2. SEZONUN 14. BÖLÜMÜDÜR.
Eveline'nın bakış açısı,
Kılıcımı kabzasından sıyırarak çıkarttım. Baştan aşağı süzüp yukarı doğrulttum. Bu benim kılıcımdı. Babam hediye etmişti. Ve ben hayatımda bu kadar muhteşem bir kılıç görmemiştim. Öyle orantılıydı ki ortadan tutunca kabzasıyla denk geliyordu. Kabzasının ucunda ise gümüşten oyma aslan başı bulunuyordu. Elmas işlemeliydi. Ve bir insanı tek vuruşta ortadan ikiye ayırabilirdi.
Bakışlarımı yukarı çıkardığımda kılıcımın metalik rengine hiçte uyum sağlamayan kırmızı renge gitti gözlerim. Kılıcı kendime yakınlaştırdım ve ne olduğunu anlamak için elimi kılıca sürdüm. Avucuma bulaşan şeyi biliyordum. Bu kandı. Bakışlarımı kılıçtan ayırdım ve çevrede gezdirdim. Etraf bana ayak uydurmuştu. Yerde tıpkı benimki gibi kanlı kılıçlar duruyordu. Yanlarında ise bir sürü şövalye. Bu uçsuz bucaksız düzlükte gözümün görüp görebileceği her yer askerdi. Nutkum tutulmuş bir halde aralarından ilerlemeye çalıştım fakat bu debelenmem hiç bir işe yaramadı. Canlı birini görmek istercesine etrafıma baktım. Sadece herhangi birini görmek istiyordum.
Neredeydi güller? Neredeydi ormanlar? Neredeydi güneş? Hiç biri yoktu. Savaş enkazının bıraktığı bu koku genzimi yakıyordu. Gül kokuları duymaya alışmış burnum kan kokusundan sızlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Büyük Fedakarlık
Ficção HistóricaSavaşla büyüyen çocukların yaralı yürekleri vardır. Yitirirler çünkü evlerini, annelerini, ilk aşklarını, koşup oynadığı toprakları... Geriye bir tek acı hatıralar kalan çocukluğunu bırakmak demektir bu. Smirnow Krallığı'nın prensesiyse sadece savaş...