(İyi okumalaar.)
Aras'ın telefonunun çalmasıyla itirafım bölündü. Aras sıkıntıyla telefonunu açtı.
"Ne var?" dedi odadan çıkarken. Nefes alıp yatağın üstüne oturdum. Orkun Aras'ın arkasından gitmişti. Buradan kaçmayı düşündüm yoksa onlara gerçeklerimi anlatmak zorunda kalacaktım. Ve bunu hiç istemiyordum. Çantamı boynumdan geçirip ayaklandım. Tam o sırada odaya girdiler.
"Alina? Bir yere mi gidiceksin?" dedi Orkun. Başımı aşağı yukarı salladım.
"Geç oldu." dedim.
"Bencede gitmelisin."dedi Aras. Ona baktığımda sinirli görünüyordu. Telefon konuşması pek iyi geçmemişti anlaşılan.
"O zaman seni bırakayım."dediğinde Orkun, Aras hemen yanıma geldi.
"Ben bırakırım."dedi ve beni belimden tutarak hızla dışarıya yönlendirdi. Arkamı Orkun'a döndüm. Şaşkın halde bana bakıyordu. Evden çıktığımızda Aras hala belimden tutuyordu. Elini çektim.
"Ne oldu sana birden?"dedim gözlerimi kısarak.
"Babam aradı. Orkun onlarda kalacağımı anında yetiştirmiş. Ne ara bunu yaptı bilmiyorum. Babam da hemen eve gelmemi emretti." dedi alaycı bir ifadeyle. Ardından arabasına bindik ve yol boyu hiç konuşmadık. Beni evimin önüne bıraktığında 'görüşürüz' bile demedi. Belli ki canı fena sıkkındı. Eve girince teyzem büyük bir gülümsemeyle beni karşıladı.
"Hoşgeldin biricik yeğenim."dedi aynı sevecenlikte. Bende gülerek ona karşılık verdim. "Arkadaşın Orkun çok iyi bir çocuğa benziyor."dedi. Oha. Orkun mu iyi çocuk?! O bildiğin bad boy. Dövmelerini görmedi herhalde.. Tek kaşımı kaldırarak ona baktım.
"Kibar ve beyefendi. Ayrıca..babası ünlü bir iş adamıymış."dedi elinde ki sosyete dergisinden bir resim göstererek. Resimde Orkun, kız kardeşi ve annesiyle babası vardı. Hepsi şık bir otelin açılışındaydılar. Orkun'a baktım. Dövmelerini kapatacak bir gömlek üstüne de siyah şık bir deri ceket giymişti. Onu ilk kez bu kadar 'beyefendi' görüyordum. Üstündekiler onun tarzı değildi pek.
"Aynı sınıftamısınız?"diye sordu teyzem. Başımı iki yana salladım. Teyzem sayfayı değiştirdi. Yeni sayfada Aras'ın resmini görünce başımı iyice dergiye uzattım.
"Aras, Selim Ünal'ın oğlu değil mi?"dedi Teyzem. Başımı salladım.
"Yeni öğreniyorum.. Bu Selim Ünal kim bilmiyorsun değil mi?"dedi bu sefer. Başımı iki yana salladım. "Annenin eski nişanlısı."dedi ve yutkundu. Gözlerimi irileştirdim. Bundan hiç haberim yoktu. "Arasla pek yakın olmasan iyi edersin."dedi ve dergiyi kapatıp yukarıya çıktı. Arkasından onu izledim. Arasla görüşmemi engelleyecek bir durum değildi bu. Ailelerimizin eskileri bizi ilgilendirmezdi..
**
Sabah okula geldiğimde Aras sıramızda oturuyordu. Yanına gittim ve sessizce günaydın dedim. Bana cevap vermedi. Kitabını açıp okumaya başladı. Üstelemedim ve bende defterimi açtım. Öğretmen içeriye girip dersi anlatmaya başladığında hala konuşmamıştık. O sırada telefonum Katy Perry'nin Roar şarkısıyla çalmaya başladı. Hemen telefonumu kapattım. Ama Ali Hoca başıma dikilmişti bile.
"Alina telefonunu hemen bana ver."dedi. Umutsuzca telefonumu hocaya uzattım.
"Özel bir okuldayız. Öğrencilerin telefonunu alamazsınız."dedi Aras mırıldarca.
"Pekala alabilirim."dedi hoca. Telefonu tekrar uzattığımda Aras kolumu çekti.
"Vermek zorunda değil ama. Eğer ısrar ederseniz okuldan gitmek zorunda kalabilirsiniz."dedi. Gözlerimi irileştirerek Aras'a baktım. Hoca iyice sinirlenmişti.
"Sınıftan çık!"diye bağırdı hoca. Aras sırayı hızla öne ittirdi.
"Siz nasıl isterseniz."dedi ve hocaya omuz atarak ilerledi. Ali Hoca onu kolundan tuttu ve kulagına birşeyler fısıldadı. Aras sinirle kapıyı çarptı. Hemen ayaklanıp peşinden çıktım. Merdivenlerden aşağı iniyordu. Hızla koştum ve kolundan tuttum. Nefes nefese kalmıştım.
"Ne var?"dedi elimi kolundan çekerken. Kaşlarımı çattım. Gözlerini devirip yürümeye devam etti. Peşinden gittim. En sonunda bodruma girdi ve karanlık köşesine ilerledi. Takip ettim. Yere oturunca yanına geçtim. Ellerini başına koydu ve dizini karnına kadar çekti.
"Özür dilerim."dedim. "Beni korunak için tartıştın." Güldü.
"Senin için değildi. Zaten gıcıktım."dedi bana bakmadan.
"Olsun. Yinede teşekkürer."dedim bende gözlerimi kırpıştırarak.
"Benim iyi birisi olduğumu düşünüyosun?"dedi birden. Sorusu beni şaşırtmıştı.
"Şey.. Bence sen çok karışık birisin. Ama evet iyisin sanırım."dedim. başını salladı.
"Hayır. İnan bana iyi değilim. Kimse benim iyi olduğumu düşünmüyor. Zaten haklılar. Geçmişim hep bir engel yaratıyor."dediğinde büyük bir suskunluk oldu
"Ben düşünüyorum."dedim. "Bence sen iyi birisin."
"Daha beni tanımıyorsun!"diyince irkildim. "Geçmişimi biliyorsun bile."
"Kimsenin geçmişi temiz değildir."dedim gözlerimi silerek. Yine dolmuşlardı.
"O halde ben en kirliyim." dedi. Başımı salladım.
"Benden daha çok olamazsın."dedim. Sonuçta tecavüze uğrayan bendim.
"Sana geçmişimi bilmediğini söyledim. Bilseydin konuşmazdık belki şuan."
"Peki. Anlat." dedim kollarımı birleştirip.
"Emin değilim Alina. Güzel bir anı değil." Sesi boğuktu. Yutkundum.
"Peki daha sonra anlatırsın belki."dedim ve nefes aldım. Başını salladı.
"Belki. Peki sen? Senin geçmişin ne?"dediğinde başımı ona çevirdim.
"Söylemeye bende hazır değilim sanırım."dedim dürüstce. Güldü.
"Öyleyse geçmişimizi unutarak yeni senle ben olalım?"dedi tek kaşını kaldırırken. Gülümsedim ve başımı omzuna dayadım. Huzurluydu. Geçmişi ne kadar karanlık olsada o artık geçmişinde yaşamıyordu. Aras dan hoşlanıyordum. Beni tekrar hayata bağlayan oydu zaten. Kendimi tekrar kazandıran.. Bana umut veren oydu. Onu seviyordum. Ailelerimizin geçmişinide unutmuştum onu severken. Benim için sadece Aras'tı o. Sevdiğim adam..
TELEFONDAN YAZDIĞIM İÇİN KISA OLDU. YENİ BÖLÜM CUMA GÜNÜ. OY VE YORUMLARINIZ İÇİN ÇOKÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM. YORUM BIRAKIRSANIZ ÇOK SEVİNİRİM. SİZİ SEVİYORUM VE ÖPÜYORUUUM.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dilsiz
Teen Fiction"Önümde dursan ve bana baksan; içimdeki acılar hakkında ne bilebilirsin ki; ben seninkiler hakkında ne bilebilirim ki? Ve ayaklarına kapanıp ağlasam ve anlatsam; sana cehennemin sıcak ve korkunç olduğunu anlatsalar; benim hakkımda cehenneme ilişkin...