Öhöm öhöm, çooookk uuzuuun bir süredir bölüm atamadım.. Bunun için özür dilerim. Okulum açıldığından beri sınavlarım var ve kafamı kaldırıp, wattpade girecek zaman bulamıyorum açıkçası. Umarım anlayışla karşılarsınız.
×Steve×
Dosyalarımı düzenleyip yerlerine yerleştirdim ve kapıda beni bekleyen arkadaşıma ilerledim. Öğle yemeği arasıydı. Şu olanlardan 3 gün geçmişti. Onunla ne konuştum ne de görüştüm. Bucky'nin dediğine göre yeni bir projesi varmış ve onun üzerine çalıştığı için odasından dışarı adım atmıyormuş. Dosyalarını Bucky götürüyordu çünkü ben cesaret edip onun yanına gidememiştim.
"Dostum, beni dinlemiyorsun!" diye bağırdı Bucky. Ona döndüm.
"Özür dilerim. Dalmışım."
"Bende bundan bahsediyorum. O yemekten sonra aklın başka yerlerde! Sevgili yaptın bana mı söylemiyorsun?"
"Hayır sadece dalmışım. Üzgünüm dinliyorum."
"Sevgilim var demiştim ya, adı Grace," dedi, "Senden bahsettim. Tanışmak istiyormuş."
"Nasıl tanışacak?"
"Dostum, sana mesaj atacak işte."
"Peki."
Bucky'nin verdiği bozuklukları aldım ve sıraya girdim. İki sandviç ve iki su alıp Bucky'nin oturduğu masaya ilerledim. Para üstünü verdim ve karşısına oturdum. Sandviçimden ısırık alırken Bucky suyunu içiyordu.
"Bir şey soracağım." dedi Bucky. Kafamı olumlu anlamda salladım ve soracağı soruyu bekledim.
"O gün Bay Stark ile asansörde ne konuştunuz? Zam konusu açıldı mı?" dedi. Aklıma dedikleri ve beni öpüşü geldi. TONY STARK BENİ ÖPTÜ diye bağırasım geldi. Ona öpüştüğümüzü söyleyemezdim. Yalan söylemeliydim.
"Hayır sadece bağırıp çağırdı işte. Toplantıya yetişmesi gerekiyormuş asansörde kalınca bağırıp çağırdı." dedim. Bir mırıltı çıkararak sandviçinden ısırık aldı.
Yemeğimizi yedikten sonra odamıza ilerledik. Tony ile konuşmalıydım. Bu iş boka sarmıştı. Ondan etkilenmiştim demek istemiyorum ama etkilenmiştim. Bucky dosyaları eline aldı ve çıkacakken durdurdum.
"Bucky dosyaları ben götürürüm." dedim. Bucky kafasını salladı ve dosyaları bana uzattı. Elinden aldım ve merdivenleri tercih ettim. Odasının önünde durdum. Kapısı kapalıydı. Kapıyı çaldım ve gelen sesle kapıyı açtım. Masasına gömülmüş bir şeyler yazıyordu. Beni görünce yüzünde bir sırıtış belirdi.
"Benden uzak duramıyorsun, dosyalar da bahanen oluyor." dedi alayla.
"Seninle konuşmaya geldim."
"Tabi konuşalım, geç otur. İçecek bir şey ister--"
"Bir şey içmeyeceğim. Sadece aklımdaki soru işaretlerinin cevabını almaya geldim."
"Nasıl böyle harika öpüşüyorsun diye sorma çünkü bu sırrı kimseyle paylaşmıyorum." dedi gülerek. Ben ciddiyetimi bozmadan konuşmaya başladım,
"Söylediklerin, beni etkiledi. Şahsen senden beklemezdim. O söylediklerin konusunda üstüme alınmalı mıyım? Ayrıca bu konuda ciddi misin?" dedim. Alayla gülmeye hatta kahkaha atmaya başladı.
"Seni zeki sanırdım, Rogers. Gerçekten ne demek istediğimi anlamadın mı?"
"Ne demek istediğini anladım elbette. Ama sen Tony Stark'sın. Her gün başka kızlarla yatan bir adamsın. Beni kullanıp atmayacağın ne malum?"
"Sen 5 yıldır burada çalışıyorsun. Sendr bende birbirimizi tanıyoruz. Sen benden nefret ettiğin için bana asla bakmazdın ve ben seni unutmaya çalışmak zorundaydım. Bu yüzden başka kızlarla yattım. Seni asla kullanıp atmam. Bunu yapamam." dedi gözlerimin içine bakarken. Ona güvenmek istiyordum. Onun yüzünü incelemeye başladım. Kahverengi gözleri ve esmer teni vardı ve bu onu çok yakışıklı yapıyordu. Dudaklarına geldiğimde durdum. Onu öpmek istiyorum. Dudaklarını izlediğimi fark etmiş olmalı ki dudağını yaladı. Bunu kesmeliydim, o benim patronumdu.
"Ben gitmeliyim." dedim ve kapıya ilerledim. Ayaklandığını duydum. Kapı kulpunu tuttuğumda onun eli beni durdurdu.
"Bekle." dedi ve elimi kulptan çektim. Şuan çok yakınımdaydı ve beni zorluyordu. "Beni öpmek istediğini biliyorum, kaçmana gerek yok," dedi ve dudaklarını ıslatıp bana daha da yaklaştı, "Çünkü bunu ben de istiyorum." dedi ve korkakça bana yaklaştı. Onu reddetmemden korkuyordu. İlk adımı ben attım ve dudaklarımı onun dudaklarıyla kapattım. Bir eliyle kapıyı kilitlerken diğer eliyle yüzümü tutuyordu. Kilitlemeyi bitirdiğinde iki eliyle yüzümü kavradı ve kendine bastırdı. Üstümdeki ceket rahatsız ettiği için çıkarmaya çalıştım. Bunu anlamış olmalı ki o çıkarttı ve kenara fırlattı. Gömleğimin düğmelerini açmaya başladı. Bacaklarımı beline doladım. Kalçalarımdan sıkıca tutuyordu. Altımda bir sertlik hissettim. Bu kesinlikle onun cep telefonu değildi. Kapının tıklatılmasıyla birbirimizden ayrıldık ve üstümüzü düzelttik. Gömleğimin düğmelerini ilikledim ve ceketimi hızla giydim. O sırada Tony sırasına oturup dosyaları karıştırıyordu. Bende kapıyı açtım ve sarışın bir kadınla göz göze geldim. Arkasında birkaç adam vardı.
"Stark?" dedi bana kadın. Beni Tony mi sandı?
"Bay Stark içeride." dedim ve kapının önünden çekildim. İçeri geçtiler.
"Bayan Potts? Sizi burada beklemiyordum." dedi Tony. O kızı tanıyor muydu?
"Bende sizin böyle büyük bir iş başarabileceğinizi beklemiyordum." dedi gülerken. Ben burada daha fazla durmamam gerektiğini düşünüp harekete geçtim.
"Ben odamdayım, Bay Stark." dedim ve kapıya ilerledim.
"Hayır, gitme. Seninde bu konuşmada olmanı istiyorum." dedi Tony bana bakarken. Patron ve çalışan gibi davranıyorduk. Kapıdan uzaklaştım. Bayan Potts bana bakıyordu ve bu beni rahatsız ediyordu.
"Sizin çalışanınız mı?" dedi. Tony bana baktı. Gülümsedi.
"Evet. En sevdiğim çalışanım." dedi ve sırıttı. Gülümsedim ve utançtan başımı öne eğdim.
"Demek o yüzden bu kadar başarılısınız." dedi. Bu kadın hangimize yürüyor anlamış değilim.
"Aslında Bay Stark işini biliyor." dedim Tony'i bölerek.
"Ona ne şüphe." dedi. Bu kadını burada dövebilirim. Tony'e yürüyordu.
"Bayan Potts, asıl konuya gelir misiniz?" dedi Tony. Sanırım anlamıştı.
"Birlikte çalışmalıyız diyecektim. İki başarılı şirket, iki başarılı patron... Neden olmasın?" dedi ve dudaklarını ıslattı. Tırnaklarımı ellerime batırdım. Bazuka getirin bana.
"Geçen haftaki istatistiklerinize göre pek başarılı bir şirket değilsiniz, Bayan Potts.. Ayrıca benim henüz bir şirketle çalışmak gibi bir arzum yok. Üstelik tüm işlerinizi babanıza yaptırıyorken, başarılı bir patron olmuyorsunuz." dedi Tony yapmacık bir gülüşle. İçimden gülüyordum ama dışardan bakılırsa anlaşılırdı. Kadın yüzünü ekşitti ve kapıya yöneldi.
"Bu şirketi başınıza yıkacağım, Bay Stark." dedi ve adamlarıyla gitti.
"Tam bir yelloz." dedim. Tony bu dediğime güldü.
"Kesinlikle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
beautiful chaos :: stony
Fanfiction"Benim en güzel kaos'umsun." Bu hikaye @aestheticstark tarafından yazıldı, benim tarafımdan devam ettirilmektedir.