QUEEN -Tek Bölümlük.-

851 22 13
                                    

*Justin Bieber - Only Thing I Ever Get For Chris İle Okuyabilirsiniz. :) İyi Okumalar.*

‘Günaydın Uykucu’

Sash, gülerek servisi sürmek için hazırlanırken, gözlerimi devirerek ilk günden beri yerim olan arka koltuğun cam kenarına ilerlemeye başlamıştım. Herkes, pazartesi sendromu ile homurdana homurdana konuşurken, Justin her zamanki gibi gözü gibi koruduğu kamerası ile çekim yapıyordu. Kamera beni bulduğunda, elimle kamerayı kapatarak homurdandım ve kendimi koltuğa atarak çantayı yanımda ki koltuğa fırlattım. Justin geri çekilerek kamerayı elimden kurtardı ve kendine tutarak dudaklarını araladı.

‘ Birazdan göreceğiniz kız Louise Lauren. Okulumuzun bu sene ki Kraliçesi! ‘

Justin neşe ve heyecan içinde mırıldanarak kamerayı bana çevirdiğinde gözlerimi devirerek kafamı arkaya yasladım ve Justin’in melodik konuşmalarını dinlememek için çabaladım.

‘ Ah, kendisi biraz uykucudur. Çok güzel uyuyor değil mi? Tıpkı ‘Uyuyan Güzel’ gibi.’

‘ Juzzy! Kes şunu.’ Tıslayarak elimle gözlerimi kapadım ve parmaklarımın arasından tek gözümle ona baktım. Kıkırdayarak kamerayı kapattı ve kendini yanıma atarak kolunu omzuma doladı.

‘ Salak. Çantamın üzerine oturdun! ‘

Kolunu ittirerek çantamı zar zor kıçının altından çıkardım ve kucağıma koyarak, bacaklarımı sallamaya başladım. Her ne kadar sıcak yatağımdan kalkmış olsam da, Matt’i görmek tüm uykumun yok olmasına neden olacaktı. Her gün olduğu gibi. Sash, servisi okulun kapısının önünde durduğunda çantamı sırtıma geçirerek öndekilerin inmesini beklemeye başladım. Justin de dâhil, herkes indiğinde bende en sonuncu olarak indim ve kafamı kaşıyarak okulun bahçesine girdim. Kızlar koşuşturarak, okulun içine girerken, kaşlarımı çatarak neden koşabileceklerini düşündüm. Bugün, ayın 21’i? Ah, ponpon kız seçmeleri. Yanaklarımı havayla şişirerek çantamı yukarıya kaldırdım ve merdivenlerden çıkmaya başladım. Dokuzlar hala okula alışamadığından etrafa öküz gibi bakınıyorlar ve utana sıkıla sınıflarını öğrenmek için 10ların yanına gidiyorlardı. İlk gün geldiğim de bende böyleydim. Aslına bakarsanız, ben hala öyleyim. Kendime gülerek sınıfıma girdim ve orta sıralardan birine oturarak gözlerimi ovuşturdum. Uykum var. Bu okulu neden bu kadar erken yapıyorlar anlamıyorum? Birde eşofmanla gelmek yasak. Sanki üstümüzde pijama olunca dersi dinleyemiyoruz. Parmaklarımı sırasıyla masaya vurarak bir ritim tutarken, edebiyat hocasının içeriye girmesiyle arkama yaslandım ve bacaklarımı sallamaya başladım. Genelde her sabah, sınıfa gelirken Matt’i görürdüm ama bu sefer görememiştim. Sanırım gelmemişti. Hoca yoklama almak için defteri açacağı sırada kapı çalındı ve içeriye koştuğu dağılmış saçlarından belli olan Justin girdi. Özür dileyerek yanıma oturduğunda Tanrıya şükür ederek, kafamı bacağına koydum ve sırtımı oturduğum sıraya yaslatarak yatma şeklimi aldım. İlk seferlerde sürekli derslerinde yattığım için müdüre kadar gitmiştim fakat hala yatmaya devam ediyordum. Hoca artık alışmıştı ki zaten edebiyat dersim zaten iyiydi. Dinlemediğim halde sınavlarım B oluyordu. Eğer F alsaydım, hoca zaten dersine almazdı, her neyse. Justin parmağına bir tutam saçımı dolayarak sarmaya başladığında, kendimi uykunun kollarına attım.

 Kafamın altında titreyen lanet cihaz ve beni uyandırmamaya çalışarak onu cebinden çıkarmaya çalışan Justin sayesinde gözlerimi açtığımda, Justin’in sıkıntılı yüz ifadesiyle karşılaşmıştım. Kalkarak, oturma pozisyonuna geçtim ve belimi iki yana döndürerek açıldım. Evet, sanırım uykumu şimdi alabilmiştim. Justin özür dileyerek telefonunu açtığında, dudaklarımı ıslatarak duvarda ki saate baktım. 8.35. 2 saat 35 dakika uyumuşum demek ki. Oflayarak saçlarımı karıştırdım ve parmaklarımı saçlarımın arasından geçirerek bana seslenen 9. Sınıf öğrencisine baktım. Utana sıkıla yanıma gelerek Beden hocası Bayan Hod’un beni çağırdığı söyledi ve hızla sınıftan çıktı. Beden hocasını sevmiyorum. Beden dersini de sevmiyorum. Aslında ben okulu sevmiyorum. Oflaya puflaya oturduğum sıradan kalktım ve sınıftan çıkarak spor salonuna inmeye başladım. Hissediyorum, biliyorum. İyi şeyler olmayacak. Spor salonunun kapısını iki yana açtırarak içeriye girdim ve elinde kalem bir kâğıda yazılar yazan hocanın yanına gittim. Sarıya boyattığı saçlarını düzelterek bana baktı ve eliyle yeri gösterdi. Yere oturarak bağdaş kurdum ve sıkıntıdan etrafı incelemeye başladım. Yazı yazdığı kâğıdı bana uzatarak gülümsedi ve kırmızı dudaklarını araladı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 06, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

QUEEN -Tek Bölümlük.-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin