Ben, Deniz. Okulun en sıradan çocuğu Deniz Demirsu. İkinci ismim falan da yok, annem gereksiz bulduğu için koymamış. Gereksiz bir ikinci isim saçmalığının yanında bir de gereksiz bir kız kardeşim var. Bir de benden hoşlanan ilkokul arkadaşım Nisan.
Onlar bir kenara, kendimi tanıtayım. Dediğim gibi ben Deniz Demirsu. 16 yaşında, fazla sıradan bir hayatı olan lise öğrencisiyim. Bir hayalim yok, ama Twitter hesabım var. Bir sevgiliye sahip değilim, ama bir Tublr hesabım var. Mükemmel bir aile de sahip değilim ayrıca. Hepsi fazla tuhaf, gerçekten. Esmer olmamın yanında, kahverengi gözlerim var. Sanırım buradan kaybediyorum. Kızlar, her zaman sarışın erkeklerden hoşlanır. Klasik; sarı saçlı, mavi gözlü olsun yaa saçmalığı gibi. Ben şu sarı saçlı, mavi gözlü takıntılı insanlardan değilim. Nefes alsın yeter de demiyorum. Benim gibi olsun ve bir de kahverengi gözleri olsun yeter.
Kendimi tanıttıktan sonra sıra kız kardeşime geliyor. Kız kardeşim, Dilara. Dilara Demirsu. Yedinci sınıfa gidiyor ve ailemizin en tuhafı. Hayır, bir One Direction hayranı değil. Justin Bieber'dan nefret ediyor. Bu ne kadar işime gelse de bazen keşke Justin Bieber ya da One Direction hayranı falan olsa diyorum. Annem ve babam ne yaptı bilmiyorum ama hepimiz esmerken o sarışın doğdu. Pis şanslı. Ha, tuhaflığına gelirsek; Sincap besliyor, ismi Oğuzhan. Neden Oğuzhan diye soracak olursanız söyleyeyim, okullarının en popi çocuğunun ismi. Allah'ın ergeni. Kahverengi gözleri var en azından, bana biraz da olsa bu yandan benziyor.
Nisan delisine gelecek olursak. Nisan Beren. Benden bir yaş küçük. 15 yaşında, lise hayatına yeni atılmış ilkokul arkadaşım. Ben sekizinci sınıftayken de benden hoşlanıyordu. Yanımda tuhaf hareketler yapar, fazla utangaçtır, kıvırcık sarı saçları ve kahverengi gözleriyle tatlı ve şirin bir şey. İlgimi biraz çekse de, bilmiyorum. Tuhaf bir kız. Benim için, kedilerden korktuğu halde, üç tane kedi besliyor. Benim için bir şeyler yapması hoşuma gitmiyor değil, ama komik de duruyor. Bazen sinirlendirdiği oluyor beni. Fakat hiçbir zaman onu tersleyemiyorum. Öyle bakıyor ki, deli kız. Fakat onda en sevdiğim yön, bana kendini güzel göstermek için orasını burasını açmaması. Etek giymez, saçlarını salmaz. Pantolon idealidir, saçlarını tepeden topuz yapar ve kenarlarından birkaç tel saç bırakır, çikolata sevmez ama çikolatalı gofretleri çok sever, en sevdiği renk yeşildir, fazla çevrevi olmasının yanında üşendiği zaman çöplerini cebine sıkıştırır. Bunları nereden biliyorum diye sormayın, her dakika yanımda bitiyor ve hiç pes etmiyor.
Sıra annem ve babama geliyor. Zehra&Mustafa Demirsu. Babam matematik öğretmeni, neyse ki bizim okulda değil. Annemse pastane işletiyor. Yeşi Pastane. Bu ismi Nisan'dan öneri olarak almış ve anneme sunmuştum. Anneminse çok hoşuna gitmiş ve birden pastanenin ismi Yeşil olmuştu.
En yakın arkadaşım Berkay'a gelecek olursak; Berkay Pirenli, büyük bir Fenerbahçe taraftarı ve bana benziyor. Koyukahverengi saçları ve yeşil gözlü yılışık şey. Okuldan para dilenmesini çok iyi bilir. Çekiciliğini büyük bir şekilde kullanır ve her saf kız da bunu aptal gibi inanır. Zaten okul ne kadar Anadolu Lisesi olsa da hepsi ayrı geri zekalı. Geçiyorum.
Bir de annemim ergenlik dönemlerimde yalnız kaldığım konusuyla ilgili kaygılarımdan dolayı gittiğim bir danışmanım var. Annem, her haftasonu Cumartesi günleri dershane çıkışı beni oraya götürür, o hafta neler yaptığım ile ilgili zırvalıkları anlatmamı isterdi. Seval Abla, oldukça güzel ve zarif biriydi. Kumral, kahverengi gözlü ve 29 yaşında olduğundan dolayı ona ısınmıştım. O da beni severdi, fakat yine de bu onu sıkıcı bulduğum gerçeğini değiştirmezdi.
Hayatımın böyle sıkıcı noktalarını size anlatacağımdan dolayı benden nefret edeceğinizi biliyorum. Çünkü böyle sıkıcı şeyler yaşadığım için ben de kendimden nefret ediyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nisan Kızı
Teen FictionBeni her zaman bıkmadan, usanmadan dinleyen anneme... O Deniz. Deniz Demirsu. Sıradan ve normal bir hayatı var, ama hayatındaki tek kusuru ilkokuldan beri tanıdığı kendinden bir yaş küçük arkadaşı olan Nisan'ın ona fazlasıyla aşık olması. O, ne kada...