6- Davetliler

969 44 2
                                    

Şarkı: (Trace-Honey) bunu açıp okumanızı tavsiye ediyorum, çünkü ben öyle yazdım💕

Artık otelde geçirdiğimiz vakitlerde, daha şık olmamız gerektiğini hepimiz biliyorduk. O yüzden hem diğer zamanlar için, hem de bugün ki otelin yeni düzenlenmiş hali için küçük çaplı açılışımız için evimde bir gardrop düzenlemesi yapmam gerekti.

İyi haber, garip bir şekilde ergüvenlerin desteğiyle otelin geçimi ve kendi maddi durumları iyiye gidiyordu.

Bugün birkaç parça bir şey almak için, Su'yla merkezdeki mağazalarda gezecektik.

Dakikalar dakikaları, saatler saatleri kovaladı.
.
.

"Yalnız bugün gelecek insanlar İstanbuldaki birçok marka şirketlerinin sahipleriymiş, otelin işlevini beğenirseler vergi ve birçok şey için katkı yapacaklarmış, inanabiliyor musun?" Bir yandan Su'yu dinleyip bir yandan da vitrinlerde ilgimi çekecek bir şey arıyordum.

"Umarım her şey yolunda gider, doğrusu heyecanlı olmadığım söylenemez." Diye ekledim.

"Biz heyecan yapmayalım da kim yapsın Aslı! Oteldeki o kadar değişiklikleri niye yaptılar sanıyorsun?" Tabii ya.

"Neyse valla, bugün yiyeceğimiz yemekleri düşünüp mutlu olalım.Bok boğazlı olmanın ayrıcalıkları."
Ortalık yine o gülüşlerimizin çarpıştığı muhteşem küçük kahkahalarımızla dolmuştu.

Alışveriş merkezini tavaf ettikten sonra sonunda aradığım elbiseyi bulmuştum. Su'da abiye tarzında alt tarafı parlak mor bir elbise seçmişti.

Normalde elbise giyen bir kız olmadığım herkes tarafından besbelli biliniyordu. Ama maalesef bu iş uğruna ve Ateş'in de birkaç zorlayıcı cümlesiyle, biraz şaşırtacağımı düşündüğüm bir elbiseyle karşılarında olacaktım.

İlk dalgayı muhtemelen tabi ki de Ateş bey geçecekti. Sahi o ne yapıyordu?

Cebimden telefonu çıkarıp, adının üstüne basıp aradım. Çalıyordu..

Normal her kelimesi bile, şarkıdan çıkmış sözlercesine mırıldanma gibiydi.

"Alo."

"Nasılsın?"

"Aslı aradığın çok iyi oldu valla, Su'yla beş dakika da bizim eve geçin. Yardımın gerek."

"Tamam da, ne yardımı?"

"Kızım, hadi bekliyorum konuşma fazla." Sana sormayacağım.

Konuşmamız genelde bir dakikayı geçmiyordu. Çünkü Ateşciğimizin telefonda uzun cümle kurma rahatsızlığı vardı.

Sonunda evlerine gelebilmiştik,kapıyı çalıp poşetleri yere koyduk. Çok geçmeden Ateş açtı.

Görüntü kalitesinden önce bir oda dolusu Ateş kokusu geldi. Bu onun kokusuydu.
Gelinler evinde, gelinin damatı ilk gördüğü anlarcasına kapının girişinde dikilmiş duruyordu.

Siyah smokin içine beyaz hafif kırışmış bir gömlek giyimişti, cebinde kan kırmızısı küçük iki tane gül parçası vardı. Saçları her gün olduğundan daha dikilmiş ve kabarıktı, kabul etmem gerekiyordu ki çok yakışıklı gözüküyordu hayvan.

Kravatını iki yandan tutarcasına küçük bir jest yapıp,

"Ee nasıl olmuşum kızlar? Fikirlerinizi alalım, yakıyor muyuz Roma'yı?" Ya sen espirimsi şeyler yapma.

Bunun için mi çağırmıştı öküz ya.

"Yakışıklı abimm benim. Çok iyi gözüküyorsun." Su boynuna hafif sarılmasıyla, tekrar tekrar Ateş'e bakıyordu.

Gözleri benimkileri buldu.

"Pişt, nasıl olmuş?"

"Fena değil yani." Diyerek ekledim.

Yüzünde ki tek kaşı hafif kalkarak, yan sırıtmasını yapıp yaklaştı.

"Kızım bu geceye, bahçıvan kıyafetlerinin abiye olanını falan almadın dimi?"

"Haha. Bu esprilerin için özel ders falan mı aldın? Aldıysan, tekrar başlamanı şiddetle tavsiye ediyorum.

Gece organizasyonuna bir saat kalmıştı ve ben daha yeni hazırlanıyordum.

Siyah poşetin içinden, elbiseyi çıkarttıp zor da olsa giyimeyi becerebilmiştim.

Bu geceye için fazlasıyla uygun olduğunu düşünüyordum.

Boğazında küçük yarım hilal şeklinde bir detay, altında da ikiye ayrılan yırtmaçlı bir göğüs dekoltesi vardı. Elbise koyu griydi. Uzun eteğinin bazı kısımları siyaha yakın renk barındırıyordu, bazı kızımları da simle siyahın karışımıydı.

Hayatımda gerçekten bir kadına benzediğim nadir anlardan biriydi.

Saçımı düzleştiriden geçirdim, normalde kıvırcık olan saçlarım bugün dümdüz bir görüntü almıştı. Yana atıp bordo bir ruj ve ince bir eyelinerla görüntümü tamamladım.

Portakal aromalı parfümümü birkaç fırt sıktım, her şey tamamdı.
.
.

Şu halimle, motora binip tek başıma gelmiştim. Bana kıyasla bizim ekipten herkes oradaydı. Telefonumu elime aldığımda Ateş'ten iki mesaj vardı.

Nerdesin?
Kızım davetliler geldi hadi.

Otelin önüne uzun kırmızı halı serilmişti. Müzik eşliğinde İçeriye doğru topuklularla zor olsa da yürüyordum.

Sahneye ve bar kısmına tepeden bakmamla duraksadım, Ateş'in arkası dönük ve Kelebek bir şeyler konuşuyordu. Herkes özenli bir şekildeydi, smokinler, uzun elbiseler, kısacası balodan bir farkı yoktu.

Rüya gibiydi.

Kelebeğin gözleri bir anda bana kaydı. Son ses bir ıslık yükseldi.

"Kızım nolmuş lan sana?" Kelebeğin lafından sonra Ateş arkasına hafif sıyrık bir bakış atıp, bir saniye gözlerinı kaçırdıktan sonra tamamıyla bana odaklanmıştı.

Kısa bir şekilde elbisemin kuyruğunu süzmüştü.

Hiç görmediğim bir şekilde bakıyordu. Gülümsemiyordu, hatta dudakları küçülmüş kaşları düz bir şekilde beni bakıp geçiyordu.

Merdivenden inip, yanına yürüdüm. Topukluların sesi yankılanıyordu.

"Bahçıvan kıyafetim fena değil ha?" Hafif alaycı bir şekilde sadece tepkisini bekledim.

Sadece saniyelerce gözüme baktı.

Elini sanki cevabımı beklemediği bir şekilde emincesine uzatıp,

"Bu geceyi süsleyen kız, saldırmadan dans edebilirsen,

"Bana eşlik eder misin?"



+20'de yenisi

Bodrum Masalı (wattys 2017)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin