Selaaam! Ben geldim! Nasılsınız? Biliyorum biraz özlettim, ama inanın bende özledim hepinizi. Bölümü uzun tutmaya çalıştım, biraz daha romantizm ağırlıklı bir bölüm zaten ^^ Umarım beğenirsiniz, hepinizi seviyorum!
Bölüm şarkısı: Niall Horan - This Town
(Dinleyin, şarkı mükemmel pişman olmazsınız)(Sınır +300 yorum ve vote olsun her zaman ki gibi)
"Hadi, gel!"
Onu elinden tutup içeriye çekiştirdiğimde kapıyı sertçe kapattım. Topuklu ayakkabılarımı bir kenara bıraktığımda çoktan kollarını belime dolamıştı bile. Kıkırdarken boynuna minik bir öpücük bıraktım ve ellerimi ensesinde birleştirdim. Ellerimi belime yerleştirdiğinde sırtımdaki hafif baskıdan beni duvara yasladığını anlamıştım. Gözlerimi yumup dudaklarımı ısırdım, sonra da başımı göğsüne dayadım.
"Çok güzeldi değil mi?"
"Biliyorum," dedim ve kıkırdadım "Ama bir daha dur dediğimde duracağız tamam mı?" Dudaklarının alnımda bıraktığı sıcak hisle derin bir nefes verdim ve kendimi iyice ona bıraktım. Bacaklarımı hissetmiyordum bile, bütün gece dans etmiştik. Birde topuklu ayakabbıyla tüm gece tepindiğimi düşünürsek ben şuan cin çarpmış gibiydim.
" Sen yorgun musun?" diye fısıldadığında hayır anlamında başımı salladım. Bu geceyi erkenden uyuyarak mahvedemezdim. Üzerindeki ceketi yavaşça geriye attığımda çıkmasına yardım etti ve usulca yere bıraktı. Alnını alnıma dayadığında elimi göğsüne yerleştirdim ve mırıldandım "İçki gibi kokuyorsun."
"Çünkü içtik" dedi ve sırıttı, bir kahkaha patlattığımda parmaklarım gömleğinin düğmelerini buldu. Yavaş yavaş ilikleri açacakken dudaklarını dudaklarımda buldum. Dudaklarıma sert öpücükler bırakırken tek elini duvara yasladı diğeriniyse elbisemin askısını indirmek için kullandı. Ne kadar nefes almak güç geliyor gibi olsada ayaklarım yerden kesilmiş gibi hissediyordum. Göğsünden çok hafifçe onu biraz ittikten sonra gülümsedim "dudakların beni sarhoş ediyor"
"Sabaha kadar tadına bakabilirsin" dedi ve ben iliklerin tamamını çıkarıp çıplak göğsünde elimi dolaştırırken beni kendinde yanaştırdı iyice. Uzun siyah elbisenin etekleri dolanıp yürümemi zorlaştırsada umursamadım. Dudakları boynumu bulduğunda fısıladım "Yıldızları izleyelim mi?"
Son kez çeneme bir öpücük bırakıp alt dudağımı öptüğünde ne demek istediğimi anladığından dudaklarına kocaman, şapşal bir gülümseme yayıldı. Haklıydım, dudaklarından alkol tadını alabiliyordum ve bu beni daha da sarhoş ediyordu. İlk içtiğim zamanı hatırlıyorsunuzya yani, vurulmuş hüsnü komiser gibi yere yığılıp 'kaptan durdur dünyayı inecek var' diyecek duruma gelmiştim sonra beni evine taşımaya çalışmıştı. Çok fişektim o zamanlar çok...
"Peki, nasıl istersen." dedikten sonra elbisenin eteklerini toparlayıp beni tek harekette kollarına aldı ve dudaklarımı yakalayıp terasa doğru yürümeye başladı. Terastan kastım, neredeyse bir oda genişliğinde açık havanın keyfini çıkarabilmek için bir bölme vardı. Ayrıca diğer güzel yanıda, terasta kocaman bir yatak vardı. Öhm, ne için kullanacağına göre değişiyor tabi. Otel fazlasıyla güzeldi, hele o varken çok daha güzelleşiyordu her şey. Havanın ılıklığı, ve gecenin bu saatinde etraftaki sessizlik rahatlamama yardım etmişti. Gerçi başım ağrıyordu, sanırım içmem gerekenden biraz fazla içmiştim.
"Bu tatilin bize iyi geleceğini biliyordum, herkesten uzak. Sadece ikimiz varken her şey çok güzel, tüm sesler yok oldu. Sadece sen, ben. Başka kimse yok..." diye fısıldadım kucağındayken. Beni yavaşça yatağa bıraktığında üzerimde kalıyordu. Yüzündeki aptal sırıtışı izlemek, paha biçilmezdi. Alt dudağının yanına minik bir öpücük bıraktığımda başımı ona sabitledi ve beni öptü. Elbiseyi tamamen çıkarmakta geç kalmadı, yanıma girdiğinde parmaklarını nazik bir hareketle parmaklarıma geçirdi. Otelde çok fazla kat vardı, ve biz en yükseklerinden birindeydik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
All I Want | Cameron Dallas
Fiksi PenggemarDudakları panzehirdi. Benimkilerse zehir. Ölümüne susamış gibi öperdi beni, kurtarmak isterdi her öpüşünde. Ama ben başından beri ölüyordum. Cam bunu göremiyordu.