Uyandığımda bu sefer hastanedeydim ve etrafımda birçok kişi toplanmıştı. Hiçkimseyi evlere götürmeden direkt hastaneye gelmiş servis. Bu nedenle hastane koridorunda sınıftaki çoğu kişi bekliyordu.
"Neredeyim ben?"
"Hastanedesin, bayılmışsın ve bu nedenle seni hastaneye getirmişler." Dedi doktor.
"Neden bayılmışım ki?"
"Başına aldığın herhangi bir darbeden dolayı olabilir, ya da uyumadıysan veya kendini yorgun hissediyorsan halsizlik veya düzensiz beslenme. Yakın bir zamanda bunlardan birini yaşadın mı?"
"Evet, perde asarken dengemi kaybedip düşmüştüm ve bayılmıştım. Bundan kaynaklı bir şey olabilir mi?"
"Olması muhtemel bir ihtimal. Ama gerekli kontrolleri yaptık ve serum da bağladık, yani bir sorun olmaz bundan sonra."
"Peki."
Odaya annem, babam ve Yağmur girdi. Bir hayli endişelenmişlerdi, yüzlerinden belli oluyordu. Al başına belayı, şimdi iki saat iyi misin nasılsın kendini nasıl hissediyorsun diye sorular duyacağım.
"Nasılsın kızım?"
"Yorgunum biraz, eve gidip uyumak istiyorum anne. (Yazar şuanda bu satırları yazarken bir gözü kapalı diğer gözü yarı açık bir şekilde yazdığı için uyuma isteğini karaktere yansıtıyor çaktırmayın.)
"Peki, eve gidince dinlenirsin ozaman canım."
_________
Arkadaşlarımla yorgun bir hâlde vedalaşıp geçmiş olsun dileklerini aldıktan sonra eve geri döndük. Elime takılı olan serumla birlikte odama gidip serumu askıya taktıktan sonra yatağıma uzandım. Tam uyuyacaktım ki kapıyı 2-3 kere birisi tıklattı. "Girebilirsin." Dedikten sonra kapı açıldı. Mert ve Yağmur gelmişti. İkisi de gelip yatağımın yanındaki sandalyelere oturdu. Yağmur endişeyle konuşmaya başladı.
"Nasılsın kanka? İyi misin? İyisin değil mi? Çok korktum vallahi. Niye bu kadar korkutuyorsun yahu! Beni bu kadar korkutmaya hakkın yok tamam mı!"
Yuh her şeyi içinde biriktirmiş resmen. Endişesini anladığım için yanıma yaklaşmasını istedim ve sarıldım. Yağmur'u en sakinleştiren yöntem buydu. O sırada annem odaya geldi ve annesinin Yağmur'u acil çağırdığını söyledi, odada Mert ve ben tek kalmıştık.
"Geçmiş olsun, baya korkuttun."
"Sağ ol. O kadar da korkacak bir şey yoktu zaten. Sadece gözüm kararınca yere düşmüşüm."
"Sen bayılınca orada nasıl bir panik yaşandı bilmiyorsun tabi. Neyse, taşı komodininin üstüne koymuşsun." Dedi gülümseyerek.
Ben de gülümseyerek başımı aşağı-yukarı salladım.
"Neyse, ben gideyim artık. Sen de dinlen biraz. Tekrardan geçmiş olsun. Görüşürüz."
"Teşekkür ederim. Görüşürüz."
Kapıyı yavaşta kapatıp çıktı.
__________
Çekmecedeki defter kitapları karıştırırken gözüme bir defter çarptı. İçini açıp göz gezdirmeye başladım. Bu benim içine bir şeyler karaladığım resim defterimdi. Canım sıkılınca defteri masanın üstüne koyup bir şeyler karalamaya karar verdim. Masamın üzerinde duran peluş köpeğimi çizmeye karar verdim. Biraz çizmişken komodinimin üstünde duran taş aklıma takıldı ve Mert aklıma geldi. Niye aklıma geliyosun sen ha bire? Bence birisi birinin aklına gelmeden önce nezaketen sormalı aklına gelebilir miyim diye. Of neyse çizimimi de bırakayım bari. Lan bu ne! Köpek çizeyim derken yüzü Mert'in yüzü gibi olmuş! Te'allam ya! Neyse defteri kapatıyım da kimse görmesin, bu resmi de yok ederim bir ara.
___________
Mert'in ağzından
Derin'i ziyaret etmek için onların evine gitmeye karar verdim. Eve gittiğimde kapıyı annesi açtı ve içeriye girmem için davet etti. Derin'in odasına girdiğimde baya meşgul olmalıydı ki girdiğimi bile görmedi.
"Derin ben geldim." Arkası dönükken ben konuştuğumda yüzünü bana doğru döndü, ya ben bu kızı neden her gördüğümde içim kıpır kıpır oluyor? Üf aman be saçmalıyorum sadece.
"Mert benim çok işim var sen otur bir yere ben geliyorum 2 dakikaya." Dedi.
"Tamam ben beklerim ya sen şey yap, işlerini felan hallet gel öyle otururuz sohbet felan ederiz çekirdek çerez felan."
"Efendim?" Ne saçmalıyorsun sen Mert ya? Benim kafa gitti iyice. Susayım da daha fazla rezil olmayayım bari.
"İşini hallet demek istedim yani."
"Tamam." Deyip gülümsedi. Ya bu kız nasıl böyle güzel gülüyor? Benim babam böyle güzel pasta yapmayı nereden öğrendi? Ne saçmalıyorum ya? Kafamı iki yana sallayıp kendime geldim. Derin'in masasında bir defter duruyordu, merak edip oraya doğru gittim. İlk sayfasını açtığımda gözlerimin iyice büyüdüğünün farkındaydım. Derin'in çizim yeteneğine hayranlıkla bakarak sayfaları karıştırmaya devam ettim. Son sayfaya geldiğimde bir köpek resmi gördüm fakat yüzünde bir tuhaflık vardı. O sırada gözüm Derin'in dolabındaki boy aynasına takıldı, defteri aldım ve aynanın karşısında bir kendi yüzüme, bir de köpeğin yüzüne bakmaya başladım. E ama bu benim yüzüm? O sırada Derin kapıyı elinde camsil ve bez ile açtı.
"Derin, bu resimdeki yüz ne?"
Derin'in ağzından
İş yapmaktan ve acele etmekten yorulduğum için neredeyse ölecekken (Abartılı anlatım var gerçekten ölme değil shsjh) Mert'in odamda olduğunu hatırlayıp odama doğru ilerledim ve kapıyı açtım. Olamaz! Mert yüzü ona benzeyen köpek resmini elinde tutuyordu! Niye zamanında yırtıp atmıyorum ki ya! Ne dicem şimdi ben Mert'e? O sırada Mert konuşmaya başladı.
"Derin, bu resimdeki yüz ne?"
Of Mert, niye beni hep zor durumda bırakıyorsun!
"Bu resimdeki yüz bana benzemiyor mu Derin? Sanki bana benziy-"
Lafı bitirmesine izin vermeden ona doğru ilerledim ve camsille aynayı temizlemeye başladım.
"Ya bu ayna da ne kadar kirlenmiş daha birkaç gün önce temizlemiştim ben bunu ya of hep kirleniy-"
Mert kolumdan tuttu ve yüzümü kendine doğru döndürdü. O kadar sert çekmişti ki kolum acımıştı ve neredeyse burun burunaydık. Bana çok sinirlendiği bu kadar sert davranmasından belli oluyordu, kesin çok kızacak diye düşünürken tekrar konuşmaya başladı.
"Derin, sana bu resim ne diye sordum!"
Heycanlı yerde bitiriyim dedim sgjddhj. Sizce nolacak? Hepsi birdahaki bölümdeee! Sgsjsh Ama birdahaki bölüm ne zaman onu bilemem sgsjg çok yoğunum ve zar zor yazıyorum. Aslında aklımda butun konular var ama yazmaya zamanım yok. Iyi okumalar, bu arada bana da okul hayatımda başari dileyin cok buyuk sevaba girersiniz :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Okul Bitti Mi?
HumorAslında yaz tatili geldiği için sevinen, ama yaz tatilinde sadece yatmaktan başka hiçbir işi olmayan Derin'in hayatı işte bu kadar sıradan ve heyecansız.. Ama bir dakika, o da ney öyle? Bu yaz tatili hiç de öyle geçecek gibi görünmüyor! Derin'i bu...