1. BÖLÜM

8 0 0
                                    



Yetimhanede birlikte oyun oynamış, birlikte gülümseyip , birlikte ağlamışlardı. Ama artık hiçbir şeyden haberleri yoktu.

~NOW~

Zil çalmak bilmiyordu ve dersten yeterince sıkılmıştım. Pencere kenarındaydım zaten,kafamı dışarı sarkıttım. Öğretmen 60 yaşında vardı ve kulağı iyi duymuyordu sınıfta da gereksiz bir uğultu vardı.
Karşıdaki siyah lüks araba dikkatimi çekti. Sanırım dikkatimi çeken o değil de dışında oturup okula bakan 20 li yaşlardaki sırıktı.
Ona bakmaya başladım. Bir kere Uzun boylu ve inceydi. Elinde sigarası okula bakıyor ve o bilmediğim aklında, bir şeyleri not ediyordu.

Zilin sesini duymamla evrene teşekkür mesajları yolladım. Artık eve gidebilir ve istediğim kadar dinlenebilirdim. Çantamı toparlayıp dışarı çıktım. Hava soğumuştu ve benim üstümde sadece ince bir kazak vardı. Kendime biraz kızsam da idare etmek zorundaydım. Hızlıca yürümeye başladım ki arkamdan ince ama oldukça güçlü bir erkek sesi duymamla arkama döndüm.
"Kayra? "
Bu ses ona aitti. Adımı nereden biliyordu bilmiyorum ama bir süre bekledim. İyice yanıma yaklaştı, nefes nefese kalmıştı.
"Beni duymuyor Musun?" Bir süre nefes aldı, konuşmamı bekliyordu.
"Adımı nereden biliyorsunuz?" Dedim yumuşak ve ince çıkan sesimle.
"Bilmemem mümkün değil, müsaitsen sana anlatsam olur mu,her şeyi en başından?" Davetkâr tavrına karşılık bir şeyler söylemem gerekiyordu. Derin bir nefes alıp konuştum.
"Sizi tanımıyorum bile."
Gülümsedi, "Adım Özgür, Uygar Özgür. Seninle ortak bir noktamız var ve sana bunu anlatmak istiyorum."
Konuşmaktan Bir zarar geleceğini düşünmüyordum, başımla onayladım.
"Peki tamam, tek bir şartım var. 6 ya kadar evde olmam gerekli."
Yamuk gülümsemesini suratına yerleştirdi.
"Pekala, tamam. En geç 6 da evdesin."

Arabaya doğru yürüyorduk, aynı zamanda arkamda bütün bir okul beni izliyordu. Aldırış etmeden minik adımlarla yürümeye devam ettim.

Geldiğimiz yer, eski, yanmış bir binaydı.
"Neden geldik buraya?" Diye bir soru yönelttim, yanımda duran genç adama.
" Biz daha küçükken burada beraber pek çok şey yaptık. Daha sonra yangın çıktı, burası gördüğün gibi işte. Yanmış, küllerinin etkisi altında kalan bir yetimhane." Dedi buruk gülümsemesini suratına yerleştirmeyi unutmadan.
"Ben biraz bir şeyler hatırlıyorum, ailem beni evlatlık edinmeden önce yetimhanedeydim,evet." Gülümsedim ona bakarak.
"Sen benim çocukluğumdan kalan en güzel şeysin." Sarıldı, duygusal birine benziyor ama dışı da bir o kadar sert biriydi.

Sahil kenarındaki herhangi bir banka oturduk, bir o anlatıyor bir ben anlatıyordum. Ailem beni evlatlık edinmişti,evet, ama geçen yıl kazada ölmüşlerdi acıları naif ruhuma tazeydi daha. Onlardan kalan yüklü miras ve ev de bana kalmıştı haliyle.
Özgür ise tıpkı benim gibi verildiği ailenin tek çocuğuydu,üvey annesi o daha 11 yaşındayken ölmüştü ve üvey babası ile yaşamını sürdürmüştü bu zamana kadar. Yaşını alınca kendi eve çıkmış,babasından sadece gerekli olduğunda para yardımı alıyordu ki babasının maddi durumu gayet iyiydi.
Beni bulmak için bir hayli uğraştığını söyledi. Hayatlarımız böyleydi işte, kirlensek bile beyaza sarılıp kaçıyordu renklerimiz.

Arabaya bindiğimizde bana baktı ve burukça gülümsedi. Bir şey hatırlar gibi oldu ve telefonunu çıkardı.
"Numaranı alabilir miyim güzelim?" Dedi.
Gülümsedim.
"Pekala yazıyor musun? 0............." teşekkür etti bana.
" Konuşuruz değil mi? Seni tekrar kaybetmek istemiyorum." Gözlerimin içine bakıyordu.
"Tabii ki de konuşuruz, buluşuruz fark etmez benim için." İçten bir şekilde gülümsedim güzel yüzüne.
Bana baktı çarpık çarpık güldü bir süre, arabayı çalıştırdı ve evime doğru -biraz benim komutlarım sayesinde- sürmeye başladı.

"İşte geldik güzelim, şimdi sen tıpış tıpış eve gidiyorsun." Güldü.
"Bu gece işin yoksa gelebilirsin bana. Hem biraz daha konuşuruz, film izleyebiliriz buluruz bir şeyler, ne dersin?" Diyerek baktım ona.
"Bir düşüneyim, olur tabii ki." Gülümseyerek baktı.
Ne de çok gülümsüyordu böyle.
"Bu akşam 8 gibi sendeyim?" Onaylarcasına baktı.
"Evet." Dedim ve görüşürüz diyerek arabadan indim, ben eve girene kadar bekledi, tam kapının hizasına geldiğimde arkamı dönüp ona el salladım. O da bana el salladı ve o güzel gülümsemelerini yolladı. Kapıyı açıp içeriye girdim.
Önce bir duş aldım, yorulmuştum bugün. Duştayken de Uygar'ı düşündüm, eskiden olmuş bütün güzel anılarımızı düşündüm. O benim çocukluğumdu.

Öncelikle giyindim, saçlarımı taradım ve tepeden bir topuz yaptım. Alt kata indim hızlı adımlarla. Salonu biraz biraz toparladım, sonuçta evime davet ettiğim ilk misafirimdi. Birazda  olsa toplu olmam gerekliydi değil mi? İşlerim bittiğinde, kol saatime baktım. Altı buçuğa geliyordu. Koşar adımlarla mutfağa geçip yiyecek bir şeyler hazırlamaya başladım.

  Saat tam yediyi elli üç geçe tüm işlerim bitmişti. Artık geriye sadece Uygar'ın  gelmesini beklemek kalıyordu....

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 09, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

HAYATA DOĞRUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin