On yıl önce ilk kez tarih dersine girmiştim. O zaman öğretmenimiz, ''Tarihi size anlatıyoruz çünkü bunlardan ders çıkarmanız gerekir ki karşılaştığınızda doğru kararlar verebilesiniz,'' demişti.
O zaman aklıma geçmişteki olaylar tekrar gerçekleşebilir mi sorusu düşmüştü. İnsanlar tekrardan doğanın güçlerini kullanarak kendilerini farklı kılabilir miydi? Bir kez daha?
Bu sanırım faciaya sebep olurdu. Bir kez daha.
O gün benim geçirdiğim en kötü dersti. Ölebilme riskimin olduğunu öğrenmiştim. Babam her zaman annemin gücünü alırsam tehlikelerin beni bulacağını söylerdi ama doğrudan öleceksin demezdi. Hoş ya o dersin üstünden geçen 3 yıl sonra Acı Çektiren olduğumu öğrendim. Şimdi 18 yaşındayım ve hala nefes alıyorum. Ölmedim. Henüz.
10 Yıl Önce:
''Eminim ebeveynleriniz size daha önce geçmişte yaşadığımız bazı olaylardan söz etmiştir.''
Tarih öğretmenimiz okuldaki en ilgi çekici kadınlardan biriydi. Taktığı kemikli gözlük onu daha da çekici yapıyordu. Her zaman kırmızı ruj sürerdi. Gülümsediğinde gözleriniz doğrudan dudaklarına kayardı. Buna kimse engel olamazdı.
Gözlerimi açıp kapattım. Önümdeki deftere bakmaktan bile sıkılmıştım. İnsan sürekli düz çizgileri olan bir sayfaya bakamazdı ki.
''O halde bir kez de benden dinleyin. Kitaplarınızı görebilir miyim?''
Sıranın üzerindeki siyah ciltli kitabı herkes gibi havaya kaldırdım. Üzerinde HALKIMIZIN TARİHİ yazıyordu ve üç taht resmi vardı.
Günümüz:
Kitap yine ellerimin arasında. Bu kitabı yaşımdan fazla okudum. Her okuduğumda yine o yazılan madde ile dehşete düşüyorum.
Ölmek zorunda olmak. Bu kabul edilmesi zor bir gerçek.
İlk sayfayı açıyorum. Ve siz imkansız ile tanışıyorsunuz.
İnsanlar tarih boyunca güçlü ve farklı olmak istemişlerdir. Bizim halkımızda öyle. Yıllar boyunca insan vücudu üzerinde çalışıp, farklı olmanın yollarını aradık ve sonunda bilim insanlarımız kısıtlı miktarda bulunan ve yetiştirilemeyen alaç otunu kullanıp bir serum ürettiler. Söylenene göre alaç otu farklı olmanın otuydu ve insanlara güçler verecekti. Kısıtlı olan ve yetiştirilemeyen alaç otunun hepsini kullanarak üretebildiğimiz kadar serum ürettik. Kimisi buna inanmadı, kimisi serumu denemek için can attı.
Serum ilk önce 18 yaşında gönüllü bir erkekte denendi. İnsanlar merakla sonuçları bekledi. Yaklaşık bir hafta sonra gözetim altında tutulan gencin görünmez olabildiği bilim insanlarımız tarafından saptandı. Halkımız farklı olmanın fırsatı kaçırmadı ve serum herkeste denendi.
13 yaşından büyük kadın ve 11 yaşından büyük olan erkeklerde yaklaşık bir hafta içerisinde serum etkisini gösterdi. (Ergenlik döneminde ve sonrasında serumun işe yaramaya başlamasını bu şekilde anladık.) Serumun etkisi bazılarında işe yaramadı. Bunun nedeni bir türlü çözülemedi. Serumun işe yaradıkları ise farklı güçlere sahip oldular. Kimisi görünmez olabiliyor, kimisi uçabiliyor, kimisi zihinden geçenleri okuyabiliyor, kimisi ise ölümsüz olabiliyordu. Bunun gibi bir sürü güç doğdu. Üstelik bu güç nesilden nesile geçebiliyordu. Üreme hücrelerinde bu güç dolaşıyordu. Doğan bebekler ya annesinin ya babasının gücünü alabiliyordu. İki gücü birden alan kimse yoktu. Alaç otu bir imkansızı gerçekleştirdi. Alaç otu halkımızı güçlendirdi.
Bunun sonucunda halkımız ikiye ayrıldı: Serumun işe yaradığı kişiler Güçlüler oldu. Serumun işe yaramadığı kişiler ise Güçsüzler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VEFÂ
FantasyHalkımız ben doğduğum zaman bir antlaşma yapmışlar. Benim ölmem gerektiğini söyleyen bir antlaşma. Herkes beni Vampire Yakın olduğumu zannediyor fakat ben bir Vampire Yakın değilim. Ben bir Acı Çektirenim. Halkım için büyük tehlikeyim. Ve halkımın b...