KALAN HATIRALARA SARILMAK Part (13)Annemi Özledim

383 3 8
                                    

AŞK_ BU ŞİİRİM ANNE VE BABAMA İTHAFEN YAZILMIŞTIR. YORUM YAZARSANIZ ÇOK SEVİNİRİM.

Uçurumun kenarında haykırdığımsın, aşk.
Adın artık yok olacak diye korktuğum,
Dalga dalga sevdasına aldandığım,
Senelere değilde saniyelere sığdırdığım,
Uçuk kaçık tatlı dilli yalanımsın gerçeğinden anlamadığım aşk.

Sevgi kaç türe benzerde, biz severiz sevmeyi, sevilmeyi, aşk.
Annem, babam yok göçsede, içimde yaşatır sevgim eker tohumları yüreğimin tarlalarına,
Sen kazınırsın her bir zerreme aşk.

Gidenlere kavuşma sözü vermiş, Unutma yüreğim, bekle yalansız baharlara,
Yine aldanarak ağlamaya başlar, gün yalan söyler sevdiklerine.
Sakın bunu unutma, sevmek içimizde bir yerlerde aşk.

Koybolursun, sisler çöker gönlümün mabetletine.
Bindiğim küçük bir sandalsın, sığındım denizine,
Ağlatma sakın, boğulursun ağlattığın bu engin denizde,
Sanma sanada güler hayat, acı bıraktığın aşk kırıntıları elinde.

Annem ne güzel bir kelime annemmmm demek. Özlem duymak uzakta olması, gelemeyecek, dönmeyecek olması çok zor. Onu böyle yaşamak, yazarak duymak, hissetmek çooook muhteşem bir duygu, tarifsiz. Her bir kelimesinde onu hatırlamak, anneciğimi.

Annem derin bir rüyanın kollarına dalmak üzere kalakalmış. Babamlar onu çıkarana kadar, bir sürü yılan çeşit çeşit her tür yalnız biri dost gibi yanaşmış ona, iri bir pitonmuş. Annemi kavradığı gibi sıkı sıkı sarmalamış  oradaki bataklıkta annem çok korkuyormuş. Kısacık rüyasında bile babamı sayıklıyormuş. Yavaşça yukarı çıkarıldığında bile mahirrrr deyip bayılmış.

Annemi çıkarmış babamlar ordan nerde hastane, sağlık ocağı, evde ayakta tedavi sonra yine tarla işlere devam.

Bu arada gülbeyaz ablam o sıkıntı ve korku ile annemin çıktığı yerin az ilerisinde sancılanmış. Ne yapmalı, ne etmeli derken eeee burdan köy mesafesi bile 1-2 saatlik yol. Allahtan bir iki hala/teyze ordaymış.Ortalığı çok telaşlandırmadan. Dere kenarında yakılan ateşin, ısınan suyun sayesinde safiye ninem babaannem çok doğum yaptırmış.
Köyün ebesi oymuş zaten,
Diğer tarlalardan burda toplanıp giderlermiş birlikte. Tam teyzeler işe koyulduğunda yetişivermiş safiye hatun.

Heybetli boyu, duruşu eski kadınlar yapılı, güçlü, kuvvetli dururlarmış erlerinin yanında.
Safiye ninemde öyle. Eski bir resmi vardı dedemle birlikte, o bürüklü hali yüz hatlarını o kadar güzel çekmişti ki resimci, bu resim çekyatın altında rutubetten silinmiş gibiydi. Bir zamanlar bir fotoğrafçı abimiz vardı. Rüya ablam ona götürmüş, oda yeniden tab etmiş ama, sanki elle çizilmiş gibi olmuştu.

Dedemde yanına monte edilmiş. Duruşları tıpkı osmanlı insanları gibiydi. Safiye ninemin yüz hatları çene uzun, güçlü bakış, ok gibi adeta ela gözleri bu bakışın yanında sönük kalıyordu. Babaannemle tanışma şansım olmuştu. İstanbula yanımıza getirdi babam ama 15 gün zor durabilmişti.

Burası onu yutuyor, boğuyordu. Köyünü, evini özlemişti daha buraya gelmeden bile. İşte benim ona sadece babaanne diyebildiğim çoook güzel günlerdi. Henüz 6veya 7 yaşındaydım.

Durduramadık yoook oğulll, götür beni diye tutturmuştu, gül ninem.

Hemen gelmiş babaannem başlamıştı komutan gibi emir yağdırmaya.

SAFİYE HATUN; çabuk temiz bez getir güllü.

GÜLLÜ ABAM: Heee diyze hemen bulup geliyom, emme nerden bulsam acep?

SAFİYE HATUN: Güllü kızım, git bak koş koş. Bulmadan gelme emme.

GÜLLÜ ABAM: Diyzem, eyi diyon emme, ziftli şalvarlar var birde çamurlu kıyafetler.

SAFİYE HATUN: Gülümen, kızım sen bak bakıyım heybelere temiz bir parça zaman doldu bak geliyo bu kız.

GÜLBEYAZ ABLAM: Safiye ablam essahmı diyon, kızımmı gelcek?

O zamanlar cinsiyetler bebek doğuncaya kadar belli olmazdı.
Babaannem ebeliğin verdiği tecrübe ile tahmin etmişti.

GÜLBEYAZ: Utanmışta söylediğine, sancısı durmadan vurup sıklaştıkça. O büyükler var diye çekiniyormuş. Ninem anlamış.

SAFİYE HATUN: Gızım emme hadi, biraz sesin çıksında, sende yardımcı olda, getirek bebimizi hee.

GÜLBEYAZ: Hııı, ııııı, ayyy, oyyyy anam ölüyom bennnn.

Deyip son bir gayret, son çığlık, bir an sessizlik sonra bir kibar ağlama cansız cansız.

SAFİYE HATUN: Eyii he tamam anladım, kibarlığından anladım hoş geldin.

Babaannem bakınıp dururmuş

Yanındakiler sormuş abu ne aranıyon
SAFİYE HATUN: Hee bak hele gız bu urganlamı bırakcam ana gızı kesmeycemmi göbeğini?

Dermiş ama gözlerde ararmış bir yandan emme boş boş yok yok. Sonra gözüne kestirmiş ziftli tütün kestikleri bıçağı, oda ne bıçak kargı burun başka çare yok.

SAFİYE HATUN: Güllü gel kızım gel. Getir bana şu bıçağı.

GÜLLÜ ABLAM: Diyze iyi diyon emme nasıl olacak? Onunlamı kescen?

SAFİYE HATUN: Netcem? Kızım ne diyosam onu yap hee hadii biyol.

Güllü ablam çaresiz getirmiş. Babaannem ya allah demiş ve kesmiş. Göbeğini kestiği bu güzel kıza bakmış, sevmiş. Isınan suyla alıp ırmak kenarında yıkamış.
Çaresiz eski bir şalvarla kundaklayıp, gülbeyaz ablama uzatmış.

O çok utanmış almak istememiş bebeği ama canı, içi, ruhu deliriyormuş. Onu koklamak için minicik yanaklarına, tatlı bir buse kondurmak iştermiş emme babaannem bir sert edayla hadi kızım al bebeni. Tamam bana yapma çekinme. Al hadi çok tatlu emme

Hayat acı, ölüm sessiz yanaşır limanlara, sonra bir çığlık kopar susmaz geride kalanlarda.

Sevgiyle kalın.

HAYAT KİMİ SEÇER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin