Hava her zaman olduğundan daha alacaydı..bilge adam da oldum olası korkardı karanlıktan.karanliklar her zaman onun için ölümü simgelerdi.ve bilge adam daha yeni aşık olmuştu.sevgilisine dokunamadan ölmeyi hiç istemiyordu...
Zenya'nin ak pak gerdani geldi aklına bilge adamın..aklı,soğukkanlılığını neredeyse yitirecek..biraz daha ilerlemek istedi ve gerdanından aşağı doğru öpmeye devam etti..parmakları terlemeye başladı,kasiklari da gerilmişti...derken adam mermer kaldırımda gözlerini açtı.gördüğü rüyanın etkisiyle terlemişti.kasiklari da hala gergindi..'ah Zenya ! Simdi seni sabahlara kadar koklamak,sabahlara kadar seninle yıldızların altında sevişmek vardi'diye geçirdi içinden.sabah oluyordu..adam ağır ağır yürümeye devam etti.
- Günaydın bay Karasco.
-Günaydın Fellice,nasıl geldim ben eve,kim...(fellice ani bir atilimla araya girerek)
-sizi Huan Alcazar getirdi bay Karasko.sokağın sonundaki yahudi demirci.işyerinin önünde uyuyordunuz.
-anladim,Fellice.benim adima teşekkür et ona..Ve evet..hikayenin kahramanı olan bay Karasco'yu bu bölümde bir nebze olsa tanimakta yarar görüyorum..Fellice anlaşılacağı üzere ya uşak ya kahya ya da babasinin eski bir dostu..benim sevgili okurum'peki sen kimsin ?'diye sorduğunu işitiyorum..ben sadece pencereden olaylara vakıf olmuş bir hikaye tüccariyim.hikayeler alır,hikayeler satarım!..izninizle şimdi hikayeme kaldığım yerden devam etmek istiyorum.
Bay karasko okulu,babasinin zoruyla halasinin yaninda okumuştu.daha sonra yine babasının zoruyla;askeri orta okulu,askeri lise,askeri yüksekokul...
Tam doğru bir ifadeyle bay Karasco,annesinden asker doğmuştu..sert bir çehre,çevik,atletik bir iskelet ve içinde yumuşak bir ruh...bu et yigininin içinde yillardir bir bahçıvan* hapis yatiyordu..ve nihayet sonra Zenya gelmişti.Bay Karasko,bilge adam olmaya da o zamanlar başladi.Zenya'nin bilgelik seviciligi sayesinde...(zenya,babasinin bilgin bir adam olmasindan dolayı böyle bir isteğe sahip olmuştu.)-Bay Karasko...(ses üç kez tekrar etti)
-evet?(bay bilge adamimiz huan karasco,seslenenin zeyna olduğundan habersiz olarak sert bir üslupla...)kimsin ?!
-benim sevgili Karasko,Zenya..bir efendim dahi yok mu sizin buralarda,tanri aşkına..Zenya'nin sesindeki cazibe bay Caraskonun içini delip geçti."Ah benim güzel Zenya'm.bizim buralarda kölelik çoktan kalkti"diye cevap verecekti,vazgeçti...
-'kusura bakmayin benim güzel Zenya'm,dedi bir köle ifadesiyle..
Zenya'nin yanindaki sıfatını gözden geçirdi ve onsuz bir yaşamın nelere yol açacağını getirdi gözünün önüne..bu tam ifadeyle bir yikim demekti..bunları düşünmeye iten bütün şüpheleri al aşağı etti.giyinip Zenya'sinin yanına,aşağı indi..-sizi öyle özlüyorum ki güzel Zenya!sizden önceki yaşamımı yaşamdan dahi saymıyorum..
-ah sevgili Carasko,öyle güzel konuşuyorsunuz ki !..
-siz o kadar guzelsiniz ki sevgilim.dudaklarimdan çıkan her kelime en az on defa kafamin içinde seçime giriyor..ve en iyileri dahi sizin güzelliğiniz karşısında kendilerinden utaniyorlar..
-ah sevgilim..
-bana sadece sevgilim deyin güzel tanrıçam.Çünkü baska hiçbir kelimenin hükmünü vasiftan saymiyorum!.....
Bay Karasko,Zenya'sini gözden kayboluncaya dek izledi.Zenya kasabanin dışında bir çiftlik evinde yaşıyordu.annesi daha o sekiz yaşındayken bu dünyadan göçmüştü.Zenya bundan sonraki yaşamını;babasının şehirden evlendiği bir kadınla sürdürmüş,kadın başlarda yabancılık çeksede daha sonraları Zenya'ya neredeyse öz annesinden yakın olmuştu.bay huan karasko,gözden kaybolan Zenya'sina arkasini dönüp hizla evine doğru yürümeye başladı.bir şeylere kızdığını anlayip düşünmeye başlayınca,boğazına bir düğüm oturduğunu anladı..neyi vardı?kime kızgındı?kimler onu arkasından vurmuştu?..bay bilge karaskomuz,kendine sorduğu hiçbir sorunun cevabını bulamadı..ki bu sorular bay karasko'nun canını hiç bir zaman sıkmamıştı.ama şimdi...
Kim dokunsa ağlayacaktı...Hikayenin bu kısmını yine elime alma gereği duyuyorum..buraya kadar bay karaskonun ne bilgeliğini gördük ne de delirdiğini..haliyle ben de sizin gibi merak içindeyim..içimde şimdiye kadar bir kaç şüphe birikti..ben bu hikayenin yazari olsam bay karasko ile zenya'yi kavuşturur keyfime bakardım..bu klasikleşmiş bir son olurdu.kimsenin çetrefilli bir yeniliğe ayıracak lüksü yok..öyle değil mi sevgili okur ?