Bölüm 2: Yeniden Buluşma Part 2

1.6K 161 4
                                    

Nie Yan kafasını kaldırıp ona doğru yaslanmış olan Xie Yao'nun yüzüne baktı. Cildi sanki kusursuz beyaz bir yeşim gibiydi; hassas ve yumuşak. Kulağında sallanan güzel küpelere bakarken siyah saç telleri aşağı sallanıyordu.

Xie Yao ile sıra arkadaşıyken ona gizlice göz ucuyla bakmayı hep sevmişti, ne kadar bakarsa baksın hiç yeterli gelmiyor olsada.

Xie Yao kuşkusuz sınıfın en güzel kızıydı ancak diğer sınıflarda da çok güzel kızlar vardı. Diğer yandan Nie Yan okulun en güzel kızının Xie Yao olduğuna sıkıca inanıyordu.

Nie Yan ilk karşılaşmalarından sonra onu hiç unutmamıştı. Lise son sınıfa başladığında aynı sınıfta olduklarını öğrenince çok şaşırmıştı. Sadece bu da değil, aynı zamanda sıra arkadaşıydılar da. Bu olayların alın yazısı olduğuna inanmaya başlamıştı. On yıl sonrasına kadar anlayamamıştı; iki insanın kaderlerinde beraber olmak olsa bile, ellerindeki fırsatları değerlendiremez iseler şanslarını kaçıracaklarını. Bunun farkına vardığı zaman artık çok geçti.

"Buraya tek başına nasıl gelirsin? Burası birçok suçun işlendiği tehlikeli bir bölge!" Nie Yan, gerçekten endişeli bir tonda söyledi. Bu bölge gerçekten de birçok suç organizasyonu tarafından sahiplenilmişti. Özellikle de Xie Yao gibi tek başına, genç ve güzel bir kız için çok tehlikeli bir bölgeydi.

"Beni küçümseme! Tekvandoda üçüncü dan siyah kuşağım! Yirmi bir olunca, dördüncü dana ilerleyebileceğim. Eğer inanmıyorsan sana göstereyim!" Xie Yao pozisyonunu aldı ardından yüzü kızardı ve aniden durdu. "Aslında, boş ver... Bugün etek giyiyorum ama gerçekten çok güçlüyüm!" Xie Yao  masumca söyledi.

Nie Yan gülerek karşılık verdi ve Xie Yao ile bir müddet sohbet ettikten sonra önündeki kızın Xie Yao olduğunu doğruladı; o samimi, sevimli, neşeli ve kaygısız kız. Ama üniversiteden mezun olup tekrar görüşünce, bu tür neşeli masumluk bir daha asla göremeyeceği bir şey olmuştu. Anlaşılan o ki stresli bir zamandan geçmek herkesi değiştirebiliyordu...

Xie Yao, Nie Yan'ı incelemeye başladı. Kendine kıyasla Nie Yan birkaç yıl genç duruyordu. Boyu da neredeyse kendininkiyle aynıydı, aşağı yukarı 1.70 civarı. Giydiği kıyafetler biraz kirliydi, büyük ihtimalle az önce düştüğü içindi. Görünüşüne bakarsan-yakışıklı sayılmasa da- bir gideri vardı. Ama nedense, Nie Yan'a karşı nedenini anlayamadığı bir tanışıklık ve yakınlık hissediyordu. Farkına bile varmadan uzun bir süre muhabbet ettiler.

"Hangi okula gidiyorsun? Görünüşüne bakarsak... Ortaokula gidiyor olmalısın, değil mi?" Xie Yao, Nie Yan'ın biraz sersem ve boş kafalı olduğunu hissetti, o kadar sersem ki biraz sevilesiydi. Koşarken önüne bakmamak, çoğu ortaokullu böyle sersemdi. Ama liseye geçtikleri zaman çok daha olgun hale gelirlerdi.

Nie Yan şimdi on sekiz yaşında olmasına rağmen, yirmi sekiz yaşındaki bilgeliğine sahipti. Xie Yao ile tekrar karşılaştığında, geçmişte olduğu aklı karışmış cahil çocuk değildi. Zamanın geçişiyle ruhu işlenmiş ve olgunlaşmıştı; sakin ve soğuk kanlı olmuştu.

"Kim demiş orta okulluyum diye? Eğer ülkenin çocuk politikası olmasa, oğlum kendi başına bakkala gidecek kadar büyümüştü!" Nie Yan şakayla karışık söyledi. İnsan çok ciddi ve sıkıcı olmamalıydı.

"Oğlun? Kendi başına bakkala gitmek? Şaka yapmayı bırak!" Nie Yan'ın cevabı onu kahkahalara boğdu ve aralıksız gülmesine neden oldu.

"On sekiz yaşındayım."

"Gerçekten on sekiz misin? Hiç de benim yaşımda göstermiyorsun." Xie Yao şaşırarak söyledi.

Yetersiz beslenmeden dolayı Nie Yan'ın şu anki boyu açıkçası biraz kısaydı - 1.65 civarı. Daha sonradan yaşam koşulları düzeldiğinde, lise son sınıfta boyu 1.80 fırlayacaktı. Nie Yan'ın şu anki görünüşü hala küçüktü, gerçekten de orta okullu gibi duruyordu. Her zaman böyle depresif görünmesini sebebi buydu.

Onun için en kötüsü ise , yirmi sekiz yaşında biri olarak, beklenmedik bir şekilde ortaokullu gibi gözüktüğünün söylenmesiydi. Ancak şu anda gerçekten de bebek yüzlüydü, o yüzden yapacak bir şey yoktu. "Bunu nedeni yüzümün diğerlerine kıyasla daha genç görünmesi."

"Gençsen, gençsindir. Hala kabul etmeyecek misin?" Xie Yao kıkırdayarak cevapladı. Nie Yan'ın oldukça eğlenceli biri olduğunu hissine kapılmıştı. Sınıfındaki tüm erkekler onunla karşılaştıklarında ya utanıp ne söyleyeceğini bilemeyen yada onu tiksindiren kendini beğenmiş ihmalkar tiplerdi.

İkisi uzun bir zaman konuştu. Nie Yan, Xie Yao ile konuşurken çok rahattı. Ara sıra bir kaç zekice espriyle ona takılarak onu güldürmüştü.

Nie Yan, Xie Yao'nun o güzel gülümsemesine bakış attı. Ona liseden mezun olduğu zamanı hatırlatmıştı. O ve Xie Yao bir yıl boyunca sıra arkadaşıydılar ve ikisi arasında hiçbir türlü bağlantı olamayacağına kendisini inandırmıştı. İki ayrı dünyanın insanıydılar. Xie Yao'ya gizlice hayranlık duymaya devam etmiş ona sayısız hediyeler almıştı. Ama Xie Yao'dan kendi gibi zavallı bir insanı hatırlamasını asla isteyememişti. Mezuniyette Xie Yao'dan bir hediye alacağını hiç tahmin etmemişti. Belki de Xie Yao'nun kalbinde gerçekten de bir izlenim bırakmıştı.

Hediyenin içinde Xie Yao'nun on iki yaşındaki halinin fotoğrafı vardı. O zamanlar tombul ufak bir kızmış. Bu fotoğraf sadece kendini yakın hissettiği kişilerle paylaşacağı cinsten bir fotoğraftı.

Nie Yan, mezunuyitten sonra Xie Yao ile hala irtibatta kaldığını unutamaz hale gelmişti.

Yeniden doğduktan sonra elindeki fırsatların kayıp gitmesine tekrar izin eremezdi.

Rebirth of the Thief Who Roamed the World ÇeviriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin