Hastaneden çıkmıştım ve evime gidiyordum. Ama hastanenin bahçesinden çıkamadım. Yanıma gelen iki hastane görevlisi tatlı dilleriyle beni yukarı çağırdı. Bunun olacağını az çok tahmin ediyordum.
***
"Eğer o oğlanı nüfustan sildirirsen artık senin oğlun değilim anne.""Luhan tek çocuk olarak gösterilecek ben, o aptal kadının başka birinin çocuğuna bakıcılık edip, mirasa ortak etmesine göz yumamam."
"O başka birinin oğlu değil anne. Yine ağabeyimin oğlu... Bir hata sonucu olmuş olabilir ama o daha masum."
"Sana diyeceğimi dedim. Gidip o çocuğun nüfustaki kaydını sildiriyorsun. Sanki hiç doğmamış gibi. Öldü de değil anladın mı ?"
"Peki, öyle yapacağım."
Duyduklarımla ağlamamak için kendimi sıktım ve odamda oynayan kardeşimin yanına gittim.
"Shi Xun~"
"Lu-ge~"
İlk kelimesinin bu olması babamı ve annemi çok mutlu etmişti ama babaannem hala onun bir hata olduğunu düşünüyordu. Babam yine iş için Kore'ye gidip, geri döndüğünde kucağında Shi Xun'un olması hepimiz için şok edici bir şeydi ama, babamın ona sahip çıkmaktan başka şansı yoktu. Annemi kaybedebileceği bir hata yapmıştı ama annem o kadar çok aşıktı ki babama. Affetti... Onu ve Shi Xun'u kabul etti. Gerçi Shi Xun'un annesi babam döndükten üç gün sonra ağabeyleri tarafından öldürülüp cesedi denize atılmıştı.
Shi Xun'u asla hor görmemiştik. Ne ben ne de annem. Annem onun için anne olmuştu, ben de onun için ağabey olmuştum.
Babaannemse onu nüfustan sildiriyordu. Babam ona karşı gelemezdi. Q&A şirketlerinin başında babaannem vardı. Herkes ona itaat etmek zorundaydı. Babam da öyle yaptı. Artık Shi Xun yoktu, en azından kağıt üzerinde.***
"Bay Lu... Bana anlatmanız gerek."
"Beni şizofren sanıyorsunuz ama değilim. Sadece nüfusta kayıtlı olmayan bir kardeşim var."
"Kanıt gerekli. Ama sizin kardeşinizle ilgili hiçbir türlü bir kayıt yok. Kayıdı bırakın. Fotoğraf bile yok."
Bende var diye bağırmak istedim ama Baekhyun getirecekti. Onu bekleyecek ve ondan sonra bu bunağın suratına çarpacaktım. Shi Xun'un mezarına gidip ondan özür dilemeyi de unutmayacaktım tabii.
"Size ne sunmam gerektiğini bilemedim."
"Şu ana kadar şizofren tanılarında en tuhafi sizsiniz. Herkes kendine dost yaratır ama siz kardeş yaratmışsınız. Enteresan geliyor."
Sustum. Ne diyebilirdim ? Kayıt yok diye şizofren mi oluyordum yani ? Bu saçmalıktı ! Hatta şu an gülmemek için kendimi kasıyordum. Fotoğrafları yokmuş ve nüfusta kayıtlı değilmiş. Bu yüzden şizofrenim. Mükemmel mazaret. Park Chanyeol'ü en içten duygularımla kutluyorum. Gerçekten. Benden kurtulacak başka bir neden bulamamış çünkü.
Hemşirelerle beyazın hakim olduğu o odalardan birine girdim. Burada mı kalacaktım ? Kalırdım. Benim gibi her şeyi unutmak için uyuyan bir insana, daha ne gibi bir iyilik yapılabilirdi ki ?"Ziyaretçi zamanları ne zaman ?"
"Sizin için ziyaretçi kabul edilmeyeceği söylendi."
Güldüm.
"Teşekkür ederim."
~~~
JONGIN
Baekhyun ile birlikte evin çatı katındaki kutuları karıştırdıktan sonra Luhan'ın kutusunu bulmuştuk ve ben eve gidip içindekileri incelemeye başladım. Luhan'ın ve ailesinin fotoğrafları vardı. Hiçbir şekilde kardeş fotoğrafı bulamamışken kutunun en altında dizilmiş resimleri fark ettim. Dikkat çekmemesi icin arkaları çevrilmişti ve düzgünce yerleştirilmişti. Muhtemelen Luhan kimsenin almamasını istediği için böyle yapmıştı. Fotoğrafların önünü çevirdiğimde gördüğüm yüzle, nefes almayı unuttum. Bu oydu. Gemideki çocuk. Senelerdir aklımdan atamadığım minik bebek. Şimdi yaşasaydı, sıkıca tutunacağım tek insan. İkinci kutuyu Luhan iyice gizlemişti ama Baekhyun yerini biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ocean
FanfictionSenelerce tutkunu olduğum o sonsuz mavilik, tüm hayatımı dalgalarına katıp götürdüğünden beri tek korkumdu. Bu korkumu yenmek istesem de o, beni gittikçe bitirmeye devam ediyordu. Şimdiyse tek kurtuluş yolum o sonsuzluğun derinliklerinde kendini bul...