25. UNUTULMAZ AN

3.1K 98 69
                                    

Arayı yine baya bi açtığım için kusura bakmayın ciğerimler. Bu bölümde birkaç güzel şey olucak hadi bakalım fllss.

-------------------------

1 hafta sonra...

Masadaki boş yemekleri toplarken bir yandanda kapıya omzunu yaslamış beni izleyen Poyraz'ı kesiyordum. Şuan çok tatlı gözüküyor ve gidip onu öpmemek için zor tutuyorum kendimi.

"Bugün ki planın ne?"

"Bilmiyorum, belki Cansulara giderim belki de Edalara. Neden?"

"Bilmem, belki dışarı çıkarız beraber yemek yeriz diye düşünmüştüm. Planın varsa sonra yaparız."

Demek Poyraz beni dışarıya çıkaracaktı. Dünden razıyım. "Saat daha öğlen bir aşkım şimdi gidersem beş gibi eve gelirim sonra seni beklerim sen geldiğinde de çıkarız. Olmaz mı?"

"Sen nasıl istersen. Altıya kadar vaktin var."

"Hani ben nasıl istersemdi!"

"Yani istersen Cansu'yu çağır istersen de Eda'yı, sende gidebilirsin yanlarına. O manadan. Ama altıya kadar vaktin var."

Bunları konuşurken masadakileri çoktan kaldırmıştım. Nazmiye teyze hastalanmıştı.

Hafif bir baş dönmesiyle sakince sandalyeye oturdum. "Tamam o zaman ben yukarıya çıkıyım. Giyiniyim, sonrada beraber çıkarız. Ayrıca sen niye bu vakite kadar kaldın bakıyım."

"Güzeller güzeli karımı birazcık daha izlemek için. Yasak mı? Kim karışıyo."

"Kimse karışmıyo."

Yanına gidip kollarımı beline sardığımda oda aynısını yapmıştı. Yanağını öptüm. "Sence.."

Kafasını soru sorar gibi hafif çapraza çevirdi. "Ne sence?"

"Eda mı Cansu mu? En yakın Cansu. Oraya gitsem Eda'yı çağırsam mantıklı geliyo. Öyle yapıyım dimi?"

"Hayır yani illa bu anı bozucaksın dimi!"

Güldüğümde oda sırıtıp dudağıma ufak bir buse kondurdu. Kollarının arasından sıyrılıp yukarıya çıktım. Oda peşimden geliyordu.

Odaya girdiğimde direk dolabıma yöneldim. "Ne giysem?"

"Ben ne bileyim hayatım."

"Poff."

Elime geçen bir elbiseyi üstüme tuttum. Bunu daha önce görmemiştim dolabımda. Normalde elbise giymeyi tercih etmezdim ama elbise siyah ve dizlerime geliyordu. Çok hoşuma gitmişti.

"Bunu giysem mi Poyraz?"

"Kısa değil mi o?"

"Bunu ben almadım."

"Biliyorum, dün ben aldım."

Kafam karışmıştı. "Kısa diyorsun Poyraz."

"Kısa çünkü."

"Dizlerime geliyo. Şuan kıskançlığın lüzumu yok. Arabayla gidiyorum ve direk Cansulara geçeceğim."

"O zaman giy. Ayrıca o elbiseyi benim yanımda olmadığın sürece giymezsin diye almıştım." Derken ufak bir tını fark ettim.

Gözlerimi devirip üstümü çıkarmaya başladım. Oda takımının gömleğini üzerine geçiriyordu.

Elbiseyi askısından çıkarıp fermuarını açtım. Üzerime geçirip fermuarı çektim. Fakat.. Fermuar mı bozulmuştu acaba? Poyraz bedenime uygun mu almamıştı yoksa? Yoo. Her zaman ki bedenim.

ZORAKİ EVLİLİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin