29. BÖLÜM

92 3 2
                                    

-"Benimle evlenir misin, Ayşegül?" Derken??? Neye uğradığımı şaşırmıştım ve konuşamıyordum. İçerisi oldukça kalabalıktı. Düğüm salonunu andıran bu mekanın her yeri "Ayşegül❤️Semih" yazılarıyla donatılmıştı ve biraz ileride büyük bir yemek masası vardı. Yemek masasının üstünde ise her çeşit yemek vardı. Bahadır'ı ararken yemek yemeyi ihmal etmiştim, acıktığımı hissettim.
-"N'oluyor lan! Sen kimsin? Ayşegül nerede?" diye bağırınca önümde diz çöken çocuk, şoku biraz atlatmıştım. Mantıklı konuşmaya çalıştım:
-"Asıl sen kimsin? Bahadır nerede?" Olay iyice karışmıştı. Irmak söze girdi:
-"Kafenin sahibi olan amca, bize bu adresi verdi. O yüzden geldik" kalabalığın içinden bir çocuk çıktı ve:
-"Kanka adam yanlış kıza verdi adresi. Durum bu." dedi. Ardından önümde diz çöken çocuğa baktım, çoktan ayağa kalkmıştı bile:
-"Hay ben böyle işe... Ulan bir kere de şans benden yana olsa şaşarım zaten. Akif çabuk Ayşegül'ün nerede olduğunu öğren kardeşim." dedi.
-"Nasıl ya? Bahadır burada değil mi yani?" dedim Irmak'a. Ayşegül'e evlenme teklif edeceğine göre, isminin Semih olduğunu düşündüğüm(çok zekiyim yine) çocuk bana cevap verdi:
-"Burada Bahadır diye birisi yok! Zaten öfkeliyim bir de sizinle uğraşamam, yanlış adres hadi yallah!" "Hadi yallah!" mı dedi o? Eğer benim adım da Seda'ysa ona gününü gösteririm ben!
-"Pardon da biz senin bu saçma organizasyonunda kalmaya çok mu meraklıyız sanıyorsun? Ben Ayşegül olsam kabul etmezdim açıkçası. Evlilik teklifi özel bir şey olmalı. Sen ise akraba, eş-dost herkesi toplamışsın buraya! Birazdan da halay çekersiniz beraber! Sanki düğün!" diye bağıra bağıra konuştum.
-"Kızım sen kendini ne sanıyorsun ya? Sanane! Sana bana bağırma hakkını kim veriyor?"
-"Sana bağırmak için kimseden izin almak zorunda değilim! Bir kızla nasıl konuşacağını öğrenmelisin. Hadi yallah'mış! Sana hadi yallah şerefsiz!"
Evet, bu biraz ağır olmuştu.
Ama ben sinirlendiğim zaman asla lafını esirgemeyen tiplerdendim ve bu adam benim sinirlerimi bozmuştu.
-"Seda bu işin sonu karakolda bitecek ben sana söyleyeyim, gel özür dileyip çıkalım şuradan" dedi Irmak fısıltıyla. Ardından Semih'e dönüp:
-"Arkadaşım adına özür diliyorum, ancak biz de yanlış adres kurbanıyız. Biz gidelim artık" dedi ve beni kolumdan çekiştirerek çıkışa doğru yönlendirdi. Ben o sırada Semih denen herife öldürücü bakışlar atıyordum.
-"Herife bak ya! Sanki ben onun evlenme teklifini isteyerek bozdum! Bir de "hadi yallah" diyor mal" söylenerek yürüyordum. Ama biraz sonra bir şey fark ettim. Benim biraz saçma davrandığım bir anda Irmak mantıklı davranıp beni kurtarmıştı. Daha önceden bu durumun tersi olurdu. Ben Irmak'ı kurtarırdım. Irmak'a döndüm ve buruk bir tebessümle:
-"Teşekkür ederim, Irmak" dedim.
-"Arkadaşlar bugünler için vardır" dedi ve bana sarıldı. Irmak'ın benim için sadece geyik yaptığımız bir arkadaşım olmadığını biliyordum ve o an bunu hissettim.
-"Eee şimdi ne yapacağız?" diye soru Irmak.
-"Bahadır'ın arkadaşlarını arayacağız. Gerçi onlara sorduğumda bilmiyorlardı ama belki bir şeyler öğrenmişlerdir." dedim ve Ebru'yu aradım:
-"Alo Ebru, Bahadır'dan bir haber var mı?"
-"Malesef. Bu durum ciddi bir şey oldu ya. Seda, biz hepimiz Mete'lerdeyiz şu an. Sen de gelsene"
-"Tamam ben Irmak'la beraber geliyorum"
-"Tamam bekliyoruz" dedi ve kapattı.
Irmak'la beraber Mete'lere geldiğimizde Bahadır'ın tanıdığım tüm arkadaşları salonda oturuyorlardı.
-"Hoş geldiniz" dedi Mete bize.
-"Ya bakın cidden, Bahadır'ın nerede olduğunu bilip de bana söylemiyorsanız hakkımı helal etmem. Nerede bu ya?!" dedim.
-"Valla biz de bilmiyoruz. Kaç yıllık arkadaşıyım, hiçbir zaman haber vermeden bir yere kaybolduğu olmamıştı." dedi Mete.
-"Siz ne yaptınız bugün" dedim salondakilere dönerek.
-"Bahadır'la iletişim kuramayınca karakola gittik. Bir şey bulurlarsa haber verecekler ama şimdilik kayıtlarda Bahadır'la ilgili bir şey yok" dedi Deniz.
-"Ay karakolluk bir şey mi oldu? Ya bir hastanede ölüm döşeğindeyse?" dedim ve dediğim an pişman oldum. Yanımdakiler Bahadır'ın en iyi arkadaşlarıydı.
-"Seda felaket tellalı mısın sen? İyi düşün azıcık ya" dedi Irmak.
-"Seda inan ki şu mal herif yani Bahadır yüzünden dün gece bir saat olsun uyuyamadım. Neden mi? Çünkü tüm gece yakınlardaki hatta komşu ilçelerdeki hastaneleri gezdik Deniz ve Buket'le. Bahadır'la ilgili bir şey yok hiçbirinde" dedi Mete.
-"Hayır anlamıyorum, olanlar çok saçma geliyor. Telefon numarası artık kullanılmıyor ve sosyal medya hesaplarına da bakmıyor. Gitmeden önce bir şey de söylemedi. Nasıl iletişim kuracağız biz bununla?" dedi Buket.
-"Evden de taşındılar. Haftaya evin yeni sahipleri gelecek" dedim. Ebru'nun gözleri bir anda kocaman açıldı ve dudaklarından şu kelimeler döküldü:
-"Ne-ne dedin sen? Evin yeni sahipleri mi gelecek? Evin yeni sahipleri eski sahiplerinin nerede olduğunu bilir!" O an herkes oturduğu yerde oturuşunu düzeltti ve canlandı.
-"Evet! Hemen yeni sahipleri bulalım!" dedi Buket.
-"Seda şu evin yeni sahipleri hiç geldiler mi?" dedi Mete.
-"Ara sıra geliyorlar, haftaya ise oturmaya başlayacaklar" diye cevap verdim.
-"Ara sıra derken?" diye sorunca
-"Her gün bir kez geliyorlar!" diye bağırdım.
-"O zaman ne duruyoruz? Hadi gidelim!" dedi Deniz ve hemen evden çıktık.
Öyle hızlıydık ki Mete'nin evinden çıkmamızla bizim eve gelmemiz bir olmuştu. Mete ısrarla Bahadır'ların evlerinin zilini çalıyordu şimdi. Fakat kapıyı açan yoktu.
-"Ne yapacağız şimdi?!" dedi Ebru
-"Seda Allah aşkına evin yeni sahiplerinin telefon numaralarını bildiğini söyle!" dedi Deniz.
-" Ben nereden bileyim!" diye bağırdım. Bu olay hepimizi germişti.
-"Kulak misafiri olduğuma göre beni arıyormuşsunuz. Sorun nedir gençler?" dedi arkamızdan gelen bir ses. Bu oydu. Evin yeni sahibi.
40larında bir kadındı ama oldukça fit ve bakımlıydı. Ela gözlerine yaptığı hafif makyaj, onları ortaya çıkartıyordu.
-"İşte, evin yeni sahibi" dedim fısıltıyla bizimlilere. Onlar da bana "hadi sen söyle" bakışını attılar. Boğazımı temizleyip konuşmaya başladım:
-"Biz bir arkadaşımızı arıyorduk ve bu arkadaşımızın babası da bu evde oturuyordu birkaç hafta önceye kadar. Acaba siz Kemal Amca'nın nerede olduğunu biliyor musunuz?"
O sırada herkes gülmemek için kendini zor tutuyordu. Başta sebebini anlayamasam da sonradan anlamıştım. Bahadır hakkında "arkadaşım" diye bahsetmiştim.
-"Sussanıza oğlum" dedim yine fısıltıyla.
-"Hm, size güveniyorum çocuklar. O yüzden söyleyeceğim: Kemal Bey'in yeni evinin adresini biliyorum. Kağıt kalem çıkarın, yazın. Söylüyorum." deyince evin yeni sahibi abla, biz birden sınav moduna girdik. E hiçbirimizde kağıt kalem de olmadığından istemdışı panik olduk.
-"Ay yani telefonunuzun not kısmına da yazabilirsiniz canım. Ben yaşladım, siz benim söylediklerime bakmayın" dedi ardından. Ablaya "Sen mi yaşlandın?" demek istesem de sustum.
Adresi de aldıktan sonra yollara düştük. Bulunduğumuz yere bir hayli uzak bir apartmanın adresiydi gittiğimiz. Allah'tan Mete arkadaşımız zengindi de onun arabasıyla gidebiliyorduk.
-"Allah Allah! Kimseye söylemeden, aniden neden böyle uzak bir yere taşınmış olabilirler ki?" dedim. Aslında kendi kendime konuşuyor idim ama normal insanlar kendi kendilerine konuşmazlardı ve arabadakiler için ben normal bir insandım. Henüz canavar yönümü görmemişlerdi. Sonuç olarak; onlara söylediğimi zannettiler. Ve herkes tartışmaya başladı:
-"Vallahi ben de anlamıyorum Seda. Hayır bir de darılmayın ama aranızda Bahadır'la en samimi olan benim, sekiz yıldır dostuz biz. Bana bile mi söylemez taşınırken?" dedi Mete.
-"Pardon da nereden çıkardın en samimi arkadaşının sen olduğunu? Hem hadi diyelim en yakın arkadaşı sensin Bahadır'ın. Seda da sevgilisi! Bir adam sevgilisine bile mi söylemez?" dedi Buket. Ve konuşmalar böyle sürdü gitti...
Adrese geldiğimizde eski püskü bir apartmanla karşılaştık. Bir an "Bahadır'lar iflas mı etti?" diye düşünsem de sonradan mantıklı tarafım onların zaten iflas edecek kadar zengin olmadığını hatırlattı. Sanki holdingleri mi vardı ki batsın!
Çok fazla Wattpadd okuyordum bir zamanlar, ondan böyle oldu.
-"Taşınacak başka ev mi bulamadınız anasını satıyım!" dedi Deniz. Adam haklı.
Apartmanın giriş kapısı koyu bordo renkte bir kapıydı ve boyaları yer yer soyulmuştu. Kenarına da sakız yapıştırılmıştı. İğrendim.
Apartmanın kapısının açık olduğunu fark edince direk girdik. Giriş kattaki dairenin zilini basınca Mete, heyecandan kalbim yerinden çıkacakmışcasına atıyordu. 
Kemal amca kapıyı açınca, geldiğimiz adresin doğru olduğunu anlayıp sevindim. Ancak o kadar sabırsızdım ki "Bahadır nerde Kemal amca!" diye böğürmemek pardon bağırmamak için kendimi zor tutuyordum.
-"Kemal amca, iyi akşamlar. Siz buraya mı taşındınız?" diyerek konuya bodozlama giriş yaptı Mete.
Kemal amca uzun süre sessizce bize baktı ve boğazını temizledi. Ve:
-"Siz Bahadır'ın arkadaşlarısınız... Ama size kötü bir haberim var. Ben bu evde tek yaşıyorum ve artık benim için Bahadır diye biri yok"  dedi.
-"Fazla özel olmayacaksa neden olduğunu..."
-"Fazla özel!" diye cevap verdi Kemal amca Mete'nin sonunu getiremediği sorusuna. Ardından kapıyı yüzümüze çarptı. 
Ben her an birinin bir yerden fırlayıp "şakaaaa" demesini beklerken, tabii ki böyle bir şey olmadı. Durum ciddiydi.
Nereden bilebilirdim ki Bahadır'ı bir daha asla göremeyeceğimi...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 16, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KOMŞUNUN ÇOCUĞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin