu işleri afwwfwfwg
Gece gece yazdım affedin olmadı sanki wgwywhwshsya
Neyse okuduğunuz için teşekkür ederim çikolatalarım *^*