2.Bölüm: Ada 1

4 0 0
                                    

  Sabah enteresan bir şekilde alarm sesi olmadan uyanmıştım. Haftasonu bile sabah 9'a alarm kuran ben bugün saat 13:11 de kendim uyanmıştım. Fazla uyumuş olduğumdan vücudum çok yorgun bir şekilde kalktım yataktan. Bir kitapta okumuştum, 6 saatten az uyumak ya da 8 saatten fazla uyumak vücudun kendini yorgun hissetmesine neden olurmuş, ben de bu yüzden 8 saatten fazla uyumamaya dikkat ederdim. Bu yorgunluğu atmam gerektiğini düşünerek yataktan kalkıp hızlı ve soğuk bir duş alıp kendime geldim. Üzerime eşofmanlarımı giyip sabah egzersizlerimi yaptım ve bir bardak kahvemi de içmeyi unutmadım. Kendimi güne hazır hissettiğimde abimi kaldırmak için odasına girip yatağına atlamaya hazırlanıyordum ki abimin yatağında olmadığını gördüm. Odanın kapısını yavaşça kapatarak ayaklarımı yere sürte sürte merdivenleri çıktım. Merdivenin karşısındaki odaya giriş yaptığımda babamla abimin dünki basketbol maçının kritiğini yaptığını gördüm ve neden bu kadar geç kalktığımı da kendi kafamda kanıtlamış oldum.

Dün Fenerbahçe'nin basketbol maçı vardı ve çeyrek final maçıydı, ben de oturup maçı izlemiştim küfürler ve yastıklar havada uçuşmuştu ve ben de her zamanki gibi kendimi oradan oraya atarak maçı izlemiştim. Eee yenince de abimle ufak çaplı bir kutlama yapmıştık, Kadıköy'deymişçesine bağırışlar tezahüratlar en son annemin bağırışlarıyla son bulmuştu. Kapıda dikildiğimi fark edince içeri girdim ve "Günaydıııııın!" diyerek herkese el salladım. Abim de durur mu "Halkı selamlıyor sanki, mala bak." diye lafı soktu, annem de ona çatalı soktu, "Kardeşinle düzgün konuş, terbiyesiz." diyerek. Ben de gidip babamın yanına kuruldum. "Eee, baba. Obradovic reis neler söylemiş maçla ilgili?" diye daldım konuya. Herhalde idolüm Obradovic'ti. Adam her zaman daha iyisinin olabileceğini düşünüp bunun için uğraşıyordu. Babam da gazeteden kafasını kaldırarak "Kızım adam yine önemli olan bu maçı kazanmış olmamız değil, bir sonraki maçı alarak yarı finale yükselmemiz gerektiğini bilmemiz gerek, sonuçta onların sahasında ve onların ortamında olacak maç, diyerek hevesimizi kursağımızda bıraktı." dedi. "İyi de baba, adam haklı sonuçta iki maçı almış olabiliriz, ama almamız gereken bir maç daha var ve adamlar geçen sezonun şampiyonları. " diye kendi fikrimi söyledim. Basketbolu değil de Fenerbahçe'yi çok seviyordum. Hatta annem maçları izlememi istemezdi. Fazla heyecan yapıp yenildiğimizde 3 gün surat astığım için. Benim de stres atma yöntemim buydu.

Annem bulaşıkları yıkadıktan sonra ellerini silerek "Kızım sen bu kadar geç kalkmazdın, biz kahvaltı ettik uykusuzsun diye de seni rahatsız etmedim, tabağın tezgahta çayı da ısıttım, otur kahvaltını yap." diyip magazin programlarının başına oturdu. Ben de kalkıp kahvaltımı yaptım ve odama gidip telefonuma mesaj gelmiş mi diye baktım. Kuzenimden iki tane cevapsız arama vardı. Ve whatsapp grubundan da birsürü mesaj. İlk Merve'yi aramaya karar verdim ve yeşil simgeye basıp telefonun çalmasını bekledim. "Alo??" diyen uykulu sesi duyunca "Ooo prenses hazretleri siz daha uyanmadınız mı?" diye sitem ettim. "Kızım bir rahat bırak ya, Allah aşkına. Ben uyanıyorum arıyorum telefona bakmıyo, tam tekrar uyuyayım diyorum uyuyorum beni arıyosun. Bak işte uykum kaçtı." aradaki küfür ve hakaretlerle yataktan kalktığına emin oldum ve " Ee beni aramışsın, ne oldu?" diyerek asıl konuya girdim.
"Kızııım, ben iki güne İstanbul'dayım. Uzun bir süre sonra doğum gününü beraber kutlayabileceğiiiz." diye sanki demin uyuyan o değilmiş gibi bağırmaya başladı. Ben de telefonu kulağımdan çekip tarihe baktım. Ayın 15'iydi. Doğum günümse 19'undaydı. Galiba 4,5 beş yıldır beraber kutlayamamıştık. Telefonu tekrar kulağıma götürüp "O zaman seninkini de beraber kutlamış oluyoruz ve kendi tarihimizi yazıyoruz." dedim. "Evvet, işte beklediğim sözler." diye beni desteklemeyi unutmadı. "Neyse kuzum ben kapatıyorum, arkadaşlarla buluşacağız ve daha bavul hazırlamam lazım, öpüyorum seni, görüşürüz." ve telefon suratıma kapanır. Sevincimi yaşaya yaşaya whatsappa girdim ve mesajlara baktım. Bizim 'Semih'in Askerleri' grubuna girdim. Grupta ben, Eda, Cemre, Ceren ve Semih vardı.
*Whatsapp konuşma başlangıcı*
Semih: Kızçelerim, şimdi ben bugün Heybeli'ye gidelim bir yüzelim diyorum, ne dersiniz, ama Fatih de gelecek.
Cemre: Bizce olur değil mi, Ceren?
Ceren: Olur kankiler, ben gelirim de çok geç değil mi saat? Yani ne zaman hazılanacağız, ne zaman çıkacağız?
Eda: Ceren yavrum haklı gençler, yarın gidelim, olmaz mı? Hem baksanıza Nisa daha uyanmamış bile.
Semih: Nisa kalksın da öyle konuşalım, hem o zaman Mert'le Caner'i de çağırırım.
Ben: Bence de yarın gidelim. Hem erkenden çıkarız, bisiklet sürmeye, gezmeye vaktimiz de olur.
Eda: Nisa reis haklı, son karar, yarın herkese sabah 10'da ada vapurlarının kalktığı yerde olsun. Ben bulaşık yıkamaya gidiyorum, görüşürüüüüz.
Ben: Bence de, benim de biraz ders çalışmam lazım görüşürüz, öpüyorum hepinizi.
*Whatsapp konuşma sonu*

Yarın gideceksek, annemlere haber vermeliydim. O yüzden de annemlerin yanına damladım. "Annee, biz yarın adaya gidicekmişiz, yüzmeye, daha doğrusu gidebilir miyim?" gözlerine baktım, cevabının olumlu olmasını ümit ederek. "Git kuzum, ama akşam 7'de evde ol, tamam mı?" cevabını duyar duymaz "Tamam annelerin güzelii, ben biraz ders çalışayım bari." diyip ortalıkta olmayan abim ve babamı umursamadan odama geçtim ve 1.5 saatlik ders çalışma maratonuna hazırladım kendimi.

Saat 5 olmuştu. Ben de kalkıp annemin kaldırdığı mayolarımı, güneş kremlerini ve plaj havlularını çıkarttım, çantama yerleştirdim. Aklıma geldiği an yapmam gerektiğini düşünüyorum, çünkü sonrasında unutmam kuvvetle muhtemel. Sonrasındaysa akşam yemeği için anneme yardım ettim ve abimle playstation oynadım. Bir oyunun daha galibiyetiyle göğsümü gere gere oturmaya başladığımda abimin kötü bakışlarıyla karşılaştım ve sofrasın hazır olmasını ümit ederek sofraya koştum.

Hepimiz oturmuştuk, ama babam yoktu. "Anne, babam gelmeyecek mi?" diye kafamdaki soruyu anneme yönelttim. "Yok kuzum, yemeği vardı onun, hem Merve de gelecek ya, işlerini ona göre ayarlıyor, Pazartesi onu almaya gidebilmek için." " Tamamdır, ben de gidip biraz dizi izleyeyim, sonra da yatarım. İkinizi de öpüyorum ve abi istersen gel beraber izleyelim." diyerek sofradan kalktım.
Odama girip kapının arkasındaki dolaptan bilgisayarımı ve şarj aletimi aldım. Sonra da yatağıma kurulmak için ortam hazırlayacaktım ki abimin "Kız Nisa buraya gel, hadii beraber izleyelim." bağırışıyla rotamı değiştirerek abimin odasına girdim ve bilgisayarı yatağın ayak tarafında bulunan yere koydum. Şarjının dolmaya başladığına emin olduktan sonra sıra en önemli şeydeydi, ne izleyecektik?
" Abiiim, mal abiim ne izliycez salak abiim?" diye abilerde detone olarak abimin kulağının dibinde bağırdım. İlk önce yüzünü buruşturdu, sonra küfretmek için ağzını açtı, sonra da mümin yanı ağır basınca tövbe çekip derin bir nefes verdi. "Lan manyak, ne bağırıyosun kulağımın dibinde, hayır şaşırdığım nokta bana özel olarak detone bağırabiliyosun. Bak beni sinirlendirdin, yine saçmalıyorum." diyerek kafama bir geçirdi. Adeta 10.000 hücremin beynime veda edişlerini, haykırışlarını duydum. Kafamı ellerimin arasına alıp ağlamaya başladım. Neden? Çünkü manyağım. Tabi abim bunu görünce şoka girdi. "Pişt, noldu be? O kadar sert vurmadım yalancııı." diye sarsmaya başladı. Ben de bu sefer gülmeye başladım. Sonra da "Ay ben manyağım, takmasana sen beni, ağlarım ben böyle." diye saçmaladım. Sonra da elimi omzuna atarak " Ee, ne izleyeceğiiiz.?" sorusunu yönelttim. 10 saniye duraksadı -Evet, saydım.-, sonra da düşünmeye başladı. En son kafasını bir bilim adamı edasıyla kaldırdı ve "Buldum." dedi. Ben mimiklerine gülerken o da filmin adını bilgisayara yazıp herhangi bir siteden açtı. En son hatırladığım abimin küfrederek filmi izlemesi benim de 50. dakikadan sonra dayanamayıp uykuya dalmamdı.

Evvet, gençler. Aslında şu an okuyucum yok ama neyse. İlk 5,6 bölüm büyük ihtimalle bu şekilde monoton ilerliycek. Fakat kuzen İstanbul'a geldikten sonra olaylar başlayacak diyebilirim. Olmayan fakat gelecekte olacağına inandığım okurlarıma selam olsun. Öpüldünüz...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 30, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Söz Vermiştin BanaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin