"Tamam anne. Hıhı. Aynen, peki anne. Anladım. Merak etme sen. Tamam. Hadi görüşürüz." Sonunda Doruk telefonu kapatmıştı. Yarın doğum günüm ve ben parti düzenlemek istiyorum. Fakat Emel tutturdu da anneme sor anneme sor. Doruk ta aradı annemi, iki saattir 'tamam' diyor yavrucak. Annem ne dediyse artık. Yarın Doruğun da doğum günü. Aynı gün doğduk ikimizde. Sadece yıl farkı var. Her neyse. Aklımdaki düşünceleri fırlattım ve Doruğa döndüm.
"Ne dedi Doruk? Ne dedi? Söylesene? Hadi söyle!" Doruk içten bir kahkaha attı. "Sakin ol Almila. İzin verdi. Ancak, bir şartı varmış." Kaşlarımı çattım. "Neymiş o?" Kafasını yere eğdi ve sorumu cevapladı. "Partiden sonra o ne derse onu yapacakmışız." Ellerimi çırptım. "E bu süper! Kesin 2 hafta boyunca temizlik yaptıracak. Geçen yılı hatırlasana. Geçen yıl annem, doğum günümüz için bize şart koşmuştu. Bizde kabul etmiştik. Partiden hemen sonra tam 2 hafta boyunca hiç durmadan temizlik yaptırmıştı. 2 haftanın sonunda Doruk ile ben abartısız tam 3 gün yataktan çıkmamıştık. Hatta belki 4... Neyse. Kocaman gülümseyerek Doruğa döndüm. Fakat onun yüzünü görünce gülümsemem yüzümde dondu. Doruk gülmüyordu. Aksine düşünceli bir ifade vardı yüzünde. Oturduğum koltuktan kalktım ve Karşı koltuğa, Doruğun yanına ilerledim. Yanına oturduğum da bana bakmadı. Geldiğimi fark etmemişti.
"Doruk?"
"Evet."
"İyi misin?"
"Evet."
Düz cevaplar veriyordu.
"Mal mısın? "
"Evet."
Bu dediği üzerine telefonumu çıkardım ve video kaydetmek için kamerayı açtım. Videoyu başlattığımda Doruğa döndüm.
"Doruk salak mısın? "
"Evet."
"Peki ya aptallık? Var mı biraz?"
"Evet."
"Peki ya gay misin?"
"Evet, ondan."
Bu cevaba büyük bir kahkaha attım. Videoyu durdurdum ve Selin e yolladım. Doruk hala kendine gelememişti. Yanından kalktım ve odama yöneldim. Çok heycanlıydım sonuçta hergün 18 yaşıma girmiyorum değil mi? Aynalı dolabımı açtım ve yarın için kıyafet seçmeye başladım. Mavi mi giysem? Su perisi gibi... Yoksa yeşil mi? Kendimi bildim bileli hep winx deki Flora olmak istemişimdir. Ama ilk okuldayken beni saçlarım yüzünden hep Stella yaparlardı. Bende küsüp sınıfa giderdim... Flora hep o Gizem olurdu. Salak Gizem. Aptal. Kendisini güzel sanardı. Bir de o Talha yok mu? Benim çocukluk aşkım. O da gidip Gizemi seviyordu. Uzun zamandır görüşmemiştik Talha ile. Acaba neler yapıyor? Doğum günüm çağırsam mı ki? Gizemi de çağırayım da biraz hava atayım. Hıh. Talha onu severken onun gözü de abimdeydi unuttum sanmasın haaaa!! Çağırsam şıkıdı şıkıdı giyer topukluları mini mini etekleri dekolteli elbiseleri... Abim de hiç pas vermezdi ona hatırladıkça gülerim. Neyse suan Gizemden daha mühim işlerim var. Dolabımdaki kıyafetleri yatağıma Yığmaya başladım. Hadi bakalım kolay gelsin Almila...
3 saat sonra...
"Offff!!" Yeter Be. Kıyafet bulamıyorum arkadaş! Ne yokluktur bu be! Elime aldığım pembe renkteki elbiseyi yere fırlattım ve Ellerimi saçlarım dan geçirdim. Hadi ama Almila! Kapım çalınınca Ellerimi saçlarım dan çekmeden kapıya baktım.
"Gel."
Kapı açılınca içeriye Selin girdi.
"Ne bu odanın hali? Hem, sana ne oldu? Neden böylesin?"
Yanıma geldi ve Ellerimi saçlarım dan çekti.
"Kıyafetim yok Seliğn! "
Bir kahkaha patlattı.
"Dert ettiğin şeye bak ya.. Salak! Kalk alışverişe gidiyoruz."
Gözlerimin ışık saçtığına yemin edebilirim! Hemen ayağa kalktım ve pijamalarımdan kurtuldum. Dolabımdan kot pantolon ve gri tişört çıkarıp giyindim. Saçlarımı da ellerim ile taradım ve ayağıma da spor Ayakkabılarımı giydim. Yaklaşık 15 dakikada hazır olmuştum. Selin e döndüğümde gözlerini şaşkınlıkla açmış bir şekilde bana bakıyordu. Onun bu haline güldüm ve hemen kolundan tutup kapıya sürükledim. Dış kapının yanındaki dolaptan anahtarımı telefonumu ve cüzdanımı alıp selin peşimde apartman çıktık. Aşağıya indiğimizde Selin beni durdurdu ve içime kor düşüren soruyu sordu.
"Otobüsle mi gideceğiz?"
Doruk evde depresyondaydı. Çınar desen beni aramıyordu ve bende onu aramıyordum. Suratımı astım ve yere baktım. O sırada korna sesi ile kafamı kaldırdım. Diana, Ahmet, Gül, Zac ve Deniz! Yani şey. Bartu.
"Ne bakıyorsun? Atlasana!"
Gül çemkirdiğinde irkildim ve hemen arka koltuğa oturdum. Selin de öne oturmuştu. Sıkıştık ama ben rahatım. Sıkıştıysak ben nasıl rahat oluyorum? Şöyle rahat oluyorum; Bacaklarımı Zac'in kucağına, kafamı Deniz mi Bartu mu ne onun kucağına, belimi de Diana ' nın kucağına yerleştirerek. Ahmet ise Zac'in bacaklarının önündeki boşluğa oturuyordu. Onu oraya kim ittirdi acaba? Hiç haberim yok. Allah allah, cok acaip...
"Oh keyfe bak sen!"
"Biz burda sıkışalım, hanımefendi orada uzansın keyif yapsın! Ne ala!"
"Ahh!"
Selin ön koltuktan uzanıp bacağımı cimcikledi.
"Manyak mısın kızım sen?! Ne demeye cimciriyosun?!"
"Kes sesini."
***
Yolculuğun diğer kısımları sessiz geçmişti. Sonunda Avm ye geldiğimizde, -yazarınız 'alışveriş merkezi' yazmaya üşendi.-
Zac bizden ayrılmış, Bartu'yu ve Ahmet'i de arkadaşlıktan reddetmişti. Çünkü Ahmet ve Bartu, bizimle beraber alışveriş yapacağını söylediler. Bartu, Diana, Gül, Selin ve Ahmet ile birlikte en yakındaki bir mağazaya girdik. Gül;
"Ben bunu alıyorum!"
"Saçmalama! Daha ilk girdiğimiz yerden alırsan pişman olursun!"
"Selin ' e hak veriyorum."
Gül Omuzlarını silkti.
"Banane. Ben alıyorum bunu. Ne kadar bu elbise acaba? Pardon sayın çalışan? Reyon görevlisi? Kasa görevlisi mi?"
Gül ne yaptıysa adam ona bakmamıştı. Bunun üzerine Gül sinirlendi ve adamı dürttü.
"Ölür müsün acaba bir 'ha?' Desen?"
Adam bize döndüğünde kızgındı.
"Bütün planı mahvettiğiniz için teşekkürler!"
Gül de kızgındı.
"A a ne münasebet canım! Üstümüze iyilik sağlık!"
"Cırlama Kulağımın dibinde be! Manyak karı!"
"Manyak karı senin anandır be!"
Gül bunu söylediğinde adamın gözlerinden ateş çıktığına yemin edebilirim.
"Ne dedin sen?"
"Anan dedim. Mankafa."
Adam Yumruklarını sıkarken ben devreye girdim ve en sevimli gülümsememi takındım.
"Biz gitsek iyi olur. Anamız çağırıyor da, eheheh."
Dediğim şey adamı sakinleştirmişe benzemiyordu. Halbuki amacım sakinleştirmekti.
Gül'ün kolundan tuttum ve peşimden sürükleyerek mağazadan çıkarttım. Diğerleri yanımızda değildi. Sanırım mağazayı geziyorlardı. Karşı taraftaki tuvalete girdik ve kapıyı kapattık. Girmez olaydık. Erkek tuvaletine girmişiz.
"Çıkın buradan!"
"Aslında çıkmasalar da olur."
Hemen durumu toparlamaya çalıştım.
"Ne bakıyorsunuz öyle! İşinize dönsenize!"
"İşimize mi?"
Hay ağzımı...
"Şaka yaptım. Bak Gül? Ahmetler burada değil hadi gidelim."
Tekrar Gül'ün kolundan tuttum ve geldiğimiz gibi geri çıktık. O neydi Allahım! Neydi Günahım?
"Aferin sana! Gire gire erkekler tuvaletine mi girdin? Gerçekten harika (!) Bir yer. Bayıldım yani. Gerçekten bayıldım. Ciddi anlamda bayıldım. Hani şu yere çat diye düşülüp bayınılan şekilde bayıldım. Yere düşmedim gerçi ama olsun. Hem ayrıca hayatımda görmediğim kad-"
"Kes sesini Gül."
***
Sonunda eve gelmiştik. Sanırım uzun bir süre Avm ye gitmeyeceğim. Nokta. Başıma gelmeyen kalmadı. Özellikle şu tuvalet ve yemek şeysi. Yemek şeysi ne mi? Şu ki; Selin hamburger spariş etmişti. Tam yiyecek iken elleri tutuldu hık diye kaldı. Ne olduğunu sorunca onun önü bizim de arkamı olan yeri gösterdi. Bir erkek vardı. Kumral bişey. Ve Selin bağırmasın mı?
"Oha! Çok yakışıklı! Adı ne acaba?!!"
Çocuk tabi bunu duydu ve başladı gülmeye. Bide arkadaşları varmış. Onlar da gülmesin mi? Gülsün gülsün. Hepsi güldü. Doruk aradı o sıra da anca yırttık. Yani oradan kaçtı anlamında. Bahanemiz oldu yani.
"Selin ve Gül. Birdaha sizinle hiçbir yere gitmeyeceğim."
"Diana ya katılıyorum."
Diana ya hak verdiğimi söyledim ve koltukta arkama yaslandım. Bizim evdeydik. Doruk;
"Evet. Gayet güzel bir gün geçirmişsiniz. Ama şu erkekler tuvaleti kısmını sana daha sonra soracağım Almila. Hadi şimdi doğru odaya. Televizyon izleyeceğim. Başımı şişirmeyin."
Doruğun dediği şeye sessizce kafamı salladım ve benim kaldığım odaya ilerledik. Ahmet ve Bartu o yemek olayından sonra hemen masadan kalkıp gitmişti. Hesabı da biz ödedik tabii. Onlara sonra soracağım. Hemen poşetlerimizi açtık ve aldıklarımızı çıkardık. Sıra ile tuvalete gidip giyindik. En sonuncu da giyinince, -Diana- odada birbirimizi süzdük. Ben, bordo renginde bir elbise almıştım. Altına da siyah ayakkabı seçmiştim. Diana mor bir elbise almıştı ve altına da turkuaz bir ayakkabı giyeceğini söyledi. Evinde varmış. O yüzden almadı. Gül kırmızı bir elbise aldı ve Selin de bana yakın tonlarda elbise aldı. Geriye saçlarımız ve makyajımız kalmıştı. Ona da yarın karar veririz artık. Tekrar üstümüzü değiştirdik ve ben kızları eve yolladım. Yatağıma uzandım ve telefonum ile ınstagram da gezmeye başladım. Aklıma Çınar geldi ve onun hesabına girdim. Keşke girmez olaydım. Bana aşkını ilan ettiği o fotoyu silmişti. Neden sildi ki? Çınar dengesiz. Ciddiyim. Gözlerimin dolmasını, hatta hüngür hüngür ağlamamı bekliyordum fakat öyle birşey olmadı. Soğukkanlılıkla komodinden kulaklığımı aldım ve telefona taktım. Hareketli bir müzik açtım ve dinlemeye koyuldum. Bundan sonra Hayatımda ki tüm kuralları kaldırıyorum. Tek bir kural var.
•Seni umursamayanı sende umursama.
Dur iki kural olsun.
•Seni üzeni sende üz.
Bundan sonra böyle. Hadi bakalım. O Çınar da yeni Almila ile Karşılaşsın.
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Biri Sakar Mı Dedi?
Humor"Çınar, bimdeki içi ayıklanmış çekirdekleri ağızlarıyla mı ayıklıyorlar??" *** "Almila, bimdeki içi ayıklanmış çekirdekleri ağızlarıyla mı ayıklıyorlar??"