"Hayır."
"Almila lütfen..."
"Hayır."
"Sok kararın mı?"
"Kesinlikle."
"Birdaha düşüns-"
"Hayır dedim Gül! Bu yaptığınız şey, çok alçakca birşey. Oyuncu olmayı düşündünüz mü acaba? Çünkü çok iyi bir kariyer yapardınız bundan eminim. Hadi sizi anladım, Diana nasıl böyle birşey yapabildi? Siz gerizekalı felan mısınız? Çünkü böyle birşeyin Başka bir açıklaması olamaz yani. Ayrıca Çınar? Ondan da hiç beklemezdim. Selin? Hepiniz bencil ce davrandınız. Düzgün bir şekilde söyleseydiniz sanki kabul etmeyecektim?!"
"Tamam haklısın-"
"Elbette Haklıyım!"
Gül'ü dinlemeden evden dışarıya attım kendimi. Ne yaptılar biliyor musunuz? Bartu sanki ölüyormuş gibi aptal bir plan kurdular. Kurmuşlar. Bu oyunun amacı da Bartu'nun ailesinin, bir kız arkadaş görmek istemesiymiş. Bak bak bak. Başka kız mı kalmadı dediğimde, benim gibi bir kız istediklerini söyledi. Ne ayrıcalığım varmış benim? Neymiş efendim; sarışınmışım. Bu mu yani? Neyse. Oyunun işleyiş aşaması şöyleymiş;
Bartu gözlerini açacak ve benden son bir şey isteyecek.
O istediği, ailesine gitmem.
Sonrada söz verdirecekler.
Ve puf! Bartu birden iyileşecek!
Ne kadar da bayat! Özellikle can alıcı yer şu ki; Çınar bu oyunu onaylamış. ONAYLAMIŞ! Sen kimsin, neyi onaylıyorsun? Sanki sen onaylamasan yapmayacağım! Sana mi bağlıyım be ben?! Neyse. Sakinleşmem lazım. Yavaş yavaş yürürken havanın soğuduğunu fark ettim. Neden şort giydim ki? Havalar daha dün sıcaktı? Ne ara soğudu? Kış ne çabuk geldi? Ne kışı Almila? Saçmalama. Sonbahar gelmeden kış mı gelirmiş? Nerede görülmüş böyle şey? Sanırım sakinleşiyorum. Acaba çok mu tepki gösterdim? Yok canım daha neler! Az bile.. Kafamı yerden kaldırdığımda, biraz ileride yavru bir kedi gördüm. Kıpırdamıyordu. Yoksa.. Koşarak yanına gittiğimde yaralı olduğunu gördüm. Ve... Kuyruğu kesilmişti. Hangi asalak böyle bir canilik yapar ki? Kediyi kucağıma aldığımda, kısık bir sesle miyavladı. Kedi kucağımda, veteriner arıyordum. Buraları pek de bilmiyorum zaten. İleride bir kaç tane çocuk futbol oynuyordu. Yanlarına yaklaştığımda sadece 10-15 yaş aralığında olduklarını gördüm.
"Bakar mısınız?"
Top ayağında olan çocuk (yaklaşık 13 yaşındaydı.) Bakışlarını bana çevirdi. Ardından da kucağımda ki kediye. Sırıttıktan sonra konuştu;
"Ne aradığını biliyorum. Veteriner. Değil mi?"
Şuan yapmam gereken en son şey çocukla ters düşmek. Ama napıyım? Öyle birşey soruyor ki...
"Ah, çok zekisin. Kucağımda yaralı bir kedi var, ve sen veteriner aradığımı anladın. Bravo gerçekten."
Çocuğun sırıtışı silindi.
"Söylemezsem?"
Omuz silktim.
"Bana birşey olmaz. Olan kediye olur."
Çocuk tam ağzını açmıştı ki maksimum 16 yaşında olan çocuk, onu ittirdi ve konuşmaya başladı;
"Geri bas Mesut. (Bana döndü.) Buradan düz git. Sola dön, ardından 2 defa sağa döneceksin. Sonra da 3 defa sola, son olarak düz gidip sağa dön tam karşında bulacaksın."
Çocuğa uzaylı gibi bakmaya başladığımda, kahkaha attı.
"Komik mi? Anlamadım. Zaten buraları tam bilmiyorum."
"Buraları değil misin?"
"Bilmiyorum dediğime göre, kesin buralıyım."
Kafamı iki yana salladım ve tarif ettiği yere doğru ilerlemeye başladım. Başlamaya çalıştım. 1-2 sokak gittiğimde kaybolmaktan korktum ve 1 metre ileride küçük bir manav gördüm.
"Merhaba amca abicim. Ben veteriner arıyorum. Acaba ne tarafta bu-"
"Kör müsün kızım!? Dalga mi geçiyorsun?"
"A aa ne münasebet canım! Söylesen olmaz mı sanki?"
"Arkana bakmayı düşündün mü acaba?"
"Düşünseydim, size sorar mıydım acaba?"
Neden herkes salak saçma sorular soruyor? Arkamı dönüp baktığımda büyük bir tabela gördüm.
"Yavru veteriner.
Hayvanlarınız bizimle güvende.."
Vay be. Ağzımı kapattım ve içeriye girdim. Anında yanıma 3 kişi geldi.
"Buyrun? Nasıl yardımcı olabiliriz?"
"Buraya ne için gelmiş olabilirim acaba? Grip oldum da... Kucağımda kedi var görmüyor musunuz?"
Benimle konuşan kadın bakışlarını kucağımda ki kediye çevirdi. Arkasındakilere eliyle işaret verdi ve kediyi kucağımdan aldı.
"Beklemek ister misiniz? Yoksa gidecek misiniz?"
Eve gitmek istemiyorum. Bizimkilerden hiç kimseyi görmek istemiyorum. Belki Doruk hariç.
"Bekleyeceğim."
Kadın kafasını salladı ve mavi koridorda ilerlemeye başladı. Arkadaki yeşil koltuklara oturdum ve beklemeye başladım. Bekledim bekledim bekledim. Aradan 3839293 saat geçti. Ben hala bekliyordum. Telefonumun çalması ile irkildim. Arayana baktığımda Gülümsedim.
Kocakarı emel... arıyor.
Telefonu açtım ve Kulağıma götürdüm.
"Efendim Emel?"
"Sen ve Doruk bozuntusu bana abla demeyi ne zaman öğreneceksiniz?"
Gözlerimi devirdim ve devam ettim.
"Hiç bir zaman. Boşuna dil döküyorsun Emel."
Sinirle soluduğunu duydum.
"Neyse Almila. Şunu söylemek için aradım. Annem ile babam boşanıyor. Bilmek istersin diye düşündüm. Doruğu da aradım ama açmadı. Ona da söylersin. Hadi görüşürüz."
"Dur E-emel. Bekle. Ne - neden ayrılıyor-lar?"
Ofladı.
"Bilsem söylemez miyim Almila?"
"Haklısın."
"Hadi görüşürüz. Kendine dikkat et. Akşam yemeğe gecikebilirim. Dışarı çıkıcaz iş arkadaşlarımla."
"Doruğa söyle. Bana değil."
"Kes sesini Almila. Komik değil."
Kapattı. Salak Emel. Bana niye kızıyorsun? Neyse. Annemle babamın ayrılık sebebini Emel bilmiyor olabilir, ama Doruk ve ben çok iyi biliyoruz. Hemde çok önceden. Ve, çok kesin. Ne biçim cümle? Neyse. Titreyen ellerimle Doruğu aradım.
"Alo? Almila? Ne oldu?"
"Doruk... Annem.. Babam..."
"Ne olmuş onlara? Konuşsana Almila?"
"Ayrılacaklar."
Hattan yaklaşık 1 dakika ses gelmedi.
"Doruk? Orada mısın?"
Aradan geçen 6 saniye sonra cevap geldi.
"Sen.. Bunu nereden biliyorsun?"
"Emel. Emel aradı. O söyledi. Seni de aramış ama ulaşamamış."
"Anladım. Neredesin sen şuan?"
Etrafıma göz gezdirdim.
"Bilmiyorum."
Kaşlarının çatıldığına eminim.
"Nasıl bilmiyorsun? Neredesin Almila? Söylesene!"
"Doruk bi sakin ol ya. Veterinerdeyim. Ama hangi veteriner bilmiyorum."
"Ne işin var veterinerde?"
Ya bir insan ancak bu kadar mantıksız soru sorabilir.
"Doruk sence veterinerde ne işim olabilir? Hapşurdum da, kontrole geleyim dedim."
"Şaşırmadım. Konum at. Geliyorum."
"Gerek yok Dor-"
"Bip bip bip."
Cümlemi bitirmemi beklesen, ölürsün zaten!
Whatsapp'a girip Doruğa konum attım ve telefonu cebime koydum. Beklemeye devam ettim. Yaklaşık yarım saat sonra otomatik kapıdan Doruk gözüktü. Onun içeriye adım atmasıyla, içerideki kızların yarısının gözleri Doruğa çevrildi. Ağızları da açıldı. Zaten bakmayanlar da yaşlı ve kucağında çocuk olanlar. Bir zahmet bakmasınlar değil mi? Doruk kızlara bakmadan yanıma gelip, yanımdaki kırmızı koltuğa oturdu ve kolunu omzuma attı. Bende ona sarıldım ve Doruğa bakan aç köpeklere dil çıkardım.
"Neden geldin veterinere? Yani, hangi hayvan?"
Gözlerimi Doruğa çevirdim ve sorusuna cevap verdim.
"Kedi. Yaralanmış. Kuyruğunu kesmişler."
Doruk yüzünü buruşturdu ve eliyle saçlarımı karıştırdı. Bir süre devam etti. Yarım saat sonra beni karşılayan kadın yanımıza geldi. Gizli Doruğa kaydı ve orada takılı kaldı. Ardından Yavaş yavaş karnına indi. Yuh yavaş be kadın! Ellerimle Doruğun karnına sarıldım ve kadına döndüm.
"Bir gelişme mi var?"
Kadın beni süzdü ve burnunu kırıştırdı. Sensin o!
"Kedi, iyi. Ancak kuyruğuna yapabileceğimiz bir şey yok maalesef."
"Tamam. Kedi Nerede?"
"Arkadaşlar getiriyor."
Benimle konuşuyordu ancak gözlerini bir an Doruk'tan ayırmıyordu. Hoşt! Kedi görüş açıma girdiğinde, Doruğun elinden tutup onu ayağa kaldırdım ve kediye doğru ilerledim.
"Alabilir miyiz?"
Kediyi taşıyan adam Kafasını evet anlamında salladı. Kediyi kucağından aldım ve Doruğa kafamla işaret verdim. Tam veterinerden çıkacak iken, kadın bizi durdurdu.
Soran gözlerle kadına baktığımda boğazını temizledi ve DORUĞA bir kart verdi. Doruk kartı alamadan ben aldım ve kadına baktım. Kadın somurttu ve açıklamaya başladı.
"Eger bir sorun olursa, çekinmeden arayabilirsiniz."
Kadına kafa salladım ve Doruğu çekiştirerek oradan uzaklaştırdım. Sonunda Doruğun arabasına bindiğimde Doruk kahkaha attı.
"Ne o kardeşim? Kıskandın mı beni?"
Kediyi dikkatle Bacaklarıma koydum ve Doruğa döndüm.
"Saçmalama Doruk. O kadın yerine bir erkek olsaydı, ve o erkek bana asılsaydı, sende aynısını yapardın. Hatta belki daha kötüsü."
"Haklı olabilirsin. Hadi gidelim."
Göz kırptım ve önüme döndüm. Hayret. Çınar bugün aramadı. Neden acaba? Arasam mı? Yok canım daha neler! O beni aramadı, ben mi arayacağım? Çok bekler! Düşüncelerimden uzaklaşmak için kafamı salladım ve kediye odaklandım. Turuncu-beyaz tüyleri ile çok sevimli duruyordu. Kafasını okşadığımda mırıldandı. Gülümsedim ve önüme döndüm.
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Biri Sakar Mı Dedi?
Humor"Çınar, bimdeki içi ayıklanmış çekirdekleri ağızlarıyla mı ayıklıyorlar??" *** "Almila, bimdeki içi ayıklanmış çekirdekleri ağızlarıyla mı ayıklıyorlar??"