#multimedya...hep böyle gülebilmeniz dileği ile
Yağmur
Elim kapının kulpuna giderken biraz öne eğilip geldiğimiz hastaneyi inceliyordum.
Kapıyı açıp kendimi dışarı attığımda yavaşca kapıyı kapattım.
Eniştem ve teyzemin ardından hastaneye girererken gözlerim hala etrafı inceliyordu.
Teyzemler asonsöre yönelip içeri girerken adımlarımı hızlandırıp onlara yetiştim.
"Yağmur bir şey mi oldu? Çok durgunsun."
Eniştemin sorusuyla ona dönerken
"Yo yok bir şeyim etrafı inceliyordum."
Enişte dediğime bakmayın çok severim onu. Küçükken bana bakan teyzem ve onun eşiyle büyümüştüm.
Hatta teyzeme anne der eşinede dede derdim. Salak mı bu kız demeyin birini anne diyorsun bari diğerinide baba de diye. Ben nerdem bileyim bebek aklımla annenin eşini dede olmadığını.
Onlar benim Birol dedem ve Nermin annemdi. Teyze ve enişte değil yani şimdi ilk sizin kafanız karışmasın diye öyle söyledim ben.
Asonsör Nermin annemin dokturunun katına doğru çıkarken yanımdaki İmge ablama baktım. Nermin annemin küçük kızı ve ikimizin de öğretmenliğini yapmış olan Ekin hocanın kanısıyla ona benzediğim ablam.
Şimdi 9 Eylül de işletme okuyordu. Bu sene son senesiydi.
Çok güzel bir kızdı. Nazik, güleç yüzlü, atılgan, iyi niyetli. Eh beni Nermin annem büyütünce onla büyümüş oluyorum bir bakıma. Tabi ablası olan Simge ablamlada.
Asonsör durup kapı açıldığında bende indim. İmge ablam annemin koluna girerken bende diğer yanına geçtim.
Birol dedem önden ilerleyip bekleme yerine geçerken bende İmge ablamla annemin yanına oturdum. Onlar İmge ablamla konuşurken kafamı duvara yaslayıp tekrar etrafı incelemeye başlamıştım.
Ben kaldığım yerden anlatmaya devam edeyim en iyisi
Annemin yada babamın öldüğünü düşünmeyin ikiside Rabbime şükürler olsunki yaşıyorlar ve sağlıklılar.
Ben sadece Birol dedem benide çağırdığı için burdaydım. Bir gün onları ziyarete gittiğimizde benimde onlarla gelmemi Eskişehir i gezebileceğimizi bana üniversiteleri gösterebileceğini söylemişti.
Ailem ve akrabalarım seçmem gereken meslek için hepbir ağızdan doktor derlerdi. Eskişehir Osman Gazi Üniversitesi Tıp bölümü de aynı Antalya ve bir çok tıp fakültesi gibi sıradaydı. Fakat unuttukları yada görmezden geldikleri konu küçüklüğümden beri "Öğretmen ve doktor olmam." dememdi. Öğretmen konusu anneme dayanırken doktorluk konusu biraz benle alakalıydı. E sen ne olmak istiyorsun diye düşünürseniz.
Bana sorarsanız.. Her şey olabilirdi. Olmak isteyebileceğim bir çok şey vardı. Mühendis mimar falan filan. Belkide bir yazar.
Ellerimi bir birine kitlerken
Anneme döndüm.
"Burası baya büyük gibi?"
Annem artık anladığım bir şekilde zorda olsa
"Evet" dedi.
Kanamadan sonra sesi annemin kaybettiği şeylerden biriydi.
Ama çoğu şeyin iyileşmesi gibi oda iyileşecekti. Emindim, emindik."Belkide hastaneyi dolaşsam fena olmaz annemin dediği gibi bir ortam var mı merak ediyorum. Gitsem sorun olur mu anne?"
Annem yine aynı gayretle
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lösemili Pasta
General FictionZamanın tedavisi ruhadır. Kalbin tedavisi ise.... Üzgünüm. Ne teknoloji ne insan o kadar gelişemedi. Yaralı ruhlarımız zamanla iyileşti. Yaralı kalbimiz ise aynı sızıyı koruyor. Fakat bazen tedavi bir insandan geçiyor. Yalaz o insanı buldu mu? Biz...