"Asırlarca yaşanılan roman şimdi el değiştirmişti. Süregelen gelenek farkında olmadan kilit vuracaktı büyülü kitaba"
Alice soğuk bakışlarını babasının yüzünde gezdirdi. Gözlerini eşit derece perdeleyen saçlarını iteledi geriye. Gözleri deyimi yerindeyse ateş püskürüyordu. Ağlamayı bilmezdi Alice. Sıktı dişlerini sinirle. Titreyen vücudunu güçlü iradesi saklıyordu. Yeşil, gri tonların harmanlaştığı, siyah ve uzun kirpiklerin değer kattığı iki küçük bebeği defalarca kapatıp, açtı. Gündüzün geceye hapsolduğu o anlarda babasına karşı çıkıyordu.
"Ne dediğinin farkında mısın?. Ben böyle bir şey yapmak istemiyorum" dedi. İki dişi arasında tısladı. Sırtında belirginleşen kanatları özgürlüğe uçmuştu. Büyük bir ahenkle açılıp, parıldadılar. Elması kıskandıracak güzelliğiyle. Dudakları doğal rengini terk edip siyaha bürünüyordu. Hışımla havalandı yerden, metrelerce yükseğe... Muazzam hilalin ortasına yerleştirdi bedenini. Genelde burayı severdi, çoğu kez gelirdi. Yarım ayın aydınlığı Alice'in karanlık güzelliğiyle birleşmişti. Elinde hissettiği tenle döndü saliseler içinde. Bu el babasınındı.
"Kızım lütfen..." Elini kavrayıp sıkıyordu. "Eğer bu yarışı kazanamazsan öleceksin." Bu kelimeler kızını çok seven babanın ağzından zorlukla dökülüyordu.
Lanet olasıca geleneklere sövme vakti gelmişti işte. Gerçekten sıra ona mı gelmişti. Omzuna bıraktı başını yıllardır güvendiği insanın. Jack'le başa çıkabilir miydi ki?.
Hafızasını tazeledi genç kız. Küçük bir film şeridi eşliğinde.
Soutsuların, çocukların 17 yaşında geldiğinde yaptıkları, ölümcül bir oyundu. Ailelerden iki erkek çocuğun yarıştığı ve sonunda birinin tükenmek zorunda kaldığı acınılası bi rekabet. Kaybedenin hiçe sayıldığı. Fakat bu sefer kurallar ters düz olmuştu. Rakiplerden biri bir kızdı. Evet Alice'ti bu. Bay Karmate'in tapınılası kızı...
İnsanın duygularıyla beslenen Soutsular'ın akıl almaz dünyasına girmeye hazır mısınız?...
Kolumu çeneme dayayıp, pencereden çiseleyen yağmuru seyrediyordum. Bu biraz da olsa rahatlatmıştı beni. Çalan telefonla gözlerimi ekrana dayadım. Arayan arkadaşımdı. Daha açmadan kapamıştı telefonu. Ardından mesaj geldi;
"Acilen yanıma gel."
Oflayarak doğruldum ve açtığım pencereden kanatlarımı uzandırdım gökyüzüne. Yağmur ıslatmıştı bedenimi. Nefes nefese indim Bethy'nin çatısına. Çakan şimşek içgüdülerimi harekete geçirmişti. Bu bizlerin gövde gösterisi yapma şeklimizdi. Bazen kendimizi göstermek için doğa olaylarını alet ederdik işin içine. Buna meydan okuma da diyebiliriz. Tedirginlik sarmıştı bedenimi. Bu benim hissettiğim nadir duygulardan biriydi. Nefret, en çok hissettiğim şey. Bethy, acınılası bir insandı. Belki de egolarımı okşadığı için onunlaydım. Sevgi...? Bu olamazdı heralde. Hiç tatmamıştı... Aptal insanların birbirine bağlanıp, acı çekmek için uydurdukları basit bir sendrom. Aşağılayıcı... Annesi terk etmişti onu, babasından sürekli şiddet görüyor ve gördüğü her gördüğü erkeğe aşık olup, zırlıyordu başımda. Ah! Hiç hazetmem!.
Önümde beliren gölgeyle, düşüncelerimi uçuruvermiştim kafamdan. Ve arkasından kot ceketi belirgin kırmızıya dönük gözleriyle Jack ortaya çıkmıştı. Yan gülümsemesi dudaklarının var olduğunu hatırlatıyordu sanki. O şımarık ve kendini beğenmiş tavırları.
"N'aber güzelim?." Dedi. Gözlerimi olabildiğince açtım ve hırladım.
"Git buradan!" zorlayıcı ve derinden gelen ses tonumla.
Isıtıp ısıtıp, tekrar önüme koydu yan gülümsemesini. Bu gerçekten çekilecek gibi değil.
Tırnaklarına baktı, üfleyerek küfür edercesine konuştu;
"Sanırım arkadaşın benden etkilendi. Ah etkilenilmeyecek gibi miyim?. Onunla iyi anlaşacabileceğimizi düşünüyorum." Dedi. "Yarış için bol şans." Son cümlesini bastırdı.
Yarışta başarılı olabilmemiz için bol bol insan duygularına ihtiyacımız var. Anıları, hatıraları, hayalleri, sevgileri, umutları bunlar bizim çaldığımız onları işe yaramaz hale getiren fakat bizim gücümüze güç katan değerli şeylerdi. Bu vampirlerin insan kanı içmesi gibi bir şey olsa gerek..
Tabi buna Bethy'den başlamıştı. Ne demek oluyordu bu?. Sanırım bana açıkça meydan okuyordu. Gözlerimi yumdum ve pençelerimi çıkardım. Tenim bronzlaşmaya başlamıştı bile. Dönüşüyordum. Elimde biriktirdiğim tüm enerjiyi üzerine saldım. Tam kalbine. Gözlerim olduğundan daha belirgin ve daha kocamandı. Robotu andıran ses tonumla;
"Her şey daha yeni başlıyor!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOUTSOULAR 1: MEYDAN OKUMA!
FantasyLanet olasıca geleneklere sövme vakti gelmişti işte. Gerçekten sıra ona mı gelmişti. Omzuna bıraktı başını, yıllardır güvendiği insana Jack’le başa çıkabilir miydi?... Hafızasını tazeledi genç kız. Küçük bir film şeridi eşliğinde. Soutsuların, çocu...