11

2.5K 136 64
                                    

Multimedia'da çiftimizin kıyafetleri ve dinleyeceğiniz şarkı, Demi Lovato - Really Don't Care bulunuyor. Şarkıyı, belirtilen yerden sonra dinlemeniz daha iyi olur. İyi Okumalar!

Kâğıdı parçalara ayırıp çöp kutusuna attıktan sonra masamdaki telefonla Lillia'yı aradım. Birkaç dakika sonra odama geldi. "Al bu çiçeği nereye atıyorsan at" Dedim ve buketi ona uzattım. "Pekâlâ" dedikten sonra odadan çıktı. Derin bir nefes alıp verirken, sandalyeme oturdum. İster istemez gerilmiştim adını görünce. Geçmişteki yaşadıklarımı bir daha yaşamak istemiyordum. Çantamı alıp odadan çıktım. Zayn'de bu sırada odaya girmek için elini kaldırmıştı.

"Nereye güzelim?" Dedi gülerek. Gülümsemeye çalıştım. "Gab'in yanına gidiyorum" Suratını asıp alt dudağını dışarı çıkarttı. "Ben yeni geldim ama" Gülerek elimi yanağına koydum ve diğer yanağından öptüm. "Üzgünüm, kötüymüş biraz aradıda. Yarın görüşürüz olur mu?" Dedim geri çekildiğimde. Ellerini belime sarıp beni kendisine çekti ve başını boynuma gömüp sarıldı. Ellerimi ensesinde birleştirip bende onun gibi başımı boynuna gömdüm. Çok güzel kokuyordu ve onun kolları arasındayken kendimi güvende hissediyordum.

"Kendine dikkat et tamam mı?" Dedi boğuk bir sesle. Başımı usulca salladım. "Dikkat ederim" Diye fısıldadım. Köprücük kemiğimin üzerinden öptü uzun uzun. Bu yaptığı aşırı derecede hoşuma gitmişti. Geri çekildi. "Görüşürüz" Dedi gülerek. Bende güldüm. "Görüşürüz Malik" Birbirimizden ayrıldık. Asansöre binip abimi aradım. Gab'in yanına gideceğimi haber verdikten sonra kapattım.

Şirketten çıkıp Gab'in muayenehanesine gittim. "Hoş geldin Marie" Dedi sekreteri olan Oliver kapıyı açarken. "Hoş buldum" Dedim gülümsemeye çalışarak. "Gab nerede?" girişteki deri koltuklardan birisine oturdum. "Şu an bir hasta var içeride, onunla ilgileniyor. Yarım saate çıkar. Kahve ister misin?" Başımı salladım. Gülümseyerek arka taraftaki mutfağa gitti. Çantamdan telefonumu çıkartıp oyalanmaya başladım. Oliver kahvemi getirdi. "Teşekkür ederim" Dedim gülümseyerek. Oda gülümsedi. "Rica ederim" Dedikten sonra odasına gitti.

Her ne kadar gülsemde, içimde büyük bir korku vardı. Vücudum kasılmıştı. Dizlerimi titretiyor, alt dudağımı dişliyordum. Sonunda müşteri gittiğinde, Gab beni gördü. "Hoş geldin tatlım" Dedi sarılırken. "Hoş buldum" Sesim oldukça huzursuz çıkmıştı. Geri çekilip gözlerini kıstı. "Ne oldu sana?" Derin bir nefes alıp verdim. "Gel içeri, konuşalım" Başımı sallayıp kahvemi ve çantamı elime alıp içeri gittim. Peşimden geldi. Masasının önündeki koltuğa oturdum. Karşıma oturdu. Gözlerinde merak vardı.

"Calep, Londra'ya gelmiş" Dedim bir anda. Gözleri kocaman açıldı. "Ne?" Büyük bir bağırış koparttı. "Sen nereden biliyorsun?" Dedi daha sonra. "Çiçek yollamış şirkete" Ellerini saçlarına geçirdi. Oda en az benim kadar stresliydi şu anda. "Zayn gördü mü?" Başımı iki yana salladım hızla. "Anlattın mı peki ona?" Çekimser bir ifadesi vardı. "Hayır anlatmadım, anlatmayacağım" "Saçmalama Marie, Calep'i biliyoruz. Seni sürekli rahatsız edecek ve Zayn bunu elbet bir gün öğrenecek. Senden duyması daha mantıklı" Gözlerim dolmuştu. "Bilmesini istemiyorum Gab, bana davranışları değişir diye korkuyorum" Dedim titrek sesimle.

*4 Sene Önce*

Gelen mesajı defalarca kez okudum. Yazılanlar doğru olamazdı. O... bunu yapmış olamazdı. Herşeyiyle kabul ederdim fakat bu, gurur kırıcı bir durum haline gelirdi. Çekmecemin üzerindeki anahtarı alıp hızla odamdan çıktım. Gözlerim dolmuştu fakat onların aktığını hissetmeyecek kadar ruhsuzlaşmıştım. Annemin bana çağırdığını duysamda, umursamadan evden ayrıldım. Arabama binip asla yükseltmeyeceğim hızımı yükselttim. Arabayı hızlı kullanmayı sevmezdim fakat oraya en kısa sürede ulaşmam gerekiyordu.

Heart By Heart || Z.MHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin