"Yok yok hayır hissetmesin. Olmaz. O zaman onu eve almam onun için hem bir fırsat hem de umuttur Hinks"
"Aynen öyle. Sana bağlanmasına mani olacaksın. Olmayacak bir aşk için umutlanmasına yol açarsan,kırılan kalbin ona verdiği yetkiyle yapamayacak bir şeyi yoktur"
"Ne demek yani bu?"
"Şu demek. Kalbi kırılan bir aşık,cam gibidir. Kesildiği yerden keskinleşir ve bu ona daha fazla güç verir. Sonuç olarak sana zarar verebilir"
"Bana bir şey olmaz. Bana ne yaparsa yapsın ama Nemecsek'e dokunursa?"
"Derdi zaten onunla değil ki. Ama onu aranızda bir engel olarak görecek. En kısa zamanda yapman gerekeni yapmazsan eğer,o sana zarar verecek. Kötülüğün ne olduğunu bilmeyen masum ve temiz bir çocuğa bunu öğretmek istemezsin değil mi?"
"İstemem tabi. Ama nasıl olacak o iş?"
"Onu yetimhaneye vereceksin"
"Bunu yapamam."
"Başka seçeneğin yok Federica. Hiçbir şey senin hayatından mühim olamaz"
"Ama iyi de,ben ustama ne diyeceğim? Dartagnan ile konuşup bu işte anlaşmışlar. O benim yardımcım artık. Şimdi ustamın kapısına dayanıp ben bu çocuğu yetimhaneye göndermek istiyorum nasıl derim? Hadi dedim,sebep olarak ne söyleyeceğim?"
"Yalan söyleyeceksin."
"Olmaz. Olmaz Hinks yapamayacağım. Bana karşı bir şey hissederse de kendimden vazgeçirmenin bir yolunu bulurum"
"Bunu başaracağından emin misin? Bu yolu tercih ettiğin takdirde seni zor günler bekliyor demektir Federica. İyice düşün. Eğer bu çocuk aşkına karşılık bulamazsa ne kadar gamsızlaşacağını aklının ucundan bile geçiremezsin"
"8 yaşındaki çocuk ne kadar gamsız olabilir ki?"
"Kalbini yerinden sökecek kadar."
"Sen ciddi misin Hinks? Bu kadarı olmaz"
"Çok ciddi söylüyorum. Yapar Federica. Kalbini yerinden söküp alır ve bu da demek olur ki Nemecsek de dahil tüm arkadaşlarını geride bırakacaksın ve gerçek bir hayalet olma yoluna gideceksin. Seçimini kendin yap. 3 gün müddetin var. İyi düşünmeye bak"
"Peki düşüneceğim"
"Ben gitmeliyim artık. Yarın akşam görüşürüz"
"Görüşürüz"Gün yeni ağarıyordu ki kapımın çalındığını duydum. Gözlerim kapalı başım da hala yastıktayken dışarıdakine cevap verdim
"Girin!"Kapının açılma sesiyle birlikte Remí'ye ait olduğunu bildiğim bir ses duydum
"Girebilir miyim elçim?" dedi saygıyla
Başımı yastıktan kaldırıp yatakta oturur hale geldim. Gözlerimi ovuşturduktan sonra elindeki kahvaltı tepsisini gördüm."Günaydın" dedi bana sıcak bir gülümsemeyle
"Günaydın" diye karşılık verdim aynı şekilde tebessüm ederek. Yatağımdan kalkarak geceliğimin eteğini dizlerime indirdim ve Remí'nin elindeki tepsiyi almaya yeltendim.
"Sağol. Niçin zahmet ettin aşağıda yerdik beraber"
"Olsun ben sana getirmek istedim yine de."
"Teşekkür ederim"
"Afiyet olsun"
"B-ben gideyim istersen. Sen rahatça üstünü giyin kahvaltını yap. Sonra da çıkalım."
"Tamam,olur"
"Ha ayrıca,az önce Boka geldi. Seni arsaya bekliyormuş. Seninle ilgili bir işi varmış"Şaşırmıştım açıkcası. Boka'nın arsada benimle alakalı ne işi olabilir ki?
"Ha öyle mi? Tamam gelirim o halde"
Birbirimize gülümsedikten sonra Remí arkasından kapıyı çekerek dışarı çıktı. Altıma lacivert kotumu,üstüne de haki renginde bir bluz geçirdikten sonra kahvaltımı edip aşağı indim. Ustam her zamanki gibi görünürde yoktu. Bitmek bilmeyen toplantılarından birindedir büyük ihtimal. Remí beni büyük salonda oturur vaziyette bekliyordu. Çıkmamız gerektiğini söyledim ve evi terk ettiğimiz gibi arsaya yollandık.
Boka ekibini karşısına almış konuşuyordu. Beni görür görmez ayağa kalktı ve yanıma geldi. Kolumdan tutarak "Hoşgeldin" dedi ve beni aralarında Nemecsek'in de bulunduğu yaklaşık yirmi tane çocuğun önüne çıkardı. Ardından gerçek bir lider gibi konuşmasını sürdürdü
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYALET ELÇİSİ
FantasyÖlüm ve yaşamak arasındaki ara dünya. Herkesin tam anlamda eşit olmadığı yer. Çünkü bu dünyada ölmüşlerin de ölümü var. Burada yaş ilerler,fakat beden ve yüz olarak aynı kalırsın. Bir kurgusal kahraman isen yaratıldığın seneden bugüne kadarki geçen...