Cost Of Darkness

Merhabaa! Ben Buket, tanıtım bölümünün sahibiyim fakat en yakın zamanda eklenecek olan birinci bölüm ikimizin ağzından yazılacak. Beğenmenizi ve uzun uzun yorumlar gönderecek kadar benimsemenizi diliyoruz. 

Çok teşekkür ederiz! 

▪1995▪

''Uzun bir yolun sonundayım güzel kızım ve şimdi yaptığım hatalar  için bedel ödemeye hazırlanıyorum. Ödediğim bedel ne olursa olsun, Tanrı beni nasıl cezalandırırsa cezalandırsın sana zarar gelmesine, seni benden almalarına ve yok etmelerine izin vermeyeceğim. Sen sahip olabildiğim tek şeysin ve seni canım pahasına da olsa koruyacağım.

 Unutma Isadora, birini seversen, kim için olursa olsun ondan vazgeçme.''

Cennetin, her bir parçasının yüklendiği yağmur kristali,meleklerin her zerresinin kaplandığı beyazlık ve masumlukla alnından öptü kızını Irin. Küçük kızı hatırlayamayacağı annesinin öğütlerini dinlerken yumruk yapmış ellerini ağzına götürüyor, bir kar kristali gibi parlayan gözlerini kapatmadan onu dinliyordu. 

''Sanki sen, Tanrı'nın herkesden sakındığı güzelliğisin.'' diye mırıldandı Irin, hayranlıkla kızına bakmayı sürdürürken. Günlerdir Lucifer'i göremiyor, haber alamıyor olmasının yanında buradaki herşeyi kaybetmiş olması öldürüyordu onu. Bedeni hata olduğu düşündükleri şeyin olmadığını kanıtlayacak kadar güçlü değildi.Lucifer'in iyi olduğunu kanıtlayamazdı, çünkü buna kendisi bile inanmıyordu ama onun bir kalbe sahip olduğunu kanıtlayabiirdi. Çok büyük bir kalbe. 

Ama şimdi burada Baş Meleğe karşı olan tüm gücünü yitirmişti ve iki gündür arkası arkasına onu yargılayan adam, bir anda önceden sevdiği insandan başkasına dönüşüvermişti.

Nisroc odaya girdiğinde ve beşiğin başında oturan Irin'i gördüğünde içinde ki acı, kocaman bir alev topu gibi ona hiç görmediği cehennemi yaşatırken kadın hızlıca ayağa kalkıp kızının önüne siper oldu.

''Ona zarar verme Nisroc, yalvarırım ne yapacaksan bana yap.'' Gözlerindeki yaşları tutamayarak ağlamaya başladığında Nisroc gözlerini yumup derin bir kaç nefes aldı ve Tanrı'nın onu duymasını diledi. 

''Çekil önümden.'' dedi kadını kenarıya ittirmeye çalışırken. Irin bilmiyordu ki Nisroc bu hayatta Tanrı'dan sonra en çok kızına değer veriyordu. Onu seviyordu ve  kızının bir gün kendi yerine geçeceğini bilmek onu huzura erdiriyordu.

''Ona zarar vermezsin değil mi? Nicros?'' dedi Irin yaşlı gözlerle Baş Meleğe bakarken.  '' Cehennem için hazır mısın?'' dedi Nicros onu duymuyormuş gibi. Irin bir an için bu düşünceyle irkilse de o zaten Cehennemin yeni sahibine aşık olmuştu, onu benimsemişti onu sevmişti. Bu artık onu o kadar korkutmuyordu.

''Ona ne yapacaksın?'' dedi. Nicros'a doğru adımlasa da bir güç onu durdurmuştu. Nicros onun ona dokunmaya çalışmasının bile içini yaktığını anlamak için çok çabalamıyordu. Ölüyordu. Herşeyi dediği insanı yok edecek, iyiliğini öldürecek olmak onda derin bir yara açıyordu. 

''Onu Dünya'ya bağışlayacağım.''

Isadora, bu Dünya'ya adaleti getirecekti.

Lakin bazen en kolay görünen şeyi yapmak aslında en zoru başarmak oluyordu.

Ve eğer biri bu Dünya'ya adaleti getirecekse, seçim zamanı geliyordu.

İyi iyiliğiyle tüm Dünya'yı sarmalayıp koruyabilecek, kötülükte beyaza karışıp tüm Dünya'yı griye boyayabilecek miydi?

Ve..bir Melek daha Dünya'ya düştü.