Ne vardı böyle alelacele büyüyecek. Biz çocukluğumuzla mutluyduk oysa. Tek kaygımızdı patlayan topumuz, yırtılan ayakkabılarımız ve kanayan narin dizlerimiz. Gece sabahlara kadar gökyüzünün huzurlu karanlığının altında, en güzel mutluluğumuzdu gülüşerek azimle yıldızları saymaya çalışmak. Güle güle birbirimize anlattığımız masum hikayelerimiz, hayal kurunca geçen ufaksı edilen kavgalarımız, sahip olduğumuz en büyük değerdi. Çocuktuk ve mutluyduk, gergeniş dünya'ya sığamayan masum ve tertemiz kocaman yüreklerimiz vardı. Sonra hızla büyüdük ve sessizce bir bir içimizde ölüverdik, tutunmaya çalışırken yine kendi dallarımıza. Şimdi her birimiz kendi cesedini taşır oldu içinde, kendi içine gömülür oldu her birimiz. Çocukluğumuzu öylece bırakıp bir kenara, büyümemeliydik hiç. Hep öyle çocuk kalmalıydık, mahallemizin uzunca ve taşlık sokaklarında. Kaybedince acıyan yüreklerimiz değil, düşerken sızlayan dizlerimiz olsaydı yine ..