Kabus

1.2K 137 19
                                    

ŞEBNEM

İsmini söylemiş olmam onu heyecanlandırmıştı.

"Hatırladın mı yoksa?!"

Umut dolu gözlerini söndürmek istemesemde, itiraf etmek zorundaydım.

"Hayır. Sadece... Pasaportun masanın üstünde duruyor."

Sersemce önce masaya sonrada bana baktı. Vaziyeti gerçekten komikti.

"Özür dilerim. Seni heyecandırdım mı?"

Gülmeye çalıştı.

"Y- Y- Yok canım. Hiç heyecanlanmadım, neden heyecanlanayım ki zaten? Hiç -gülmeye çalışan suratı enerjisini kaybetti ve sesi yavaşça kısıldı- heye.can.lan.madım..."

Çok tatlı görünüyordu, ona bakmak, başımı ağrıtıyordu ama garip bir biçimde dinlemeye doyamıyordum.

"Heyecandan değilde, iyileştin sandım dedim ki belki de tekrar hatırladın beni hani, ondan yani yoksa sen ismimi bilsen nolur, bilmesen nolur sonuçta isim dediğin nedir ki, unutulur gider. Unutmak derken, isim unutulur anlamında, sana gönderme yaptığımdan değil. Hem isim o kadar da önemli değil, mesela biz ilk karşılaşmamızda birbirimizin ismini bile bilmeden öp -"

Ona şaşkınca bakan suratımı görünce konuşmasının anlamsızlığını ve gittiği yeri fark etti.

"Özür dilerim, saçmaladım dimi ben?"

Susmuştu.

"Hayır! Susma. Konuşmaya devam et, sesin- Sesin çok tanıdık ve yakın, sanki defalarca dinleyip, başa sardığım bir şarkı gibi. Bir şeyler anlat. Ne olursa ama susma."

Ve gülümseme. Ne yapacağını bilemeyen ama küçük şeylerle mutlu olmaya çalışan büyük bir adamın gülümsemesi.

"Kendinle ilgili ne hatırlıyorsun? Bizi sonrada hatırlarsın, sen daha kim olduğunu bilmeden niye o kadar açıldın ki? Biraz sabret sende!"

"Sabretmesi gereken neden senmişsin gibi bir izlenim aldım. Hayır yani, beni azarlar gibi yapıp, kendine telkin vermekte çok profesyonelce bir davranış sayılmaz bence."

"Anlaşıldı mı o?"

"Normal bir kız için gayet kolay yutturulup laf arasında kaynatılabilir ama ben-"

Cümleyi aynı anda tamamlamıştık.

"Sen Şebnem Gürsoy'sun."

"Şebnem Gürsoy'um."

"Biliyoruz onu hepimiz de sen ne çabuk benimsedin ismini, düşündüğümden daha hızlı oldu bu."

"Anlamadım ki bende. Bir anda şak diye çıkıverirdi ağzımdan. Reflekslerim sayesinde mi daha çabuk hatırladım acaba?"

Bir an gerçekten ciddi bir ifadeyle birbirimize baktık, sonra tekrar gülmemize engel olamadık. Onunla olmak bana bu kısa sürede Alevhan'layken yaşadığım tüm o korku ve gerginliği unutturmuştu.

"Tamam, tamam. Ama seni özetlemek öyle gerçekten. Şebnem Gürsoy dediğin zaman yeterli oluyor, seni tanıyanlar seni biliyor ama sen bilmiyorsun işte. Ya insan kendini unur mu ya? Hadi bizi unuttun, bizi geç. Kendini nasıl unuttun arkadaş. Koskoca Şebnem Gürsoy, olacak iş değil."

"Bana bak, azar çekmeye devam edecek misin yoksa kendime dinleyecek başka bir tanıdık mı bulayım?"

"Ben azarladım mı şimdi seni? Hem, tanıdık bulcakmış. Sende bu şans varken tanıdık diye, bula bula Şafak'ı bulursun, o da bir çuval inciri bir güzel yere serer, üstünde de tepinir sonra da ye diye sana verir."

Tehlikeli Güzel (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin