Filmdeki başrol olan adam çatıdan sarkıttığı iple camdan içeri daldığında Jongin gözlerini devirdi.
'Gerçekten mi?'
Bunun hâlâ havalı bir giriş sahnesi olduğunu düşünen var mıydı acaba? Kyungsoo 'merak ettiği film bu muymuş yani, ne zevksizlik ama' diye düşünüyor olmalıydı. Kafasını yanda, omzunun üstünde hafif bir ağırlık sağlayan kafaya çevirdiğinde sadece televizyonun ışığının sağladığı aydınlıkta, kendisinin aksine onun filmi dikkatle izlediğini gördü. Ekrandan gözünü bir saniye ayırmadan az önce yediği patlamış mısırdan kirlenen parmaklarının yağını emiyordu. Aynı zamanda kanepede uzattığı ayaklarını yavaşça sallıyordu. Şirinliğine gülümseyip kafasını onaylamayan bir şekilde salladı.
Hafifçe hareket edip sehpanın üstünden ıslak mendili aldıktan sonra Kyungsoo'nun elini kucağına çekip tombul parmakların hepsini tek tek sildi. Artık çiçek kokan parmaklara minik öpücükler bırakırken Kyungsoo gözlerini ona çevirmeden hafifçe kıkırdadı. Jongin kendisine gülüp gülmediğini anlamak için ekrana döndüğünde başından beri ısınamadığı o keltoş herifin espri yaptığını, daha doğrusu yapmaya çalıştığını gördü.
Buruşturduğu yüzünde aniden aklına gelen hinlikle beraber şeytani bir sırıtış belirdi. Kyungsoo artık omzunda yatmadığı için işi daha da kolaylaşmıştı. Koltukta biraz aşağı kaydıktan sonra kafasını ileri uzatıp diğerinin yanağına ufak ufak öpücükler kondurdu. Kyungsoo ne yaptığını anlamak için baktığında aynı işlemi bu sefer de dudağının kenarına uyguladı.
"Ne yapıyorsun?"
Gelen soruya kıkırdayıp öpücüklerini aşağıya doğru kaydırdı.
"Bir şey yapmıyorum, izle sen."
Gerçekten o böyle boynunu öperken sakince filmi izlemeye devam etmesini mi bekliyordu, merak etti Kyungsoo. Yine de şikayet etmeyip yapacağı şeyi bekleyecekti.
Bulundukları pozisyondan rahatsız olup geri çıktı Jongin. Köpek yavrusu gibi kafasını uzatıp Kyungsoo'yu emüklemeye çalışması gerçekten zordu tamam mı? Kyungsoo'nun kucağındaki kocaman mısır kabını alıp yere koydu. Kucağına oturduğunda, üstüne yerleşen ağırlıkla isteyerek ya da istemeyerek Kyungsoo'nun bacakları hafifçe aralanmıştı. Aralanan yerdeki kanepeye kıçını itinayla yerleştirip ağırlığını vermemeye dikkat ederek bacaklarını ince bele doladı.
[YN/Burdan sonrası biraz şey, anlamışsınızdır zaten ajdkdkdl bi de bu satıra şarkı bırakıyorum dilerseniz açabilirsiniz~ ♡]
"Ehh, şimdi daha iyi~"
Sesli düşünüyordu. Kafasını biraz geri çekip kucağına oturan çocuğun ne yaptığına baktı Kyungsoo. Kulağına doğru yaklaşıyordu. Mavi gömleğin bir kaç düğmesini iniklenmediğinden dolayı açıkta olan esmer ten saatlerdir gözüne çarpıyordu. Şimdi bir de eğildiğinden dolayı kaslı göğsünün eğimli çizgisi bile görünür olmuştu.
"Daha iyi olan ne?"
Sorduğu şeye iç sesi 'manzaran' gibi salak bi cevap verdiyse de takmayıp Jongin'i bakışlarıyla soyma işlemine devam etti.
"Uh... Yok bir şey ya. Sen filmi izlemeye devam et."
Hahh! Film kimin umrundaydı be. Kyungsoo, filmden daha ilgi çekici şeyler bulmuştu çoktan. Jongin, kulak memesinin arkasındaki tene dudaklarını yaslayıp öyle kaldığında elini kaldırıp hafifçe terlemiş boyna sardı parmaklarını. Baş parmağını belirgin elmacık kemiğine hafifçe sürttüğünde Jongin oturduğu yerde hafifçe hareket etti.
Başta onu rahatsız ettiğini düşündüyse de sonradan boynuna konan sıcak dokunuşla endişesinin yersiz olduğunu anlayıp fazlasıyla mutlu olmuştu Jongin. Nabzı, Kyungsoo'nun dokunuşunun altında deli gibi atıyordu. Ellerinden birini biraz daha aşağıya kaydırıp Kyungsoo'nun sarı gömleğin eteklerini pantolonun esaretinden kurtardı. Geri çıkıp bir iki saat öncekinden farklı olarak biraz daha buruşuk olan gömleğin yakalarından birini tuttu. Kafasını kaldırdığında Kyungsoo'nun heyecanla parlayan gözleriyle çakıştı gözleri.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meow =(∩o∩)= •KaiSoo• √
FanfictionSapık bir uke ve aptal bir semenin mevcut bulunduğu fic tanesi... Gelsene, okuruz~ ••• Arkadaşlar, kedilere antipatiniz ya da alerjiniz varsa fici okumayın lütfen. Adından da anlaşılabileceği gibi bu ficte kedilere yer verdim. Yani önünüze aniden bi...