3. (P1)

72 5 2
                                    

08:36

Pazar günü, her zaman ki gibi ailecek pikniğe gittik. Annem ben de ki durgunluğu anlamış olacak ki, sadece tavuk yerine, adını aklımda dahi tutamadığım etlerden koydu. O an, gülümsedim. Aradan geçen iki senenin ardından gülümseyebilmiştim. Ailemle yaptığımız son piknik olduğunu bilseydim eğer daha çok gülümserdim. Karnımı bir güzel doyurdum. Ağzımın kenarlarına ve parmaklarıma bulaşan et sosunu, annemin en sevdiği kırmızı, güllü peçeteyle temizledim. Aslında annem kıyamazdı onları kullanmaya, bir deste dolusu peçeteyi yatak odasındaki aynalı masanın üzerine koyardı. İlk defa kullandığını görmüştüm ve doğrusu baya şaşırmıştım.

"Neden en sevdiğin peçeteleri kullandın anne?" diye sordum merakla.

Annem bana o an en güzel gülümsemesini bahşetmişti.

"Aman be oğlum, ölümlü dünya. Bu peçeteleri mezara mı götüreceğim sanki? Kullanalım işte." dedi.

"Haklısın," diye fısıldadım.

Yemeğin ardından babamla denize girdik. Annem de o sıra bulaşıkları yıkıyordu. Üzerime tonlarca (!) güneş kremi sürülmüştü; eriyip akacak gibi hissediyordum. Beyaz tenli olduğum için yediğim etlerin rengiyle eş değerdim! Babam esmerdi, tabi ki onun için bir sıkıntı yoktu.

Yüzerken kollarım ağrıyordu. Dinlenmek ve güneşin kavurucu sıcaklığını üzerimde hissetmek istiyordum. Ailemle o vakit Sivas'ta yaşıyorduk. Oranın kışı elbet anlatılmayacak kadar soğuktu. Sıcaklara hasret bir memleketti açıkcası, insanları da öyle.

Kumların üzerine serilmiş havluya gelişigüzel yattım. Sol gözüm ufaktan seğirmeye başladı. Batıl inançlara ister istemez inanan biriydim, ki hâlâ da öyleyim. Eğer sol gözüm seğirirse, kötü şeyler; sağ gözüm seğirirse iyi şeyler olacaktı. Hayırlısı, dedim bende.

Piknik keyfinden sonra doğru eve gidip, uyudum.

Bir veya birkaç gün sonra, annem ile babamın bağırışlarına şahit oldum. Annemin elinde telefon vardı, babama tüm gücüyle bağırıyordu. Babam ise bir eli alnında odanın etrafında durmadan dönüyordu. Peh, bunlara asla şahit olmayı istemezdim elbet.

"Nasıl olabilir anlamıyorum! Neden ya?" Hıçkırdı. "Neden bunu yaptın?"

"Hadi beni düşünmedin, ya şu el kadar çocuğu hiç mi aklına getirmedin?"

Kapıya biraz daha yaklaştım.

"Bak biraz da beni anla tamam mı? Ne yapabilirdim başka?"

Babam annemi aldatıyor mu? düşüncesi midemi bulandırıyordu. Bu olamazdı, babam bunu bize yapmış olamazdı. Hem babam anneme aşıktı ki! Yoksa değil miydi?

"Evi o kumara verdiğini görmek bile istemezdim.  Aptalsın sen! Mahvettin hayatımızı! Ne yaparız şimdi? Nereye gideceğiz?"

Tam üç gün sevgili günlük, üç gün sonra yola çıkmaya başladık. İstanbul'da ki amcamlara gidiyorduk. Babam direksiyonu sıkmaktan kemikleri çıkacak gibi duruyordu. Annemin gözleri kırmızı ve şişikti; bu beni daha da yıprattı. Ben ise yastığıma sarılmış, ifadesiz gözlerle etrafa bakınıyordum. Pek bir şey gördüğüm söylenemezdi.

O an ne oldu pek bilmiyorum, babam tüm gücüyle direksiyona vurdu. Annem ve ben sıçradığımız sırada babam, "Yüzüme bak artık!" dedi. "Tamam, yaptım; ama bu hemen batacağımız anlamına gelmiyor ki! Sen de yanımda olursan her türlü çıkarız bu bataklıktan."

Annemin bakışları bir kez olsun babama dokunmadı. "Kes artık sesini," diye fısıldadığını anımsıyorum. Babam bunun üzerine daha da delirdi ve tüm gücüyle bağırmaya başladı. Annemin susacak hâli elbette ki yoktu, aynı şekilde o da karşılık verdi.

Orta tarafta oturduğum için, karşıdan gelen farları ilk ben gördüm. Dilim kilitlendi, konuşamadım. Sonra annem ve babam da farketti ancak çok geçti.

Bunları yaşamayı, altı ay boyunca şokta kalmayı, amcamların beni evden kovmasını, annem ve babamın ölmesini istemezdim. Sonra neler noldu, nasıl hayatta kalabildim inan ki ben bile hatırlayamıyorum. Ancak bir gün, evde ağlarken, tüm gücümle haykırıyordum. O zamanlar sesim çıkıyordu, sevgili yarım. Yine bir kriz geçirdim ve dilim bir daha açılmamak üzere kapandı.

Kaderim bu kadar berbat olmamalıydı. Her şeyimi kaybetmem bir yana, kendimi de kaybetmiştim. Asla toparlanamazdım.

Sonra... Sonrası kaybettim işte.

Ayağa kalkamayacak kadar yorgundum.

...







İsimsiz'in Son Üç GünüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin