Kabul Flashback kısmında ağlamamak için nefesimi tutup yazdım.YALAZ'DAN 🙋
Bakışlarım çat kapı açılan kapıya dönerken elini ağzına kapatmış Serpil ve yere dökülen saçlarıma bakan Yağmur beklediğim kişilerdi.
Onları umursamadan yaptığım işe dönecekken makineden gelen ses kesildi.
Makineyi görüş acıma indirirken açık olduğunu gördüm. Gözlerim kabloyu takip ederken fişi çekmiş olan Yağmur bana çatık kaşlarla bakıyordu.
"Ne yapıyorsun sen Yalaz?"
Ona doğru yönelip yanına gelince yere eğildim. Yerdeki fişi alırken
"Ne yapıyor gibi gözüküyorum Yağmur?"
Kapının ordan gelen hıçkırık sesleriyle ikimizde oraya dönerken Serpil yaşlı gözlerle bize bakıyordu. Elini ağzından çekip gözlerini sildi. Bakışları sertleşirken
"İstemezlerdi Yalaz. Senin bu kadar çabuk vazgeçmeni hayatı boşvermeni istemezlerdi."
O arkasına dönüp uzaklaşırken gözlerimi kapıdan çekemiyordum. Biliyordum istemezlerdi. Savaşmamı isterlerdi. Fakat olmuyordu. Hayata tutunmamı sağlicak hiçbir sey yoktu ki savaşayım. Uğruna savaşacağım hiç bir sey yoktu. Ben öldükten sonra ağliyacak teyzem ve ailesi dışında kimse yoktu. Ha birde Almanya daki dedem. Ailemin cenazesine bile gelmeyen, yüzünü bir kez bile görmediğim babamın babası. Sadece ilaç paralarımı karşılıyordu o kadar.
Koluma dokunan ince parmaklarla bakışlarımı çektim kapıdan. Yağmur bana bakarak
"Otur istersen."
Elimdeki makineyi yatağın ucundaki masaya bırakırken yatağa oturdum.
Yağmur önümde diz çökerken ellerini birlestirip bacaklarının arasına sıkıştırdı.
"Neden yaptın Yalaz?"
Parmaklarımı oynarken
"Çok dökülüyordu."
Yağmur ellerinden birini çıkarıp kazımadığım kısmın içine daldırdı.
Elleri saçlarımın arasında gezerken yumdum gözlerimi bir daha hi açmak istemezcesine. Bu karanlığa hapsolmak istercesine.
"Yaşamaktan korkuyor musun?"
Gözlerimi daha da sıktım sorusuyla. Görmesinler istedim benim onları görmediğim gibi.
"Benim miyop olduğumu biliyor muydun Yalaz? Ya da sevmediğim insanları ve istemediklerimi görmemek için bilerek gözlüğümü takmadığımı? Peki buna rağmen gözlüklerimi hep yanımda taşıdığımı?"
Eli saçlarımda gezerken
"Hayatta böyle Yalaz. Yaşamak istemediğimiz şeyler için yaşayabileceğimiz şeylerden vazgeçemeyiz. Fakat onları görmezden gelmeye atlatmaya çalışabiliriz, bulanıklaştırabiliriz."
Ben cevap vermezken derin bir nefes aldı. Elini çekecek sandım. Tutmak istedim bileğinden. Yapmadım ama. Fakat oda çekmedi elini, gezdirdi.
"Nedenini yok etmek için yaptın değil mi Yalaz? Hayata tutanmak için bir neden bile ağır geldi sana. Neden Yalaz, neden?"
Saçımdaki elinin bileğini tutum bu sefer. Gözlerimi aralarken
"Bomboş bir diyarda, yalanlar dolu, hainlerin kol gezdiği bir yerde yaşamak ister miydin?"
Yağmur bileğini elimden kurtarırken
"O diyar bomboş değil. Benim tanıdığım Serpil var Erdem var ben varım sonra aile-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lösemili Pasta
Ficción GeneralZamanın tedavisi ruhadır. Kalbin tedavisi ise.... Üzgünüm. Ne teknoloji ne insan o kadar gelişemedi. Yaralı ruhlarımız zamanla iyileşti. Yaralı kalbimiz ise aynı sızıyı koruyor. Fakat bazen tedavi bir insandan geçiyor. Yalaz o insanı buldu mu? Biz...