Merhabalar :) Arayı açtığım için üzgünüm ama kendimi affettirebileceğimi düşünüyorum.
Çünkü bu bölümü elimden geldiğince uzun tuttum. Yeni bir flashback de var ;)
Umarım hoşunuza gider.
İyi okumalar dilerim :)
Mesajı görünce tüylerim diken diken oldu. Seda Hanım'la görüşmüş olmalıydı. Onur'un verdiği ceketi giyip hızlı hızlı eve gittim. Giderken istemsiz bir şekilde ara sıra arkama bakındım. Semih her an bir yerlerden çıkıp gelebilirmiş hissi oluşmuştu. Dövüş becerilerimi üstünde kullanabilirdim ancak sonrasında ne olacağı tam bir muamma olurdu.
Ne yani ben onu pataklayacaktım o da diz çöküp özür mü dileyecekti?
Boş versene...
Ama hiçbir şey olmamıştı. Sağa salim varmıştım. Ne yapacağı konusunda en ufak bir fikrim bile yoktu. Stajla da tehdit edemezdi zaten istifa etmiştim. Arkadaşlarımı arayıp anlatmalı mıydım? Hayır hayır... O zaman her şeyi anlatmam gerekirdi ve bu... Çok utanç vericiydi.
Terlemeye başladığımda hala üzerimde Onur'un ceketiyle oturduğumu fark ettim. Giydiğime göre yıkasam iyi olacaktı. Çamaşır makinesine yönelirken mesajı kafamdan atmaya çalışsam da bu mümkün değildi sanırım.
~~
Sonraki sabah ilginç bir şekilde iyimserdim. Belki de sırf göz korkutmak için öyle bir mesaj atmıştı. Hem ne yapabilirdi ki?
Onur'un kurumuş ceketini özenle katlayıp evden çıktım. Kapısına gelip düğmeye basacakken elim gitmedi. Dün tartışmıştık. Ben bu konuda biraz sakinlemiştim açıkçası ama onun da böyle hissedip hissetmediğini bilmiyordum. Ceketi aradan biraz daha vakit geçtikten sonra verme kararı alıp arkamı döndüğümde kapı açıldı. Birkaç saniye boyunca donup kalmıştım.
Sanki öyle durunca beni fark etmeyecekti... Pehh...
"Cemre?" dedi sorarcasına. Arkama dönüp gülümsedim. Yakalanmanın verdiği telaşla "Günaydın. Ben bunu vermek istemiştim. Teşekkürler. Sanırım işin var. Ben seni tutmayayım. Görüşürüz." Deyip ceketi eline tutuşturdum ve aceleyle gitmeye davrandım.
"CEMRE" Bana seslenmesiyle bir kez daha donakaldım. "Buraya kadar gelmişken içeri girsene." Arkama döndüğümde düşündüğümün aksine sakindi ve gülümsüyordu. Bir şey dikkatini çekmiş gibi hafifçe kaşları çatıldı. Ceketi koklayıp "Yıkadın mı sen bunu?" diye sordu.
"E-evet yanlış bir şey mi yaptım? Kullanınca temiz vermek istedim. Yani kirlettiğimden değil ama..."diye açıklamaya başlayınca gözlerini yumdu. Sinirlenmesini gerektiren bir şey mi söylemiştim?
"Gerçekten fazla düşünüyorsun değil mi?" Dün de böyle bir şey ima etmişti. Omuzlarımı silktim.
"Ben böyleyim." Deyip gülümsedim. Kafasını iki yana sallayıp "İçeri gel" dedi. Ama onun yüzünde de ufak bir gülümseme vardı.
İçerideki eşyalara bakınca hiç de Onur'un tarzı olmadığını fark ettim. Aramızda kalsın burası oldukça sevimli ve güzel döşenmişti. Etrafa bakındığımı fark etmiş olacak ki "Fazla özenli ha?" dedi elindeki icetealerden birini uzatırken.
"Burası kuzenim Özgür'ün. Ben okulu bitirip Amerika'dan gelince babam holdingteki mühendislik pozisyonlarından birini bana vermeyi düşündüğünü söyledi. Ama önce Türkiye ortamına alışmalıydım. Özgür sağ olsun beni İstanbul'un keşmekeşinden kurtardı. Burada kalıp kendimi hazır hissettiğimde işe buradaki şubede başlamam konusunda babamı ikna etti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbime Kilitli
RomansBazıları aşka inanmaz,bazıları ise umutsuzca aşkı bekler... Birde aşık olduğunu fark etmeyenler vardır... Bazı şeyler zamanla değişir ancak değişmeyen şeyler de vardır... Aşk bunlardan biridir... Onu hiçbir şey bozamaz çünkü sevdiğinin kalbinde kili...