14.Bölüm "Sizi karı-koca ilan ediyorum"

85.1K 1.4K 16
                                    



Derin sırayla kahveleri yapıp dikkatle tepsiye dizdi. Beren Hanım önden giderken o da elindeki tepsiyle onu takip ediyordu. Dökmemek için büyük bir çaba sarf ederken sonunda salona ulaşmıştı. Yavaş yavaş kahveleri dağıtırken elleri titriyordu.

"Teşekkür ederim." Murat bey teşekkür ederek kahveyi aldığında kız tebessüm etti. Diğer kahveleri de dağıttığında kız isteme merasimi olmadığından içilemeyen kahveler içilmişti.

***

Tam bir hafta iki gün boyunca yoğun tempoda çalışılmış, her şey halledilmişti. Nişan alışverişiyle birlikte gelinlik de alınmıştı fakat sözde kolay... Saatlerce mağazaları gezmiş, sokak sokak aramışlardı. Tabii birde kına malzemeleri vardı. Ankara'da hiç gitmediği çarşılara gitmiş, bi'haber olduğu sokakları öğrenmişti.

Nişan sorunsuz ve laf sokmasız geçmişken, nişan sonrası öyle olmamıştı. Poyraz sürekli kızla uğraşmıştı. Tabii kızın koruyucusu Rüzgar karşı gelmeye çalışınca daha da hırs yapmış daha da sinir etmişti kızı. Tüm yaptıklarına rağmen yüzükler takılırken Derin adama hayranlıkla bakmıştı. Kıza o yüzüğü alacağını söylemesine rağmen kuyumcudan çıkarken baktığı yüzüğü almıştı. Nasıl fark etmişti, bilmiyordu kız. Gerçi zevkleri de uyuşuyor olabilirdi.

Kına gecesi bir hayli komikti. Kızı ağlatmaya çalışmışlardı, kız ağlamıştı da. Ama asıl olay ondan sonrasıydı ki kız bir türlü susmamıştı. Saatlerce kızın başında durup, onu güldürmeye, teselli etmeye çalışmışlardı. Tabi tüm bunlar bir yana onu asıl güldüren klas, otoriter birçok iş kadınının durmaksızın oynamasıydı. Şuan ise gelin odasında, aynanın karşısında bekliyordu.

Bedenini süzerken gülümsüyordu. Kar beyaz, üst kısmı dantelli, prenses model gelinliğinin kabarık kısım başlamadan hemen önceki kısımda vücudunu bir kez dolaşan ince-zarif taşlar bulunuyordu. Eteğinin upuzun olmasının yanında duvağı da hayli uzundu. Dalgalandırılıp arkada gevşek bir topuz yapılmış olan saçlarının arasında ki yine ince-zarif bir çizgi halindeki taç ve hafif, pastel tonlardaki makyajı ile kendisi de gelinliği kadar hoştu.

"Git çıkar o gelinliği! Düğündeki en güzel kız ben olacağım!" Derin arkadaşının laflarına gülerken kapı açılmıştı. Derin daha kimin geldiğine bakamadan Pelin koşturarak odadan çıktı.

"Çok, çok güzel olmuşsun." Beren Hanım Derin'i beğeniyle süzerken Rüya Hanım da olumlu mırıltılar çıkarıyordu.

"Pelin neden koştura koştura çıktı?" Beren Hanım Derine sorduğunda Rüya Hanım cevapladı.

"Bıkmışmış bizden. Yanınızda durmayacağım falan diyordu evde." Derin kıkırdadığında odanın kapısı bir kez daha çaldı.

Kapı ağır çekimde açıldığında bu sefer gelen kişi Poyraz'dı. Beren Hanım ve Rüya Hanım gülerek odadan çıktığında bahaneleri "Davetlilerle ilgilenelim biz." olmuştu.

Derin ve Poyraz birbirlerini süzerken tek kelime etmiyorlardı. Derin adamın bedeninden gözünü ayıramazken adam kızın sadece yüzüne bakıyordu.

"Onu çıkarması zor olmaz mı?" Derin Poyraz'ın söylediği sözle afallamışken bir yandan da utanmıştı.

"Kusura bak ama odunluğun bu kadarı. Böylesine güzel olmuşken bu mu denir?"

"Yılın bir günü güzel olsan ne olur, 364 gün çirkin olduktan sonra."

"Yılın 365 gün 6 saati odunsun. Altı saatcik kibar ol da, ne olurmuş görelim." Derin zafer gülümsemesini takınırken Poyraz alayla ona baktı.

Aşkı BilmezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin