40

3.2K 227 56
                                    

Kyungsoo kapıyı kapatmak için arkasını döndüğünde Jongin onun kendi iradesiyle dönmesini bekleyemeyecek kadar sabırsız davranıp minik bedeni kapı ile kendisi arasına almıştı.

Kyungsoo, kapı ile Jongin arasında kaldığında seçimini Jongin'den yana kullandı ve esmer olanın dudaklarını birleştirmesine izin verdi.

İçinde bulunduğu duruma hâlâ biraz yabancıydı. Ama her nasılsa Jongin'le  kapının önünde başlattıkları bu öpüşmeyi yadırgamıyordu. Bunun endişe verici bir şey olmadığını biliyordu. Öpüşmelerinin devamının geleceğeni de biliyordu. Yine de içinde devam etmeye dair en ufak bir şüphe yoktu.

Devamının geleceğini düşünen tarafta yalnız olmadığını biliyordu. Biliyordu, çünkü Jongin onu daha önce hiç öpmediği gibi öpüyordu. Dudaklarını hiç olmadığı kadar büyük bir hasretle hareket ettiriyordu. Bunun sebebi bir süre ayrı kalmış olmaları değildi, Kyungsoo böyle düşünüyordu. Bunun sebebi, birbirlerini istediklerini ilk kez bu kadar dışa vuruyor oluşlarıydı. Bir kez daha düşününce aslında iki sebebin de bağlantılı olduğunu anladı.

Ellerinden birini kaldırıp parmaklarını uzun olanın ensesiyle boynu arasında bir yere sardı. Öpüşmeyi daha rahat bir hale getirmek için ayaklarının ucunda yükseldi ve ne olduysa işte o an oldu.

Saniyeler önce Jongin'in hiçe indirdiği mesafeden dolayı ön bedenlerinin her noktası, istisnasız olarak birbirine kavuştu ve oluşan sürtündenme ikisini de titretti. Soğukta kaldığınızda bacaklarınızın zangır zangır titremesi gibi değildi. Daha çok aniden düşen tansiyon gibiydi. İnsanı her an kendini yere atma dürtüsüyle kuşatan türdendi.

İkisi de anlık olarak dondu. Az önce aralarında geçen nefes seslerinin oluşturduğu diyalog bile kesildi. Ya nefes almayı unutmuşlardı, ya da duyma yetileri kayba uğramıştı. Belki de ikisi birdendi.

Kyungsoo'nun az önce parmaklarının ucunda yükselen bedeni, ayaklarının artık eskisi kadar güvenilir hareket etmemesinden dolayı topuklarının üzerine sert bir iniş yapmak üzereydi. İşte tam o an, Jongin tek eliyle belini destekledi, böylece yere yığılması kısa bir anlık da olsa önlenmiş oldu.

Kollarını Jongin'in omuzlarına sardı ve gözlerini birleştirdi. Bu sözsüz iletişim olayını nereye kadar devam ettirebileceklerini bilmek istiyordu. Jongin yarım adım kadar bile olmayacak şekilde geri çıktığında az önce bakışlarıyla kurduğu cümlenin diğerine ulaşmış olduğunu anladı.

Öpüşmeleri bacakları Jongin'in beline dolandığında daha da hararetli bir hâl aldı. Kyungsoo bir öpüşmenin ne kadar ileri gidebileceğini bilmiyordu. Belki de düşündüğü gibi, ne kadar ilerletirlerse ilerletsinler öpüşmenin yeterli olmadığı bir nokta vardı. İşte tam o nokta iki durum arasındaki sınırı oluşturuyordu.

İkisi de sınıra çok yakın olduklarının farkındaydı.

"Seni çok özledim..."

Jongin bu cümleyi o bir saat içinde sayılmayacak kadar çok kurmuştu. Hepsi aynı kelimelerden oluşuyordu, hepsi aynı şekilde heceleniyordu, hepsi aynı harflerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkıyordu ama her nasılsa bu kez Kyungsoo'da hissettirdiği şey diğerlerinden çok farklıydı.

Belki kullandığı ses tonundan dolayı öyle hissettirmişti, belki de kelimelerin arasındaki tek nefeslik mesafeydi... Fakat biliyordu işte, Jongin'in özlediği şeyin birbirlerini böyle tekrar hissediyor oluşlarıydı.

"Ben de seni özledim..."

Kollarını Jongin'in narlı şampuan kokan kafasına sarıp yumuşak saçlarına uzun bir öpücük kondurdu. Geri çıktıktan sonra esmer olanın güzel yüzünü avuçlarının arasında sakladı ve bakışlarını birbirine kenetledi. Sanki kim daha yoğun bakabilir yarışına girmişler gibiydi. Kyungsoo hiçbir zaman bu yarışın kazananı olamayacağını düşündü bir an. Sonra asıl ödülün o bakışların hedefi olmak olduğunu fark etti.

Meow =(∩o∩)= •KaiSoo• √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin