Multimedia: Papatya DUYGUN
Gözlerime savaş açan güneşle uyandım bu sabah. Yani her sabah olduğu gibi...
Yatağımda oturur pozisyona gelip sarkıttım ayaklarımı. Ellerimi iki yanıma koyup her zaman yaptığım şeyi yaptım. Karşı duvarımda elinde papatya tutan annemi izledim bir kaç dakika. Özlemiştim. Sonra onun ilerisinde sandalyesinde oturan babama kaydı gözlerim. Resimde olsa anneme olan aşkı belliydi gözlerinde. Annem papatyaları çok severdi. O yüzden benim adımı papatya koymuşlardı. Her sabah onları böyle görünce buruk bir sevinç yaşıyordum içimde. Yinede bir damla göz yaşı süzüldü yanaklarımdan. Onları o kadar çok özlemiştim ki kalbim zar zor dayanır hale gelmişti bu acıya. O anı hergün tekrar hatırlıyordum. Acı versede unutmak kolay değildi. Hatta unutulacak kadar basit birşey değildi. O an tekrar geldi gözlerimin önüne...3 YIL ÖNCE
Annem ve babamla Bodrum'a yazlık evimize gidiyorduk. Ve ben her seferki gibi çok heyecanlıyım. Fakat bunun yanı sıra karnım da ağrıyordu. Ne zaman karnım ağrısa kötü birşeyler olacağını hissederdim. Annem ve babamla birlikte uçaktaki koltuklarımıza yerleştiğimizde içimdeki korku kendini dahada belirgin etmeye başlamıştı. Fakat birşey olmayacağını bildiğimden kötü şeyler düşünmüyordum. Kulaklığımı takıp şarkı dinlemeye başladım. Ve kafamı koltuğa yasladım. Gözlerimi kapayıp şarkıya adapte oldum. Henüz Yarım saat geçmişti ki sarsıntıyla gözlerimi araladım. Herkes telaş içinde bağırıp çağırıyordu annemle babama baktığımda tedirgindiler. Birbirleriyle gözgöze gelip birbirlerini onayladılar. Bir anda ikisinde bana sarılması üzerine korkmuştum. Ve napmaya çalıştıklarını anladım. Ikiside aynı anda bana "seni seviyoruz papatyam" demesiyle kalbim titredi birden. Babam susmuştu ama annem konuşmasına devam ediyordu. "Eğer... bize birşey olursa sakın krallığını kaybetme. Sen papatya prensesisin. Sakın papatyalarını soldurma bebeğim. Sana güveniyorum. Papatyalarını soldurma..." deyip iyice sarmaladılar beni. Korkuyordum. Uçağın daha fazla hareket etmesiyle nolduğunu anlamaya çalıştım. Ve bir anda herşey yerlebir oldu. Annem ve babamın gözleri kapalıydı. Gözümden bir damla yaş aktı ilk. Sonra sel olmuştu o damlalar ikisininde alnından öptüm. Ama annemde daha uzun kalmıştım. O papatya kokusunu sonkez çektim içime. Birdaha bırakmamak üzere...
Peluş tavşan patiklerimi ayağıma giyip kalktım yatağımdan. Önce düzelttim sonrada yaptıklarımı dizip banyoya girdim. Rutin işlerimi hallettikten sonra çıktım banyodan. Bugün şirkete gitmek istemiyordum. Ömer Bey'i arayıp benim yerime toplantılara girmesini söyledikten sonra teşekkür edip kapattım.
Aşağı inip bir kaseye mısır gevreği ve süt koydum. Sabahları tek yiyebildiğim bunlardı. Kahvaltımı ettikten sonra kıyafet odama girdim.
Üzerime mavi yarım sporcu atleti giyip altımada dizimin biraz altında bir tayt geçirdim. Belimede siyah bir ceket bağladıktan sonra telefonumu ve kulaklığımı alıp evden çıktım. Her zaman böyle koşu yapmaya zamanım olumuyordu. Ve bende bu zamanımı koşu yaparak geçirmek istediğim için şu anda deniz kenarında koşuyordum. Dinlediğim şarkıda yavaş tempodaydı. Ama en sevdiğim şarkılardan biriydi (şarkı multimedia da var) ve şarkının nakaratına gelmişti sıra. Sessizce mırıldandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-PAPATYA PRENSESİ-
RomanceArtık masum değildim. Papatyalarım bir günde solmuştu. Hemde sırf uçkuruna düşkün bir adam yüzünden ve ben artık papatya prensesi değildim. kendimden utanıyordum. Çünkü annemin sözünü tutamamıştım...