-1-

227 11 2
                                    

Ormanın derinliklerinde bir kız uyandı. Mavi gözleri denizlerden güzeldi. Nereden geldi bilmiyordu. Neredeydi bilmiyordu. Adı Lillian'dı. Zorlanarak ayağa kalkdı. Burası kendi boyutundan çok daha farklıydı. Yürümeye başladı. Belki birilerini bulurdu. Uzun süre yürüdü. Çok yorulmuştu. Bir derenin yanına gidip oturdu. Yansımasına baktı. Pek farklı gözükmüyordu. Sadece biraz çamurluydu yüzü ve komik gözüküyordu. Yansımasına güldü ve su ile yüzünü yıkadı. Şimdi eski güzelliği geri gelmişti. Kahverengi,uzun saçları dağılmıştı. Su ile saçlarını da düzeltti. Bu kadar dinlenmek yeterdi. Yürümeye başladı. Geçmişini,adını,ne olduğunu bilmiyordu kendi hakkında tek bildiği şey bu boyuta ait olmadığı ve güçlerinin olduğuydu. Ve bazen kontrol edemiyordu bu gücü ve dönüşüyordu. Bunları düşünürken birine çarptı. İkiside düşmüştü. Diğeri ayağa kalktı. Lillian bileğini burkmuştu. Ayağa kalkamadı. Çocuk bir an bekledi. Ne yapacağını düşünüyordu. İnsanlarla arası pek iyi değildi. En sonunda Lillian'ı kaldırdı ancak Lillian yere basamıyordu.
------------------Lillian----------------
Ayağım çok acıyor. Yere basamıyorum. Çocuk "Bileğin iyi gözükmüyor. Yardıma ihtiyaç var gibi." dedi. Suratına baktım. Yakışıklıydı. Kahverengi saçları ve gözleri vardı. Üstünde çam ağacı olan bir şapkası vardı. Lacivert ve beyazdı. Kırmızı bir t-shirtü ve lacivert bir montu (mu demeliyim) vardı. Bir gri şortu,beyaz corapları ve siyah ayakkabıları vardı. O da yüzüme bakıyor. Bi dakika! Ben onun yüzüne mal gibi bakıyorum lağn!! Yanaklarım yanıyordu. Kızarmış mıydım? Hayır hayır! Evet kızarmışım! Ooof! O da kızarmıştı. "B-beni takip et. Bileğine bir bakalım." dedi. Evet anlamında başımı salladım. Konuşmadım çünkü konuşsaydım bir sincap gibi ses çıkarırdım. Her utandığımda böyle ses çıkıyor. Evet bu saçma bilgiyi hatırlıyorum. Neyse. Çocuk yürümeme yardım etti. Gizemli Kulube adlı bir yere geldik. İçeriye,salona gittik ve koltuğa oturdum. Az sonra buz torbası ile geldi. Buz torbasını bileğime koydu. "Tutmana gerek yoktu... Bende tutabilirim..." dedim. İnsanlarla konuşamam pek. Utangacım biraz. Biraz değil baya bir utangacım. Tutmaya devam etti. Bir süre sonra çekti ve hiç birşey demeden gitti. Yanlış birşey mi söyledim? N'olur öyle olmasın! Az sonra geri geldi. "Bileğin daha iyi mi?" dedi gülümseyerek. Gülümseyince o kadar rahatladım ki. Birden adını bilmediğimi hatırladım. Ama konuşamıyordum. Niye bu kadar utangaçtım ki? En sonunda cesaretimi topladım. "Ş-şey uhm... S-senin a-adın neydi?" dedim kısık sesle. "Dipper. Sen?" dedi. "L-Lillian..." dedim. Sesim hâla kısıktı ancak daha yüksek çıkmıştı. "Bu kadar utangaç olma" dedi. Gülümsedi. Az sonra bir kız geldi. Dipper'a çok benziyordu. "Oooo yeni sevgilin mi kardiş?" dedi. Kardeşlerdi,artık kesinleşmişti. Kızardım. O da kızardı "H-hayır. Sadece bileğini burktu ve yardım ettim Mabel." dedi. Bende başımla onayladım. Yere bakıyordum. Çok feci kızarmıştım ve gözlerim dolmuştu. Mabel denen kız şakayla karışık "Eminim öyledir" dedi. Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı. İkiside bunu fark etmişti. Koşmaya başladım. Ormana gidiyordum. Koşuyordum ayağımın acısına aldırmadan. Nereye gittiğimi bilmeden. Gözlerimdeki yaşlarla. Arkamdan geliyorlardı. Bir heykele takildim. Heykel üçgen ve ortasında bir göz olan bir figürdü. Sarmaşıklar heryerini sarmıştı. Ona dokunduğum anda bir patlama oldu ve heykel parlamaya başladı patlamayla bir ağaca çarpmıştım. Heykel kırılmıştı. İçinden ise sarı saçlı ve sarı gözlü bir gözünde benim gibi göz bandı olan bir oğlan çıktı. Çok yakışıklıydı. Çilleri onu çok daha çekici yapıyordu. "Teşekkür ederim katil meleğim. Benim hakkımda böyle şeyler düşüneceğin aklımın ucundan geçmezdi." dedi. Lağn!! Bu benim aklımı mı okudu? "Evet. Beni unuttun mu? Aa tabii unuttun. Benim katil meleğim..." dedi. Katil melek? Bir yerden tanıdık geliyordu. Ama bunu düşünme sırası değildi çok korkmuştum. Az sonra Dipper ve Mabel geldi. Oğlan gülümsedi. "Yeni arkadaşların mı? Onlara zarar gelsin istemezsin değil mi? O zaman benimle gel!" dedi. Onunla gelmek mi? "Seni hatırlamıyorum bile! Niye seninle geleyim?! Savaşmak varken.." gülümsedim. Dipper "Yapma Lillian! O senin bildiğin gibi biri değil! O Bill! Ve o bir insan değil!" dedi. "Bana güven" dedim. O da peki anlamında başını salladı. O Bill denen şey bana saldırmak üzereydi. Sarı bir kılıcı belirdi. Tam bana saplayacakken dönüştüm ve kılıcımı savurdum. Güldü. "Beni sadece engelleyebilirsin " dedi. Üzerine koştum ve çizik attım yüzüne. "Hahaha en iyisi bu mu?" dedi. "Daha ileri gitmeli miyim?" dememle bacaklarında,kollarında ve göğüsünde kesikler oluştu. O şaşkınlıkla yere düştü. "Sonra görüşeceğiz katil meleğim." diye bağırdı ve yok oldu. Yorulduğumu hissettim. Yere düştüm. Dipper ve Mabel bana yardım etmeye korkuyorlardı. Benden... Korkuyorladı... Herkes gibi. Dayanamadım ve bayıldım. Ve karanlık...

İviiiiiiit. Bu da böyle bir hikaye. Kendi fikrim. Sonraki bölümü yarın atarım büyük ihtimal. Sayonara minaaaaaa!!!

Katil Melek (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin