Harry, üç saatlik analizinden sonra toz mavide karar kıldı.Her zamanki gibi sabah dokuzda kalkıp,boyayı almaya gitti.
Eve doğru yürürken arkasından bir ses duydu.
"Harry!Hey beklesene."
Niall yanına nefes nefese geldi.Harry sıkılmış bir şekilde onu izliyordu.
"Ah,ben de spor yapıyordum.Sen ne aldın?"
"Boya."
"Oh,odanı mı boyuyorsun."
"Sayılır."
"Anladım,yardım etmemi ister misin ağır gibi duruyor?"
"Hayır gerek yok,tutmıyım ben seni sana iyi sporlar." Harry arkasını dönmüş gidecekken sarışının nefes alışverişinden arkasından geldiğini anladı.
"Yok ya bitti benim sporum eve gidiyordum beraber yürüyebiliriz."
Harry yürümeyi bırakarak çocuğa döndü.
"Yürüyemeyiz.Bak, arkadaş olmaya çalışıyorsun anlıyorum ama ben olamam.Seninle ilgili değil,kişisel algılama.Ben kimseyle arkadaş olmam."
"Ben,anlamıyorum,neden olamayalım ki Harry?Sorun ne bilmiyorum ama sana yardımcı olabilirim he-"
"Tanrım sorunum yok.Asıl sorunlu sizsiniz.Birbirinizle nasıl ilişki kurabiliyorsunuz Tanrı aşkına!Bak bunu bana söyleyen ilk insan değilsin.Son olmanı dilerim ama olmayacağını da biliyorum.O yüzden kalbini kırmadan peşimi bırak.Bu son sözüm Niall,iyi günler."
Harry yere bıraktığı poşeti geri eline aldı ve hızlı adımlarla eve doğru yürüdü.Niall da istikametini değiştirip yavaş yavaş ters yöne gitti.
Harry,insanlarla konuşmamanın sorun olarak görülmesinden nefret ediyordu.Sonuçta bu bir tercih meselesi.Bazıları siyah sever bazıları beyaz,bazıları kedi sever bazıları köpek,bazıları insanlarla konuşmayı sever bazıları bitkilerle.O mutluysa,bu konu bu kadar da büyütülmemelidir değil mi?
Harry yorulunca biraz durdu ve soluklandı.O sırada bahçe kapısına yaslandığı evden bir kız çıktı.
"Oh,merhaba Harry."
"Merhaba Skylar."
"Görüşmeyeli uzun zaman oldu."
"Öyle mi?Hiç fark etmedim."
Harry yeterince dinlemiş yerinden kalkacakken kız Harry'ye yaklaşıp kulağına fısıldadı.
"Bu akşam ev boş.Gelmek ister misin?"
Kızın kulağına sürten dudaklarından iğrenerek kızdan çekildi.
"Skylar,tek seferlik bir şey olduğu konusunda anlaştığımızı sanıyordum."
"Ah biliyorum Harry ama çaresiz durumdayım."
"Üzgünüm Skylar,hoşçakal."
Harry poşeti de alıp başka biriyle daha karşılaşmamayı umarak eve doğru yürüdü.
*
Harry,eve girince karşılaştığı sessizlik ile şaşırdı.Bu saate kadar annesi çoktan uyanırdı.Fazla kafaya takmadan odasına çıktı.
"Ah,ne kadar yorulduğumu tahmin bile edemezsin Chris.Oh ve gecikmeli bir doğum günü hediyesi ama işte hediyen Beyonce.Bak,sana yeni altın sarısı bir saksı aldım!"
Harry heyecanla poşetten çıkardığı saksıyı eski saksıyla değiştirdi.Pikabına 'Beyonce' plağını koydu.Pencereye oturup kafasını avucuna koydu ve sokağı izledi.Daha güne yeni başlamasına rağmen bitkin ve sıkılmış hissediyordu.Belki de odasının duvarını yarın boyamalı,işe gitmemeli,Zayn geldiğinde de onu evden kovmalıydı.Ama bunları yapamamanın verdiği gerçeklik yüzüne tokat gibi vurduğu sırada aklına Gemma ve annesi geldi.Hemen pikabı durdurup aşağıya indi.
"Anne?Gemma?Kimse var mı?"
Harry mutfağa gittiğinde masanın üstünde bir not buldu.
'Harry,biz ablan ile markete gittik.Biraz uzun sürebilir.Akşam Gemma'nın erkek arkadaşı ile tanışacağız.O yüzden sen de bir yere kaybolma.Yapabilirsen işe erken git erken gel.Bugünlük mısır gevreği ile idare etmek zorundasın.Seni seviyorum. -Annen'
Harry gözlerini devirdi.Bu yemekten komşuların yemeğinde olduğu gibi kurtulamayacağını biliyordu.Bitkinliğinin üstüne bitkinlik eklenmişti.Belki bugün işe hiç gitmemeliydi.Duvarını boyar,Zayn ile biraz oyalanır sonra dinlenir ve akşam için hazır olurdu.
Mısır gevreğini hazırladıktan sonra oturup yemeye başladı.Aklına sabah olanlar geldi.Bugün çok fazla kişi ile muhattap olmuştu.Niall için üzülmedi.Bunu her zaman yapardı.Skylar ise,onu kafaya takmayı çok uzun zaman önce bırakmıştı.Bir lise partisinin ardından birlikte olmuş,bir daha görüşmemişlerdi.Skylar da başka bir şehirde üniversite okuduğu için mahallede de karşılaşmazlardı.Bugüne kadar tabi.
Tabağını yıkayıp odasına çıktı.Bir kuvvetle yatağını duvarın önünden çekti.Duvara yapıştırdığı deseni,tabloları ve ışıkları çıkardı.Mobilyaların üstünü örtüp duvarı boyamaya başladı.Bir yandan Beyonce ile birlikte şarkıyı mırıldanıyor bir yandan özenle boyuyordu.Bu huzurlu boya seansı tabi ki de yan evden gelen ses ile kesildi.
"Gerizekalı çocuk!Oyuncağını yaptıracakmış!Sen harca diye mi kazanıyorum ben bu paraları?"
"Senden para isteyen mi oldu ya?Kendi paramla yaptıracaktım.Ayrıca oyuncak değil o aptal gitar!" dedi sarışın çocuk ağlayarak.
"Bu mu gitar? Bu mu?Al sana gitar." Bıyıklı adam gitar kutusunu aldı ve pencereden attı.Niall sadece gözlerini kapattı ve ağladı.
"Bunların birinden annene bahsedecek olursan daha kötüsü olur çocuk.O paraları da ver bana." Adam çocuğun parasını aldı ve kapıyı çarpıp çıktı.Harry sarışın çocuğun ağlama sesini duyuyordu.
"Babamı istiyorum ben lanet olası,seni değil."
Harry insanlarla arkadaş olmayı sevmeyebilirdi.Ama kalpsiz,vicdansız biri de değil.Fırçayı dikkatlice yere bırakıp boya kutusunu kapattı ve pencereye yaklaştı.
"Hey."
Niall kocaman açarak gözlerini Harry'ye baktı.Sonra hemen sakinleşip normale döndü.Niall konuşmayınca Harry devam etti.
"Biliyorsun,ince duvarlar,açık pencereler ve az bir mesafe var.Yani,her şeyi duyduğumu tahmin ediyorsundur.Sen bir şey söylemeden önce izin ver ben konuşayım.Sana arkadaş olamayız demiş olabilirim ama ben kötü biri değilim Niall.Ailen ile aranda olanlar için üzgünüm.Eğer kendini daha iyi hissedeceksen bana gelip duvarımı boyamamda yardım edebilirsin.Belki o sırada konuşabiliriz."
"Ama sakın bir şey için ümitlenme." diye de Harry hemen ekledi.
Niall kocaman gülümsedi.
"Olur,ümitlenmem."
Harry de yavaşça gülümsedi ve pencerenin görüş açısından çıkıp derin bir nefes aldı.
"Doğru bir şey mi yapıyorum Hermione?Biriyle böyle konuşmayalı uzun zaman oldu.Zayn ile konuşmalarımızda genelde o konuşur ben dinlerim.Sanırım ben biraz...korkuyorum?"
Harry çalan zil ile irkildi.
"Pekala." Harry ellerini eşofmanına sildi.Hayır terlemiyordu tabi ki.
Merdivenleri tek tek indi ve sonunda kapıyı açtı.
ne saçma bir yerde bitirdim yav