Selamlar :)
Şimdiye kadar yazmış olduğum en uzun bölüm karşınızda :)
Lütfen emeğe saygı:)
İyi, kötü yorumlarınızı bekliyorum. Oy vermeyi unutmayın:)
Hadi millet biraz canlanın :) Daha iyi bir performans için yazara destek :)
--------------------------
Laptopun kapağını kapatıp karşısındaki dev camlardan şehrin manzarasını seyretmeye başladı. Sıkıntıdan parmaklarında çevirdiği kalemi bir hışımla masanın üstüne bıraktı. Büyük, deri ofis koltuğunu geriye çarpacak kadar sert ittirerek ayağa kalktı.
Sinirden buz gibi olan ellerini saçlarının arasından geçirerek odanın içini boydan boya adımlarken bir yandan da işlerinin nasıl bu kadar sarpa sardığını düşünüyordu. Her şey gayet iyiyken bir anda nasıl ters köşe olduğunu anlayamıyordu bir türlü.
Her şeye sahipti; para, mal, mülk, emrinde o kadar adam... Ama bunu neden yapmıştı, yanında kalmasına karşılık verdiği koskoca bir serveti hangi ara zimmetine geçirmişti de ona ihanet etmişti?
Son üç yıldır yaptığı gibi yine belki yüzlerce kez sorduğu soruyu tekrarlıyordu kafasında: Neden?
Birlikte çok büyük şeyler yapacaklardı. Onun sahip olduğu fiziksel güç ile kendi sahip olduğu diğer her şeyi birleştirip bir imparatorluk kurabilirlerdi. Çok da yaklaşmışlardı diğerlerinin gücünü bir elde toplamaya. Senelerce ipucu kovalamış ve tam istediğini elde edeceğini düşünürken arkasından bıçaklanmıştı.
Duyanın kanını donduracak kadar yüksek ve soğuk bir kahkaha attı. Tabi ki ona, kendisine yaptığı şeyi her aynaya baktığında hatırlatacak bir hediye bırakmayı da ihmal etmemişti. Görüntüler gözünün önüne gelirken kanına pompalanan adrenalinle biraz olsun keyfinin yerine geldiğini hissetti.
Dev camlardan birinin önünde durup ellerini özel dikim takım elbisesinin ceplerine sokarak bıçağının ucuyla çenesinden sağ yanağına kadar oluşturduğu yara izini hatırladı. Onu eline geçirdiğinde bunun daha beterini yapacağını, ona ve sevdiği herkese ne kadar acı çektireceğini düşündükçe keyifleniyordu.
Gelen mail sesiyle topukları üzerinde dönüp o buz gibi gülümsemesiyle yaklaştı bilgisayara. Ekranın açma tuşuna basmadan önce bir an tereddüt etti. En son gece yarısı bir mail geldiğinde, gerizekalı adamının işi halledemediğini, üstüne üstlük bir de dayak yeyip hastaneye kaldırıldığını, bu da yetmezmiş gibi işin içine bir de polisin dahil olduğunu öğrenmişti.
Hastaneden çıkar çıkmaz onu depoya kaldırtıp, önce ilk gördüğü andan beri midesini bulandıran sarı dişlerini ağzına dökmüş sonra da kafası patlayana kadar dövmüştü. Ah! Ne de güze bir histi kafatasının kırılma sesini duyduğunda yaşadığı haz... Şimdi bile parmakları karıncalanıyor, o an aklına geldikçe içten içe gülümsüyordu.
Kafasını toparlayıp o bir anlık tereddütten sonra bilgisayarı açıp yanıp sönen imgeye tıkladı. Mail kutusuna düşen fotoğrafı açıp uzun uzun baktı. Çardakta oturan beş kişi çok samimi görünüyorlardı. Gözleri fotoğrafı tarayıp bulmak istediği o kehribar rengi gözlere ve korumacı bir şekilde yanındaki kızın omzuna atılmış kola takıldı.
Evet dedi. Evet, intikam ve güç...
----------------------------
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşin Ruhu (ASKIDA)
Science FictionKarşınıza çıkan bir çift gözün hayatınızın en büyük kilidini açacak anahtar olduğunu ve açıldığında bir girdabın içine düşeceğinizi düşünün... Bildiğiniz, inandığınız ve yaşadığınız her şeyin yalandan ibaret olduğunu ve bilinmezlik girdabına kapıldı...