Işınlanma odasının ortasına birden, onlarca SIDRAT ve TARDIS inivermişti. Doktor, temkinli bir şekilde TARDIS'den çıktıktan sonra kapsüllerin içindeki askerlere ''Güvenli'' diye bağırdı. Romana çıkmadan, onun TARDIS'inin önüne gitti. Kapıyı nazikçe iki defa tıklattı. Romana gülümseyerek dışarı çıktı.
''Size bana güvenmenizi söylemiştim hanımefendi. Güvenli bir şekilde Başkanlık Sarayındayız. Yeniden.''
Elini vermesi için ona doğru elini uzattı. Romana, bu centilmenlikten utanmış bir şekilde elini ona doğru uzattı ve TARDIS'in tek basamağından yere atladı. İkisi de derin bir nefes aldı. Bütün askerler tek tek önce gemilerinden sonra da odadan çıkıyorlardı.
''Biz burada kalıp Erke'yi bekleyelim. Geldiğimizden haberi vardır.'' dedi Romana hızlı bir şekilde elini çekerken.
Doktor, odanın sol duvarının, üst kısmında yer alan kameraya bakarak gülümseyip, el salladı.
''Erke, bizi ziyaret eder misin?''
Kendi SIDRAT'ının konsol koltuğunda oturup, bu ikiliye gülen Erke kendi kendine söylendi.
''Tabii ki. Büyük bir zevkle ederim hem de.''
Konsol koltuğundan kalkarak ışınlanma odasına ayarladı, konsol kolunu indirdiğinde SIDRAT homurdanmaya başlayarak konsolu yukarı aşağı hareket etti. SIDRAT cisimlendiğinde hafif bir sarsıntı oldu. Erke, iniş yaptığını anladığında kolu tekrar kaldırdı ve SIDRAT'ı hareketsiz konuma aldı. Ekranı önüne alıp dış mekanı kontrol etti. Doğru yere geldiğini anladığında konsoldan sıcak çikolata dolu bardağını alıp kapıya yöneldi.
''Selam, sıcak çikolata? İçerden verebilirim. Sıcak suyum da var.''
İkisinden de yarı sessiz bir ''Hayır'' duyuldu.
''Peki, şu yumuşak şekerlerden var mı? Çikolatayla iyi olurdu.''
Doktor, cebinden çıkardığı yumuşak şeker dolu keseyi Erke'ye uzatıp, verdi. Bir avuç şeker aldıktan sonra keseyi tekrar Doktor'a uzattı.
''Teşekkürler. Kayıp var mı?"
''Hayır'' dedi Romana alelacele bir şekilde. ''Ama Büyük Vampirlerin işinin bittiğini sanmıyorum. Orada bizi büyük bir tuzağa çekip Ragnarok Tanrıları ile başbaşa bıraktılar. Senin yardımın olmasa çıkamayabilirdik. Geç geldin ama yine de hiç yoktan iyidir.''
''Hiç sorma, Vampir Kral ile harika bir eğlence yaşadık burada. Savaş Lordları Başkanı aslında kılık değiştirmiş bir Büyük Vampirmiş. Onları atlattım ama bu sefer de Vampir Kral sarayın odalarınî değiştirdi. Ama onu da atlattım ve sizi kurtardım. O yüzden geciktim.''
''Yani şu an da Savaş Lordları'nın ana gezegeni başsız?" diye sordu Doktor, gözlerini dört açarak.
''Öyle. Ama şu an da seçimlere giremeyiz. Geçici biri bulunabilir.''
''O da tam karşımızda duruyor.''
Romana'nın bu tümcesi karşısında oda da kocaman bir sessizlik oluştu. Hepsinin birbirine, soran gözlerle bakmasını sağlayan bir sessizlikti bu. Odaya sessizlik çökmüşken, Doktor gülümsedi.
''Senatonun karşısına çıkıp açıklama yapmalısın. Sadece geçici olarak görevi üstlen. Savaş durumunda demokrasiyi düşünemeyiz. Büyük Vampirlerin bir B planı mutlaka olmalı.''
Yer: E-Uzay,Büyük Vampirler Bölgesi
Büyük Vampirlerin, E-Uzayın karanlığına gömülü sarayında, kralın odasına apar topar bir vampir girdi. Muhtemelen 100'lü yaşlarının ortasında, genç, erkek bir vampir asker içeriye girip tahtın önüne geldi. Kanatlarını açıp, yerlere kadar eğilerek selam verdi. Kral, eliyle onun selamını alınca yüzünü ona çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doctor Who: Evrenin Kan İçicileri
Fiksi PenggemarDoctor Who Ortak Hikaye-Ek kitabıdır. Savaş alanındaydık. Gezegene gelen Goldiloksların sesi gerçek anlamda kulaklarımı tırmalıyordu-sanki sahibinden süt isteyen bir kedi gibi- Doktor'a baktım. Mavi kulübesinin önünde ayakta duruyordu. Gülümsüyor...