Bölüm 2

22 4 7
                                    

   Eve gitmek istemiyordum. Bundan dolayı Alarcın beni kendi evine davet etti. Tek çarem de buydu zaten.
 
   Kapıyı açar açmaz kendimi koltuğun üstüne attım. Televizyonun karşısına geçtim. Kanalları gezerken bir korku filmine denk geldim. Alarcın ve Alas birbirine sarılıp izlerken ben de kucağıma bir yastık alıp onunla izlemeye devam ettim.
  
    İzlerken uyuyakalmış olacağım ki;
"Hayır, sen burda olamazsın." diyerek uyanmışım. Alarcın öyle dedi. Ama garip olan şu; ben rüyamda ne gördüğümü unutmuştum.
 
   Kahvaltı hazalamak için mutfağa yöneldim fakat ne hazırlayacağımı bilmiyordum. Biraz işin kolayına kaçarak "Alarcın ve Alas siz  kahvaltıyı hazırlayın, ben ekmek alıp geleceğim." dedim ve gülerek kapıdan çıktım.

   Kulaklığımla yalnız takılırken yolun kenarında bir motor kazası vardı. Bu motor bana bir yerden tanıdık geliyordu ama nereden?  "Amaan neyse ne biraz dikkatli kullansaymış. " diyerek markete doğru ilerlemeye devam ettim.

   Ekmek dolabının önüne geçip haberlere kulak kesildim.

"Sabah saat 8.00 sularında bir kaza meydana geldi. Motorlu genç yol kenarında durup bir evi gözetlerken arkadan gelen araba bunu son anda fark etmişti. O hızla fren yapmaya çalıştı ama nafile. Olay yerine geldiğimiz zaman genci bulamadık. Motoru burda bırakıp kaçmıştı." dediklerini duyunca bedenimi kuşku sarmıştı.
 
   Hemen marketten çıkıp koşarak eve gitmeye çalışıyordum. Kalbim hızla çarpıyordu. Tam kapının önüne geldim. Bu sefer masaya bırakılmış bir not gördüm. Masaya yaklaştıkça not kayboluyordu. Yaklaştım, yaklaştım ve durdum. Not yok oldu.

  Sürekli halüsinasyon görüyordum. "Bu neyin nesiydi? Delirdim mi ben? Akıl hastanesine mi yatacağım?" diye birbiri ardınca düşünürken kafama aldığım darbeyle sarıldım.

   Mehras, kahvaltı için ekmeği bekliyoruz. Sen gelmiş burda oturuyorsun. Çabuk içeri geç!" diye bağırmıştı Alas. Böyle insanlar aç kalmasın. Yoksa insanların nesli tükenir.

   Kahvaltı masasında KİDO vardı. Kidoydu oo. "Tek mutluluğum o benim." diyerek üstüne atladım.
 
  İçmeye başladım masadakiler gözünü dikmiş bana bakıyordu. Kido bittikten sonra "Ne var?" diye bağrınca hep beraber kahkaha attık.

  Herkesin karnı doymuştu. Masayı toplayıp plan yapmıştık. İlk önce kafeye daha sonra AVM'ye gidecektik.

Bir koşu gidip hazırlandım. En sevdiğim salaş topuzumu yaparak hazır olmuştum. Pencereleri kapatıp çıkmayı bekliyordum. Cool bir şekilde yürürken ayağım taşa takılmıştı. Herhangi bir acı hissetmeyerek devam ettim.
 
   Kafede her zamanki gibi cam kenarında oturmuştuk. Birer kahve sipariş ederken yan masaya biri oturdu. İlgimi çekmişti. Birkaç kere göz göze geldikten sonra gazetesini okumaya başladı. Ara sıra gazetenin altından baktığının farkındayım. Bir an aklıma gelmişti. Her zaman kaybolan kişi miydi bu? Daha fazla tahammül edemeyip yanına gitmeye başladım.

  "Acaba Geceyle Kamufle Olan Çocuk muydu bu?"

  "Sabahtan beri neden bakıp duruyorsun. Ayıp değil mi bu yaptığın?" diye bağırırken gazetesini indirdi. Hayret ilk defa kaybolmamıştı.
 
   Gazetenin altından bakan kişiyi gördüm. Şaşkınlıkla baktım. Kirpiklerim ıslanmaya başladı. Korkudan olsa gerek.

  "Hayır! Bu bir hayal olmamalı. Sen gerçek değilsin. Buna inanmak istemiyorum. Inanamazdım. Işte gelmişti o gün."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 09, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Umudun Son Tanrı VeliahtıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin