Multimedya:AdaBir pazartesi sabahı.saat 07:04.uykumu alamamış olmama rağmen kalktım.tuvalete gidip,elimi yüzümü yıkadım.
Pazartesiden nefret ederdim.Ama bi yandan da severdim.okulun ilk günü olmasına rağmen haftanın ilk heyecanını getirirdi pazartesi günleri.
Dışarıya baktığımda havanın hafif yağmurlu olduğunu gördüm.okulda serbest kıyafet mevcuttu.öğrencilerin öğretmenleri önemsemediği gibi,öğretmenler de öğrencileri onemsemezlerdi.öğretmenler sadece dersini anlatır,konu tekrarı,o gün varsa sınavını yapar,giderlerdi.zaten buda bizim işimize geliyordu açıkçası.
Üstüme beyaz,boğazlı,düz bir kazak giydim.altıma dar,dizleri hafif yırtık,kot bir pantolon geçirdim.daha sonra üstüme siyah deri ceketimi ve siyah çantamı alıp,siyah,dizimin bir karış altında biten botlarımı giydim.kahvaltı etmeden evden çıktım.
annem ve babam yurtdışında yaşadığı için rahattım.kafa dinlemeyi severdim.saçlarım belime kadar uzun ve dümdüzdü.tüm saçlarımı geriye atıp,hafif çiseleyen yağmurun saçlarımı nemlendirmesine izin verdim. Kulaklıklarımı takıp, maroon 5-Animals'ı açtım ve dinlemeye başladım.okul eve yürüyerek 10-15 dakika sürüyordu.birkaç şarkı daha dinleyip telefonu sessize aldım.zaten okula gelmiştim.sınıfa girdiğimde hocanın gelmiş olduğunu gördüm.
-"dur bakalım ada.niye geç kaldın?"al işte.bide bununla uğraşacağım.
-"alarm geç çalmış." aslında hiçte geç çalmadı ama suan bu kadını başımdan anca bu şekilde atabilirdim.
-"tamam.geç otur yerine."
Göz devirip yerime geçtim.ders tarihti.1800'lü yıllardan bahsediyorduk.günde gireceğimiz ders sayısını kendimiz belirleyebiliyorduk.daha doğrusu babam okula para bayınca böyle bir hak kazandım aslında.
Bugün toplam 4 ders görecektim.her ders 1 saat. 20 şer dakikalik tenefüsler.toplam 5 saat bir okul günü.tarih dersini atlattığım için şanslıydım. Geriye kalan 3 dersim ise piyano dersim,spor dersim,ve şan dersimdi.istediğim ders tutmadı.onun yerine şan dersine girmek zorunda kaldım.şu ana kadar sesimi kimse duymadı.hatta ben bile.hayatımda ilk defa bir şarkıyı dile getireceğim bugün.
Kantine inip bir sıcak çikolata almak için kahve makinesinin önüne geçtim.parayı atıp sıcak çikolata düğmesine bastım ve dolmasını bekledim.dumanlar çıkmasına rağmen elim yanmıyordu.sıcağa ve acıya biraz dayanıklıyım.herhalde sürekli kas çalışıp spor yaptığımdandır.
Sıcak çikolatamı içtikten sonra gireceğimiz dersin sınıfına doğru yürümeye başladım.piyano dersinde sınıftaki en profesyonel bendim.piyanomun başına geçip hocayı beklemeye başladım.hoca yanında bir çocukla sınıfa girdi.
-"merhaba çocuklar.bu yeni arkadaşınız.adı bora.boracım,şuraya geçebilirsin."dedi yanımdaki piyanoyu göstererek.
Boranın yüzünü dikkatle incelemeye başladım.siyah saçlı,mavi gözlü,ve beyaz tenliydi.yeni çıkmaya başlayan sakalları,ve saç kesimi,ona adeta ürkütücü bir hava katıyordu.bugün bora yeni geldiği için ders işlemeyecektik.hoca bora'ya sorular sormaya başladı.
-"nereden geldin bora?"
-"izmirden."
-"peki neden izmir gibi bir yerden ankara ya gelmeyi seçtin?ailenin işi falan mı var?"
-"ailem yurtdışında yaşıyor.burada kuzenim var.o yüzden geldim."
-"peki.önceden gittiğin okul neydi?"
-"uzatmasak?"hoca en başta şaşırsa da gülümseyerek kafasını salladı.Bora'nın ise yüz ifadesinde herhangi bir değişiklik yoktu.hep suratı asık,ve kızgın gibi bir görüntüye sahipti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Parlayan Karanlık
Teen Fiction-"bak.bu parlayan yıldız sensin.yanlız,masum,ürkek.bu karanlık koskoca gökyüzüde benim.sen korkuyorsun,ama biliyorsun ki ben seni hep koruyacağım.ne kötü,sanırım ben korumam gereken minik yıldıza aşık oldum." -"bende o koskoca beni koruyan gökyüzüne...