Cehennem ebedi değil mi? O hâlde bu saçma girişimi boşverelim. Üzerimdeki lanet tişörtün kısalığına sinirlenerek elime sigaramı aldım. Açıkçası altıma bir şey giymeye vakit bulamıyordum. Kim bilir belki de istemiyordum..
Tek bir sigaranın az geleceğini düşünerek paketiyle beraber çakmağımı alıp merdivenleri çıkmaya başladım. Çıkan gıcırtılı seslerden nefret ediyordum. En üst kata gelince bodrum katından bulduğum uyduruk merdiveni tırmandım. Saat gecenin bilmem kaçıydı.
Çatının üzerindeki kiremitlerin pisliğine aldırmadan gelişigüzel oturdum. Sigaramı esen hafif rüzgarda zor da olsa yakabilmiştim. Üçime küçük bir nefes çekince ellerim hafiften titreyip soğumaya başlamıştı. Tıpkı sigaraya ilk başladığımda olduğu gibi.
Dumanını üfleyip ikinci nefesi çektim. Pek güzel birşey değildi bu lanet olasıca. Saniyeliğine de olsa uyuşturmasını seviyordum. Kime ne?
Bir kaç tane daha içip eve girmek için adımladım fakat merdivenin düştüğünü görünce bugünün bir diğer lanetini savurdum. Hızlıca kenarlardan tutunup atlayınca ayağımdaki acıyı hissettim.
Bir sen eksiktin...
◇
Sabah koltukta uyandığımda alışkın olduğum boyun ağrım gün yüzüne çıkmıştı. Ve kesinlikle güneş bana göre değildi. Gereği hiç olmayan yılların eskitmiş olduğu odama girip dolabımı açtım. İçinde bir kaç parça kıyafetim ve sırt çantam vardı.
Üzerimdeki tişörtü çıkararak südyenimi her zamanki gibi lanet savurarak zor da olsa giymeyi başardım. Siyah desensiz tişörtümü giyinip altına da siyah bir pantolon giyindim. Zaten diğer kıyafetlerim de böyleydi ve fazla kıyafetim yoktu.
Siyah kapşonlu ceketimi de giyinip yine ve yine siyah sırt çantama mutfağa ilerleyip meyveli yoğurtlarımdan ve iki paket sigaramdan koydum. Bir şişede su koyup telefonumla kulaklığımı aldım. Eskiyen siyah botlarımı ayağıma geçirince toplamaya üşendiğim saçlarıma bakmadan evden çıktım.
Yavaş yavaş yürüyüp çalıştığım yere geldim. İçeriye girip çantamı kenara attım. Ardından Samet Amca'ya seslendim.
"Samet Amca, günaydın demek yok mu?"
Boğazındaki hırıtılara rağmen sesli bir şekilde gülüp günaydın dedi. Hızlıca kitaplıkların arasına girip bugün okumak istediğim kitabı seçmeye başladım. Yeni geldiğini düşündüğüm kitaba göz gezdirdim. "Beklentiler Üzer". Güzel bir şeye benziyordu. Elime alıp sandalyeye oturdum.
Aradan nerdeyse 20 dakika gibi bir süre geçince dükkana birisi girdi.
"İyi günler kitaplarınıza bakmaya gelmiştim. Burada oturup okumam mümkün mü?"
Müşterilerle ben ilgilenmediğim için Samet Amca cevap verdi.
"Tabii evlat. Hangi kitabı arıyorsun?"
"Herhangi bir kitaba bakıcaktım sadece, aklımda yok şuan. "
"Tamam sen geç arka tarafa. Masamız orada. Kitapları seçmende Nisa kızım yardımcı olsun."
Bana dönerek söylediği cümleye gözlerimi devirerek cevap verdim. Benim yaşlarımda görünen çocuğa bakıp önden yürüdüm.
"Ne tür kitap istiyorsun?"
"Kalın kitaplar pek tarzım değil. Elindeki kitaba bakabilir miyim?"
Raflardan kitabın aynısını alıp ona uzatıp masaya oturdum. Bana baktığını hissedince bende ona baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Biz Bize Yeteriz
Teen FictionDumanın gökyüzünde gittiği yönü izleyerek üzerimdeki tişörtün uçlarını biraz daha çekiştirdim. Edebiyat bana göre değil! Artık klişe olmadı mı? Yapmayın, kimsenin bundan haz etmediğini biliyorum. Ve bir sigaranın sonu kadar acı hayatımı yaşıyorum. ...