Masa

1.2K 120 47
                                    

ŞEBNEM

Bir an donup kaldım ve ne yapacağımı şaşırdım. Ben telefonu yavaşça bırakırken, Selim'in dokunuşuyla yerimden sıçradım ve ona doğru dönünce göğsüne çarptım.

"Selim..."

"Neyin var? Yüzün solmuş."

Göğsüne sarıldım ve duyduklarını gerçek olmama ihtimaline sarılarak sakin bir tonla konuşmaya çalıştım.

"Bir numara beni  aradı ve... Beni almaya gelecek kişi olduğunu söyledi sonra da- Sonrada Çakıroğlu'ndan sevgiler diyerek telefonu kapattı. Ben- Ben ne yapacağımı bilemedim."

Bana daha sıkı sarılan kollarından gerginliğini hissedebiliyordum, en az benim kadar şaşkındı ama bana destek olmak için sakin kalmaya çalışıyordu, ah, nasıl da biliyor işini.

"Seni kimsenin almasına asla izin vermem. Bana güven. Bir daha olmaz. Asla."

Kollarından sıyrılıp elimde tuttuğum telefonuma baktım.

"Numarayı araştıralım diyecektim ama büyük ihtimalle kullan attır, o yüzden..."

Derin bir nefes aldım.

"Telefon numaramı değiştirmem gerek."

Hattımdaki numaraları telefona taşıdım ve hattı çıkarıp kırdım. Telefonumu da kapattım ve cebime koydum, o şeyden yayılan her türlü sinyali kesmeliydim.

"Şebnem-"

"Eğer telefonumu buldularsa, belki de yerimizde bulmuşlardır. Burdan gitmeliyiz. Bora'ya göre en güvenli yer burası çünkü orda bir şeyler dönüyor ve benden saklıyorsunuz, biliyorum. Ama... Ama benim için en güvenli yer hep birlikte olduğumuz yer. Ne kadar parçalara bölünürsek, o kadar zarar görüyoruz. Türkiye'ye dönmeliyiz."

Selim'in yüzünde oluşan hafif korkuyu fark ettim. Orda benim haberim olmayan neler dönüyor bilmiyorum ama benden bir şey saklamalarından nefret ediyorum.

Sakin ama tehditkar bir sesle hala cevap vermekte güçlük çeken Selim'in gözlerine gözlerimi kitledim.

"Benden sakladığınız şeyi eninde sonunda öğrenmeyeceğimi zannediyorsanız eğer gerçekten aptalsınız demektir. Benden bir şey saklamak size hiçbir şey kazandırmaz, beni korumak gibi saçma bir nedeniniz varsa da olmasın. Ben kendi başımın çaresine bakabilirim. Çocuk değilim."

Garip bir biçimde gülümsedi.

"Komik mi, Selim?"

Gülmesini durdurmakta zorlanıyor gibiydi.

"Hayır. Hayır. Sadece bu gibi acil durumlarda çok çekici oluyorsun. Ciddi, tehditkar... Korkmuyor değilim senden."

Utangaç bir tebessümle göğsüne vurdum. Sonra odaya ilerledim ve uçak bileti bulmak için internete bakındım. Bir an önce ablamı görmek istiyordum. Aramızda kan bağı olmasa bile o benim ablamdı ve onun iyi olduğunu görmeden benim için bir şeylere odaklanmak çok zordu.

Ailemin katiline baba diyerek geçirdiğim onca yılda bana gerçekten aile olan tek kişi oydu ve bunu çok geç hatırlamıştım. Şimdi sırtıma merhem sürerken titreyen ellerini hatırlıyorum da, sesi her şeye rağmen çok güçlü duruyordu. Bunu bilerek yapıyordu, ben güçlü biri olayım diye ve oldum da. Ona bunun için çok şey borçluyum, boynuna çocukken sarıldığımız gibi bir kez daha sarılsam yeter bana...

SELİM

Bu halleri beni korkutuyordu. Böyle zamanlarda ona sarılmış olmama rağmen hiçbir sey hissedemiyordum. Ne bir öfke, ne bir korku... Hiçbir şey. Tıpkı Eylül'ün beni öptüğünde hissettiğim gibi kocaman bir boşluk... Yaşam enerjisi sökülüp alınmış bir beden... Eylül her kadar güçlü biri olsa da, aynı zamanda bencil ve acımasız biri. Bazı istisnalar gösterse de temelde böyle! Ne zaman ihanet edeceğini bilemezsiniz. Birisini gözünü kırpmadan öldürür ve vicdan azabı duymaz...

Tehlikeli Güzel (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin